Ana Sayfa Kritik The Platform: Yukarıdakiler, Aşağıdakiler ve Düşünenler

The Platform: Yukarıdakiler, Aşağıdakiler ve Düşünenler

The Platform: Yukarıdakiler, Aşağıdakiler ve Düşünenler

The Platform, 2019 yılında yönetmenliğini Galder Gaztelu-Urrutia’nın yaptığı bilimkurgu/gerilim türünde bir film. Film ilk olarak 44. Toronto festivalinde seyirci karşına çıktı ve festivalin Gece Yarısı Çılgınlığı bölümünde Halkın Seçimi ödülünü kazandı. Netflix’te yayınlanan ve giderek popülerleşen film, ele aldığı konu ve işlediği sembollerle dikkat çekti.

Filmin Konusu

The Platform, her hücrede iki kişinin kaldığı dikey bir hapishane olarak tasarlanmıştır. Hücrelerin ortasında bulunan boşluktan belirli aralıklarla çeşitli yemeklerle dolu bir platform geçer. Platform en üst kattan inmeye başlar ve her katta belirli bir süre durur. Bu sırada mahkûmlar yiyebilecekleri kadar yemeği yemeye çalışırlar. Ardından platform bir alt kata hareket eder ve en alt kata kadar böyle devam eder. Platformun üzerinden yemek alıp saklamak yasaktır. Aksi takdirde hücreye sıcak ya da soğuk hava verilmeye başlanır ve mahkûm yemekten kurtulmadığı sürece ölene kadar bu hava verilmeye devam eder. Filmde vurgulan olgu, üst kattakiler rahatça yemek yiyebilirken alt kattakilere yemek kalmamasıdır. Ancak mahkûmların hücre numaraları her ay değişir. Bir ay üst katlarda kalan birisi gelecek ay farklı bir hücrede uyanır ve alt katlara düşebilir.

Kapitalizm Metaforu

Delik olarak adlandırılan bu hapishane hiç şüphesiz kapitalist düzene dair bir tüketim metaforudur. Dünyanın doğal kaynakları gibi platforma koyulan yiyecekler de sınırlıdır ve mahkûmlar tarafından tüketilmek üzere gönderilir. En üst katlar aristokrasiyi temsil eder. Yiyeceklerin en iyisini, en fazlasını ilk olarak onlar tüketirler. Platform aşağı doğru ilerledikçe burjuvazi gelir. Onların da durumu nispeten daha iyidir. Yiyecekleri vardır. Arada sırada şarap içebilirler. Platform alt katlara ilerledikçe yiyecek kemik dahi kalmaz ki bu durum toplumun en alt tabakasına işaret eder. Her ay değişen katlar ise sınıfsal geçişleri andırır. Sonuç olarak kapitalizmde de kimsenin yeri garanti değildir.

Filmin başlangıcında 46. katta yer alan başkahramanı Goreng yemeklerin neden eşit dağıtılmadığını sorgular. Hücre arkadaşı Trimagasi ise “Sen komünist misin?” diye sorar. Ancak Goreng’in komünizm savunucu olduğu söylenemez. Özellikle başkahramana “Mesih” vurgusu yapıldığından bunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

İnsan Doğası Üzerine

Film, insan doğasını üzerine gözlem sunmaktadır. Karakterlerin katlar arasındaki geçişleri davranışlarına yansımakta ve bambaşka insanlara dönüştükleri gözlemlenmektedir. Örneğin Goreng ve Trimagasi 46. kattayken birlikte vakit geçirir, konuşur, eğlenir, çırılçıplak soyunup kitap sesli kitap okumaktadırlar. Karakterler arasında herhangi bir sıkıntı yoktur. Ancak yemeğin ulaşamadığı bir kata geçtiklerinde Trimagasi, uyuduğu sırada Goreng’i yatağa bağlar. Elinden geldiği kadar direneceğini ama zamana gelince onu yiyeceğini söyler. Platform onların katına geldiğinde hiçbir zaman yiyecek olmaz. Nihayetinde Trimagasi, Goreng’i canlı canlı yemeye çalışır. Film boyunca üst ve alt katlar incelendiğinde bu durum tekrar eder. Üst katlarda herhangi bir sıkıntı yoktur. Alt katlara ilerledikçe şiddetin seviyesi artar. İnsanın temelinde hayatta kalma içgüdüsü vardır. Uzun süre aç kaldığı zaman bu içgüdü devreye girer ve bu yönde hareket eder. Ölüm, şiddet, hatta yamyamlık bir nevi zorunluluktur. Bunun en güzel örneğini Goreng ve Baharat’ın yemekleri adil bir şekilde dağıtmak için platforma çıktıkları sahnedir.  Ellerine aldıkları demirler ile insanları tehdit ederek ilerlerler. İlk elli kata yemek vermezler. Çünkü onlar her gün yeme yiyebilmişlerdir. Ve ölüm korusuyla kimse sesini çıkarmaz. Aşağı ilerledikçe şiddetin ve kavganın oranı artar. Alt katlarda rastladıkları bilge bir adam önemli olanın ikna etmek olduğunu söyler. Bilgeyi dinleyen Goreng ve Baharat önce konuşarak telkinde bulunurlar. Dinlemeyeni öldürürler.

Öte yandan insanın doyumsuzluğuna ve kendisi dışındaki insanlara karşı vurdumduymazlığına vurgu yapılır. Daha önce alt katta yer alan mahkûmlar, üst katlara geçtiklerinde benzer davranışlar gösterir. Yiyecekleri hunharca tüketilir ve alt kattakiler düşünülmez. Bu durum olağanmış gibi “biz oradayken kimse bize yemek göndermedi. Biz niye gönderlim?” tavrını takınırlar. Yani sistemi sorgulamak yerine –ki filmin girişindeki replik bu yüzden önemlidir- ona ayak uydururlar ve bulundukları katın tadını çıkarırlar.

