demir parmaklıkların ardında bir güvercin
kanat çırpmaktadır gökyüzünün maviliğine.
bir duaya zemin hazırlamaktadır yaşam
bir çiçekten hakkını almaktadır bir arı.
ya da bir kadın, çok sevdiği bir şeye
bağlanmaktadır yeniden.
yani bir insan
kendi elleriyle tutunmalı yaşama!
sokaklar eskimiyor
sen geçip gidiyorsun sadece.
geçip gidiyorsun aynı yolları yürüyerek
tekrar ve tekrar gelmek üzere.
belki bir damlada veya toprakta gizlenerek
bir balığın suda soluyuşunda
bir kuşun kanat çırpınışlarında can bularak
bir türküde söylenip, bir anıda yaşayarak.
rüzgârda sürüklenen yapraklar gibi
ruhumuz sürüklenip gidiyor kendi yalnızlığında.
sanki tüm evren kendini gizliyor gibi bir odada.
yağmur insana her şeyi anlatıyor.
_____
ERKAN KARAKİRAZ’IN YORUMU
Meriç Aydın, Yağmurda isimli şiiri aracılığıyla, etrafında olup bitenin yüksek farkındalığıyla ve coşkun bir sesle söylemini çoğaltan şair öznenin gözlemlerinden çıkardığı sonuçlara ortak ediyor okuru. Şiirin birçok yerinde nedensellikten faydalanarak insana, tabiata, evrene dair ayrıntılar üzerine düşünüyor/düşündürüyor.
Olaylara ve deneyime bağlı önermelerden, her şeyin geniş zamanlı bir şimdi’de gerçekleştiği çıkarımlara varıyor. Kendisinde bilgisi olana şaşan bir bilgelik hâliyle anlamlandırıyor deneyimini. Şimdi’de bir anımsamanın gerçekleştiği, belleğin çağırdıklarına an’da anlam vermeye çalışan bir öznenin peşinden koşturulduğu deneyimi, okurun nazarıdikkatine sunuyor.
‘Yağmur’ metaforuyla akıl yürütmelerinin karşılığını arayan, yarı aydınlıkta gözlemlendiğinden nedenselliğinden tam emin olunamayan kozmik karşılaşmalardan sonuçlara gidiyor. Yer yer karamsarlık sınırını aşan saptamalarda bulunuyorsa da (duaya zemin hazırlayan yaşam, ruhun kendi yalnızlığında sürüklenmesi, tüm evrenin kendini bir odada gizlemesi vs.), şiirin bütününde, umudun yeşerdiği bir güzergâhta yol almayı tercih ediyor.