Ana Sayfa Kritik YÜZÜCÜLER, MÜLTECİLER, GÖÇLER

YÜZÜCÜLER, MÜLTECİLER, GÖÇLER

YÜZÜCÜLER, MÜLTECİLER, GÖÇLER

Akşam Netflix’de izlediğim “Yüzücüler” filmi son yıllarda ülkemizde de gündemden hiç düşmeyen göç konulu bir film. Gerçek öyküden yola çıkılarak yapılmış bir umut yolculuğunu gözler önüne seren bir film. Sadece savaş nedeniyle ülkelerini terk edip Türkiye’ye gelen Suriyelileri değil, göç hareketleri süreklilik taşıyan Ukraynalı, Afgan ve diğer ülkelerin sığınmacılarını da hatırlatıyor. Göç insanların ezeli sorunu, amaç olmaktan çok bir sonuç. İnsanoğlu nedensiz göze almaz ölümü, ölümüne yola çıkmaz.

 

Film çok bilinen bir hikâye olsa da iki gencin hedeflerine ulaşmak için gösterdiği çaba ile ön plana çıkıyor. Sarah ve Yusra Mardini’nin Olimpiyatlara katılmak için illegal yollardan Almanya’ya gitme yolunda verdikleri mücadele çok güzel canlandırılmış. Özellikle botla Türkiye’den Midilli’ye gidiş sahneleri, motorun durması üzerine iki yüzücünün botu yüzerek çekmeleri, yolcular arasında boğulma riskine karşı yolcular arasında yüzme bilmeyen her bir kişiyi yüzme bilen diğerine teslim etme şeklinde önlem almaları çok etkileyici. Filmde Türkiye ve Almanya’nın mültecilere verdiği önem yönüyle de iyi izlenmeli. Özellikle Türkiye’deki insan kaçakçılığı sahneleri yüz kızartıyor. Gerek bot ve gerek otobüs yolculuğu sırasında  insanların yaşadıkları heyecan ve endişenin izleyeni etkilememesi mümkün değil. Yusra’nın olimpiyatlara kendi ülkesi adına katılmak istemesi de toplumsal vicdan oluşturmak yönünden etkileyici.

 

Bu bir göç örneği olduğuna göre göçlerden de söz edelim. İnsanlar tarih boyunca çeşitli nedenlerle göç etmek zorunda kalmışlar ya da zorunda bırakılmışlardır. Siyasi, kültürel, sosyal ekonomik, doğal nedenlerle yer değiştirmişler, bir yerden bir yere göçmüşlerdir. Eğitim, daha iyi standarda bir hayat isteği gibi çekici faktörler ile tehcir ve sürgün, kuraklık, savaş, hastalık gibi itici faktörlerle yapılan göçler sık rastlanılan göçlerdir. Göçlerin en doğal sonucu demografik yapıdaki değişimlerdir; göç edilen yerin nüfusu artarken terk edilen yerde nüfus azalır, bu kaçınılmazdır.

 

UNHCR, Birleşmiş Milletler mülteci örgütünün rakamlarına göre bugün Ukrayna ve diğer çatışmalar sonunda yerlerinden edilmiş insan sayısı 100 milyonun üzerine çıkmıştır, bunlar insan hakları ihlallerinden, zulümden, şiddetten kaçan insanlardır, sadece Ukrayna ve Suriye değil, Etiyopya, Myanmar, Nijerya, Afganistan gibi Afrika ülkeleri de göç acısını yaşayan ülkelerdir.

 

Türkiye çok göç alan ülkelerden biri, bugün nüfusun %5’ine yakın bir kısmı göçmenlerden oluşuyor. İçişleri Bakanlığı’na bağlı Göç İdaresi Başkanlığı’nın verilerine göre (2019)

Türkiye’den yurt dışına göç edenlerin sayısı 330.289 kişi Türkiye’ye göç edenlerin sayısı ise 677.000 42 olarak belirtilmiştir. En fazla göç alan il İstanbul’dur. Türkiye’ye en fazla göç veren ülkeler Irak, Türkmenistan, Afganistan, Suriye, İran. En çok göç edilen ülkeler Irak, İran, Afganistan, Azerbaycan, Türkmenistan’dır. Benzer kültürlere sahip ülkeler arasında karşılıklı göç daha fazla görülüyor.

 

Türkiye’ye gelen Suriyeli sayısına da bakalım. Mülteciler Derneği’nin verilerine göre 20 Ekim 2022 tarihi itibarıyla 29.648 kişi azalarak toplam 3.622.000 kişi oldu, tabii bu kayıtlı olan göçmen sayısı. Göç edenlerin %71,6’sı kadın ve çocuklardan oluşuyor, yaş ortalaması 21,9.  En fazla Suriyelinin yaşadığı kent İstanbul,Gaziantep, Şanlıurfa onu takip ederek geliyor. Yerli nüfusa göre en yoğun olan şehir ise yüzde 38,3 ile Kilis. Rakamlarla ilginç, devam edersek Türkiye’deki kayıtlı yabancı uyruklu kişi sayısı 1.792.036. Daha ayrıntılı bilgi için Mülteciler Derneği’nin verilerine bakabilirsiniz.

 

2011 yılında başlayan Suriye iç savaşı sonrası göç geri dönüşlerle yeni gelişlerle devam ediyor.

Neredeyse ülkenin çeşitli bölgelerine dağılımlarıyla hepimizin hayatında karşılaşabileceğimiz kişiler Suriyeliler. Hikâyeleri çoğu zaman gazete manşeti oluyor. Yüzücüler filmindeki görüntüler hiçbirimize yabancı gelmeyecek. Yıllardır televizyon haberlerinde izlemeye alıştığımız görüntüler. Umut yolculukları, batan tekneler, denizde kaybolanlar, kıyıya vuran ölü çocuklar… Kandırılan, soyulan insanlar… Gerçek hayattan alınarak filme dönüştürülen hikâye bu insanlarla duygudaşlık kurmamıza onların duygularını anlamamıza yardımcı olacaktır. En azından göç ve iltica olaylarına daha merhametle ve empati ile yaklaşmamızı sağlayacaktır. Mutlaka izlenmeli.

 

 

 

HİÇ BİR ADIMI KAÇIRMAYIN

EK Dergi Mail Bültenine Katıl