Goreng’in diğer mahkûmlardan farkı bu sistemi başından beri sorgulamasıdır. Ancak karakter alt katlara düştüğünde, aç kaldığında yukarıda bahsettiğimiz gibi yamyamlık yaparak insan eti yer. Şiddete başvurur. Karakter yaşadıkları ile birlikte daha vurdumduymaz ve acımasız birine dönüşür. Goreng’in bir diğer hücre arkadaşı İmoguiri, sosyal dayanışma diye adlandırdığı bir sistemi hayata geçirmeyi çalışır. Bir alt katında bulunan mahkûmlara bir porsiyon yerlerse herkese yemek gideceğini anlatmaya çalışır. Doğal olarak alt kattaki mahkûmlar onu dinlemezler. İmoguiri günlerce aynı şeyi söylese de sonuç değişmez. Bir gün Goreng alt kattaki mahkûmlara İmoguiri’nin dediklerini dinlemezler ise yemeklere sıçacağını ve dışkı yemek zorunda kalacaklarını söyler. Bunun üzerine alt kattakiler bir porsiyon yemeğe razı olurlar. Görüldüğü gibi insana konuşarak ikna edemezsiniz, bir şeyi yaptırmak için şiddete ve baskıya ihtiyaç duyarsınız.

Mesih

Filmde birkaç defa Goreng’e Mesih vurgusu yapılır. Yani Goreng, Mesih ile ilişkilendirilir. Düzeni bozacak olan, adaleti sağlayacak olan adamdır. Bu yolda Baharat ile birlikte platforma binerek en alt kata kadar giderler. İlk başta yemekleri adil dağıtmak için yola çıksalar da bilgini dinledikten sonra 0. kata mesaj göndermeye karar verirler. Keza bir şeyleri değiştirebilecek olan olanlardır. Bunun için en güzel tatlıyı seçip 0. kata geri göndereceklerdir. Fakat en alt kata geldiklerinde küçük bir kız çocuğunu bulurlar ve tatlıyı ona verirler. Sonunda da mesaj olarak Goreng kızı platforma koyar.

0. kat yemeklerin hazırlandığı mutfaktır. Yalnız bu kat dikkatli incelendiğinde kafalarda bazı soru işaretleri oluşmaktadır. Öncelikle bu katta katı bir disiplin vardır. Yemekler şık bir restoran mutfağındaymış gibi hazırlanır. Her yemeğe özen gösterilir. Mutfakta çalışanların siyahî, beyaz ve Asyalılardan oluşması çok uluslu bir yapıyı işaret eder. Keza mahkûmların da Müslüman, Hıristiyan, siyahî, Asyalı vb. dini ve etnik çeşitli yapısı dünya metaforunu destekler. Bilgin yönetimin umursamayacağını ancak 0.katta bulunanların çok az da olsa merhametli olabileceğini söyler. Film, yönetim ve mutfak hakkında çok fazla bilgi vermediği için bu aşamada bir teori geliştirilebilir. Birincisi yönetimden kasıt olarak şeytan işaret ediliyor olabilir. Filmde kullanılan dini semboller bu savı destekler niteliktedir. Ancak en alt katın 333 olması ve her koğuşta iki kişinin kalması 666 sayısını verir ki bu da Hıristiyanlıkta şeytanı gösteren bir semboldür. Yani bu yapının şeytani olduğuna işaret eder. Mesih de onunla mücadele etmektedir..

Sorunsal

Film bazı olayları verir ama bunlara açıklık getirmez. Bu nedenle bazı noktalar bulanık kalır.

-İmoguiri’nin söylediklerine göre 16 yaşından küçük kimse delikte olamaz. Ancak filmin sonunda ortaya çıkan küçük kız çocuğunun oraya nasıl geldiği ve nasıl hayatta kaldığı bilinmez. Filmin başından beri görülen ve Goreng’e yardım eden Miharu’nun çocuğun annesi olarak düşünülür. Fakat Miharu hakkında da çok şey bilemediğimiz için kesin bir şey söyleyemeyiz. Trimagasi onun bir deli olduğunu, İmoguiri ise Miharu’nun bekâr olduğunu ve bir çocuğunun olmadığını söyler. Ancak İmoguiri yıllarca yönetim için çalışmış olsa bile delikte 200 kat olduğunu söylemiştir. Oysa filmin sonunda 333 kat olduğu görülmektedir. Yani İmoguiri’nin vermiş olduğu bilgiler şüphelidir. Bu durumda İmoguiri’ye yönetim tarafından yalan söylenmiş olabileceği, aynı şeyin mutfak çalışanları için de geçerli olabileceği düşünülebilir.

-Delik bir hapishane mi yoksa deneysel bir çalışma mı? Bu soruyu akla getiren şey Trimagasi’nin bir suç işlemesi sonucunda orda olması fakat Goreng’in bir diploma karşılığında içeriye kendi rızasıyla girmesidir. Ayrıca içerde işlenen suçlara herhangi bir müdahale olmaması da deneysel bir çalışma olabileceği savını güçlendiriyor.

-Eşit dağıtım sorunsalı. Goreng ve Baharat yemekleri adil bir şekilde dağıtmak için platforma bindiklerinde 50. kata kadar yemek vermedikleri görüldü. 50. kattan sonra ise yemekleri kendileri dağıttılar. Bazı katlarda hayatta kalan kimse olmadığı için platform durmadı. Buna rağmen platformda yine yemek kalmadı.

HİÇ BİR ADIMI KAÇIRMAYIN

EK Dergi Mail Bültenine Katıl