Ana Sayfa Kritik T. S. ELIOT VE ÇEVİRİ SORUNLARI

T. S. ELIOT VE ÇEVİRİ SORUNLARI

T. S. ELIOT VE ÇEVİRİ SORUNLARI

20’inci yüzyılın Modernist hareketinin öncülerinden sayılan fakat kendisini ‘edebiyatta klasik tarz taraftarı, siyasette kralcı, dinde anglo-katolik’ olarak tanımlayan İngiliz şair Thomas Stearns Eliot, tek ‘gerçek’ klasik şair olarak Katolik Roma’nın kuruluş destanını yazan Vergilius’u görmektedir. Muhafazakâr dini ve siyasi görüşlerinin yanısıra anti-Semitik retoriği, Eliot’un bir zamanlar sahip olduğu ‘taht’tan inmesine sebep olmuştur.

Eliot’un şiirlerinin bazıları Suphi Aytimur tarafından Türkçeye çevrilmiş ve Adam Yayınları tarafından ilk baskısı Eylül 1990’da, ikinci baskısı ise Mart 2000’de olmak üzere “Çorak Ülke, Dört Kuartet ve Başka Şiirler” adıyla kitap olarak yayımlanmıştır.

Kitabın giriş bölümünde çevirmenin uzun sayılabilecek bir tanıtım yazısı ve bu yazının sonuna eklenmiş bir de kaynakça var. Kitapta, Eliot’un yayımlanmış 95 şiirinden 23 tanesinin Türkçe çevirisine yer verilmiş. Bu yazıda, genel olarak, şiirlerin başlıklarında yer alan bazı ‘anahtar kelimeler’in ‘gerçek’ anlam(lar)ına, neden o şiire başlık olarak seçildiklerine ve çeviride gözden kaçan bazı ayrıntıların ne kadar büyük anlam sorunlarına yol açabileceğine dair iki örnek vermek istiyorum.

Bu örneklerden ilki, Eliot’un 1925 tarihli “Hollow Men” başlıklı şiiri. Dante’nin “İlahi Komedya”sından çok sayıda etki taşıyan bu şiir Türkçeye “Oyuk Adamlar” adıyla çevrilmiş. Şiir beş bölümden ve 98 dizeden oluşuyor. Eliot, şiirin başlığını oluştururken William Morris’in “Hollow Land” adlı romanı ile Rudyard Kipling’in “The Broken Men” adlı şiirinin başlıklarını birleştirdiğini söylemiştir. Şiirin başkarakterleri, 5 Kasım 1605’deki meşhur Barut Komplosu’yla İngiltere Parlamento Binası’nı havaya uçurma girişiminde bulunan fakat başarılı olamayan ve yakalanarak idam edilen Guy Fawkes ve arkadaşlarıdır. Bu olayın ardından İngiltere’de halk arasında Guy Fawkes Gecesi adı verilen ve her yıl Komplocuları temsilen yapılan samandan adamların yakıldığı ‘şenlikler’ düzenlenmektedir.

Kralcı Eliot, “Hollow Men” adlı şiirinde bu adamlara fena çatar. Aslında Komplocular, Eliot’un içi boş modern insanını temsil etmektedir. Ve Eliot bu adamları “Kof Herifler” diye azarlar! Ancak şiirin “Oyuk Adamlar” olarak çevrilen başlığı bu sert ifadeyi, bu azarlamayı karşılamamakta, dahası şiirin otoriter ve aşağılayıcı sesini yumuşatmaktadır. Şiirin o meşhur son dizeleri de bariz bir alaycılık içermektedir:

İşte böyle kopar kıyamet

Gümbürtüyle değil iniltiyle

Bu şiirde sanki bir tek “Yaşasın Kral!” nidası eksik… Yıllar sonra Eliot’a bu dizeleri tekrar yazıp yazmayacağı sorulduğunda açık bir şekilde “hayır” cevabını vermiştir.

İkinci örnek, yine aynı kitapta yer alan ve Türkçe adı “The Rock’dan Korolar” olarak çevrilen ya da çevril(e)meyen şiir. Bu şiir Eliot’un “The Rock” (1934) adlı oyunundan seçtiği parçalardan oluşmaktadır. (Eliot’un birçok şiirini, eski şiirlerinden parçalar alarak ve başka şairlerin şiirlerine sıklıkla göndermeler yaparak oluşturduğu ve bu nedenle ‘fragmanter’ olduğu genellikle eleştirilmektedir.) Bu şiirde Eliot, Anglikan Kilisesi’ne seslenmekte ve insanların 20’inci yüzyılda Tanrı’dan giderek uzaklaştıklarını ve Kül’e yaklaştıklarını söylemektedir. Şiirin asıl konusu ‘Kilise’nin mi insanları terk ettiği, yoksa insanların mı Kilise’yi terk ettikleri’ sorusudur. Eliot’a göre, dünyevi ruh ya da ‘seküler’ ruh Kilise’ye nüfuz ederse insanlık acı çeker:

Fikrin ve hareketin sonsuz döngüsü,

Sonsuz keşif, sonsuz deneyim,

Dinginliğin değil, devinimin;

Sessizliğin değil, konuşmanın,

Ve kelimelerin bilgisini verir,

Fakat Kelam’ı görmezden gelir.

[Çeviri: Volkan Hacıoğlu]

Şiirin başlığındaki “The Rock” kelimesi iki anlamda değişmeceli olarak kullanılmaktadır. Bunlardan ilki, İngilizce “The Rock” olarak kısaltılan ve halk arasında “The Rock of Gibraltar”ı ya da “Mount of Tariq” diye bilinen ve Türkçede Cebelitarık dediğimiz, Jurassic çağından kalma dağdır. Metaforik olan ikinci anlamı ise ‘Kilise’dir.

Cebelitarık Boğazı, Afrika ile Avrupa’yı birbirinden ayırır. Tarih boyunca birçok medeniyet ve din savaşına sahne olmuş, jeopolitik öneme sahip bir yerdir burası. Cebelitarık Dağı ise hâkim konumu gereği, şiirde Katolik Kilise’sine metafor olarak kullanılmaktadır.

“The Rock”, Eliot’un bu şiirinin başlığının (belki şiirin kendisinden de daha önemli olan) anahtar kelimesidir. Ve bu anahtar kelimenin Türkçesi “Cebelitarık Dağı”dır. Bu dağ şiirde Kilise’nin metaforu olarak kullanılmaktadır. Ancak şiirin Türkçe çevirisinde bu kelime çevril(e)memiş fakat harfitarif “The” atılarak -ki “The Rock”ın “Cebelitarık Dağı” olduğu ancak önündeki bu harfitariften anlaşılabilir ve daha sonra da serbest çağrışım yoluyla bu ifade Kilise metaforuna bağlanır- İngilizce sırf “Rock” olarak kalmıştır. Şiirin metninde de “Rock” olarak geçen kelime, bazı bölümlerde sanki bir kişi adıymışçasına, “Rock girer…” vs. gibi bir anlamsızlığa yol açacak şekilde kullanılmıştır.

Sonuçta, bir şiirin anahtar kelimelerinde saklı kültürel kodlar derinlikli bir kavrayışla kırılmadan ne o şiir gerçekten anlaşılabilir, ne de doğru bir çeviri yapılabilir.

[Yurt Kültür Kitap, Mart 2013]

HİÇ BİR ADIMI KAÇIRMAYIN

EK Dergi Mail Bültenine Katıl