Hani şu şartlı refleksiyle meşhur İvan Pavlov, 1930’larda Leningrad Konservatuarında bir deney yapar. Bestecilerin diğer insanlardan farklı psikolojik ve fizyolojik karakteristiklerini saptamak üzere yapılan deney Pavlov’a şunu gösterir: “Bestecilerin hiçbir özelliği yok. Sıradan, normal insanlar hepsi.”

“Moskova Geceleri” şarkısını çok kimsenin bildiği, adını Rusya’yla ilgilenenler dışında kimsenin pek bilmediği Vasili Solovyov-Sedoy anlatıyor bu deneyi, 74 yaşında bir besteci olarak kendisinin kimseden üstün bir yanı olmadığını anlatmak için. Asıl adı Vasili Pavloviç Solovyov. Sovyet Besteciler Birliği’nde Solovyov soyadlı başka bir besteciyle karıştırılmamak için çocukluğunda çok açık renkli saçlarından dolayın kendisine takılan “Kır Saçlı” anlamındaki “Sedoy”u soyadına ekler.

St. Petersburg’da devrimden 10 yıl önce emekçi bir ailenin çocuğu olarak doğan Solovyov-Sedoy, babasının kapıcı olarak çalıştığı bir apartmanın bodrum katında yaşarken balalaykayla ve müzikle tanışır. Ekim devriminden sonra hem bodrumdan çıkıp aynı apartmanın “normal bir dairesine” taşınırlar hem de çoğunlukla yoksul çocukların okuduğu okulda müzik, dans ve tiyatro faaliyetlerine dalma fırsatı bulur. Okulun kendilerine ayırdığı sahnede provalar yapan çocukların arasından başka Sovyet sanatçıları da çıkacaktır.

Babası hastalanınca ailesine bakmak ona düşer. O yıllarda sinemalardaki sessiz filmlere yaptığı eşlik müzikleri için “Önemsiz bir iş gibi görünüyor ama ilk bestecilik becerilerim orada gelişti,” diyor. “Popüler melodilerin arasında kendi müziklerimi serpiştiriyordum.”

Gemi mühendisi olmak isterken doğaçlamalarını dinleyen bir konservatuar öğrencisinin yönlendirmesiyle müzik okulunda eğitim görmeye başlar. 1936’da mezun olur. “Senfonik eserler, piyano parçaları, operetler, bir bale [Taras Bulba] ve film müzikleri yazdım. Ama fark ettim ki benim kalemim şarkı yazmak. 600’den fazla şarkı yazdım. Bazıları on yıllarca söylendi, radyolarda, sahnelerde çalındı. Bazılarını ise kimse yorumlamadı. Ama her birey gibi her şarkının da kendi yazgısı var.”

En iyi bilinen iki şarkısının yazgısı birbirine benziyor aslında. “Elveda sevgili şehir” diye başlayan “Yollarda Akşam” şarkısını faşistlerin Moskova ve Leningrad’a saldırdığı günlerde limandan ayrılan ve belki de bir daha hiç dönemeyecek olan askerlerden esinlenerek yazar.

https://www.youtube.com/watch?v=5L-6sxqdmmQ

Şarkı diğer müzisyen arkadaşları tarafından hiç sevilmez. “Şimdi onların itirazlarını anlıyorum,” diyor. “Ülke böyle zor günlerden geçerken başka sözler; kararlı, harekete geçiren bir ritim gerekiyordu.” Başarısızlığın hayal kırıklığıyla şarkıyı gözlerden uzak tutmaya karar verir. Ta ki Leningrad’dan kalkan son trenle gittiği bir Ural şehrinde toplanmış bir grup askere çalıncaya kadar. Askerler şarkıyı tekrar ister, bu kez nakarata onlar da katılırlar. Şarkı radyoda çalındıktan sonra tüm cephelerde ve partizan birliklerinden ardı ardına istekler gelmeye başlar.

“Şarkımın yazgısındaki bu ani değişikliği neye yormalı?” diye sorup cevaplar Solovyov-Sedoy: “Faşist sürüler Moskova yakınlarında yenilmiş, işgal ettikleri birçok yerden kovulmuşlardı. Sovyet ordusunun zaferleri sonucu insanlar şehirlerine yavaş yavaş geri dönüyordu. ‘Yollarda Akşam’ insanların ruh haline uyuyordu artık.”

En çok bilinen ve hâlâ Rusçanın en sevilen şarkılarından biri olan “Moskova Geceleri”nin yazgısı da benzer bir yörüngeyi takip eder. Kızıl Meydan’da binlerce insanın orkestra eşliğinde söylediği bir versiyon:

https://www.youtube.com/watch?v=-SwumVFUMBg

1956’da bir belgesel için yazılan şarkı ilk başta ne kamuoyunun ne müzisyenlerin dikkatini pek çekmez. Radyoda yayımlandıktan sonra birden “patlar” ve önce Rusya’da, sonra Çin’de giderek tüm dünyada sevilir. 1960’larda “Midnight in Moscow” adıyla İngiltere ve ABD listelerine girer, ikinci sıraya kadar yükselir. Klasik ve caz piyano versiyonları yapılır, radyonun sinyal müziği olur. Big Bang Theory’de bile anılır. İngilizce Wikipedia’da şarkının sayfası bestecinin sayfasından dört kat uzun!

“Galiba ben de şarkının sakin lirizmini insanlar her yerde bu şarkıyı söylemeye başladıkları zaman keşfettim,” diyor Solovyov-Sedoy.

Sovyet bestecinin söyledikleri müzik yapan herkes için bir şey ifade edecektir sanırım:

“Bizim işimiz başka işlerden biraz farklı. Besteci müziğini yazarken müzikle tek başınadır. Kimsenin ona bir faydası dokunmaz. Ama sonra, öznel bile olsa, başka insanların görüşleri devreye girer. Yine de besteci, tek başına müziğini yaparken bile, halkın haletiruhiyesiyle uyumlu bir eser yaratırsa ezgisini milyonlar benimser. Yalnız değildir artık.”

Kaynak: Vasili Solovyov-Sedoy, “A Composer Looks at His Life”, Sputnik: Digest of Soviet Press, No: 9, Eylül 1979.