Çağdaş sanatçı Suzan Batu ile Kadıköy Barış Manço Kültür Merkezinde düzenlenen Elimin Hamuruyla adlı sergisi ve üretimleri hakkında keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Bütüncül sanat yapan Suzan Batu’nun sergide resimleri, heykelleri yer aldı. Açılış ve kapanışta gerçekleştirilen Döngü isimli performans, sergiyi tamamladı.

Eserlerinde yarattığın örüntülerle kendine özgü bir dil oluşturuyorsun, tıpkı Aborjinler gibi. Bu örüntülerin oluşturduğu belirli bir hikaye dil var mı ? Eserlerinin arasında birbirleriyle ilişkide olan var mı?

Örüntü çok güzel bir kelimeymiş Resimlerimde hikaye olmuyor genellikle bana çağrıştırdığı ruh halleri oluyor, bazen belirli bir resmi yaparken çok dinlediğim müzisyenlerin portreleri oluyor Rihanna, James Brown, Prince gibi. Hikaye anlattığım henüz olmadı ama anlatılmamış masallardan sahneler, tanrıçalar, sık sık beliriyor. Eserlerin birbirleriyle ilişkileri: mesela aynı temayı işleyebiliyorum mesela kilim resimlerim vardı, kilim dokur gibi yapmıştım kuzey Afrika, çöl ve sanki orda kullanılan eskimiş kilimler. Onları da kuzey Afrika müziği dinlemekten yapmıştım. First Nation dediğimiz heryerin yerlileri beni ilgilendiriyor.

Farklı materyaller kullanmayı sevdiğini görüyorum. Sümerbank kumaşlarına yeniden can verdiğin giyilebilir sanat eserleri, Tanrıçalar serisinin doğuşu nasıl oldu?

Ben kumaş çok severim ve Afrika kumaşlarına aşık olmuştum fakat Afrikalı olmadığım için karşılıksız bir sevgi olacağını gördüm ve bana yakın bir aşk aradım. Zaten hep Sümerbank mağazasından kumaşlar alıp saklardım bir gün bir yolunu bulup kullanırım diye ve kendimi onlara verdim. Sümerbank kumaşlarını giyenlerin ana akım medya da görünürlükleri olmadığı için o kumaşlardan Tanrıça elbiseleri yapmaya başladım. Görünürlüğü olmayan yok sayılan kadınların Tanrıçaları oldu.

Eserlerini farklı ülkelerde sergilediğinde izleyiciler tarafından gözlemlediğin ortak veya ayrı düşünceler, duygular var mıdır?

Aslında spiritüel ve bir çeşit etnik etkisi olduğunu söylüyorlar. NY ta kıyafetlere orisha diyorlar, santeria da tanrıların elçileri ruhlar böyle elbiseler giyiyor, ben de zaten onları çok incelemiştim. Türkiye de Sümerbank kumaşı olması insanları çok derinden etkiliyor. Herkese anımsattığı biri oluyor kumaşların, teyzeler, halalar, insanlar çok etkileniyor, bir hikayesi oluyor kumaşlarla ilgili anlatmak istediği. Zaten beni de etkilediği için kullandım. NY ta da Sümerbankı anlattım. Bizim gençliğimizde çok önemli yeri vardı sevgi ve nefret arasında çalkalanan.

Elimin Hamuruyla dişil bir deyiş gibi geliyor kulağa. Emeğin dişiliğin kutsandığı bir alan yarattığını düşünüyorum. Bir kadın sanatçı olarak günümüz ortamı üretimini nasıl etkiliyor?

Günümüz ortamı kadın ile ilgili herşeyin vurgulanması isteğini uyandırıyor. 6000 yıllık bir yoksayılmanın sonuna geldik, artık başkaldırma ve yeryüzünde yerimizi geri alma zamanı. Asırlarca vakumlanmış durumda yaşadık bile diyemicem yaşamak olmuyor çünkü ve bugüne geldik şimdi vakum hava aldı.

Son sergilerinde genellikle işlerine paralel performanslar gerçekleştiriyorsunuz. Wagnerin’de deyişiyle bütüncül sanat mı yapıyorsunuz? 

Öyle de denebilir. Ama ezici olmayan, hayranlığa kışkırtmayan seyirciyi sevgi, güzellik ve espri ile içine alırken hafifçe dokunan bir bütüncül sanat. 

*Döngü isimli performans,Tanrıçaların Heros’u uyandırıyışla Yunan mitolojisinden tanıdığımız Defne ve Apollon’un hikayesine kadar uzanır.