Ceddim maraba
Evliklerde uyanırdım. Bunca yorganın ne işi vardı?
Sahi kuşluk vakti yine bir yezidi maruldan mı çekinir?
Saklı yerlerinden serpilir
Mor-kidem ve benek-şem
Silik kadınlarda tekrarladım susmayı ve kumarın heyecanlı yanı
Muğlaklığı sindiremem
Bileklerimden seçilir damarlardan ayrılan lifler…
Aşırılığın soysuz bezirganlığıyla
Göz-bebekler gebe bu coğrafyada
Kromozomu yoktur kim bilir
Fazlasında otistik hülyalara sapkın
İtiraf size yabancı
Rengi neydi düşen şapkanın
Kel bir beyin tasında regli dilin
İtiraf size mankurt
Felek Ece ağbinin kantosu mu?
Dini meçhul kainat televizyonlarda yeterince sarkastik
Yaşlılık kabuğu yaşamın
Emekliler emeklediğinden bu yana gençliğin fonundan yiyor.
Nasa’nın İbranice ‘aldatmak’ olduğunu duyduğum günden beri
Mor-kidem ve benek-şem daha hakiki…
Uyuşuk öpüşmeler ile serden
Yakışıklı caddelerden geçemedim.
Sadri Alışık dendi mi müptela geceden
İyi bir meddah bunaklığın hakkını verir
La majör gam, kök çatırtısı metronom
Ağaçlara gölge olacağım
Yürektir yarı yolda bırakılan binek
Gömüt hasretlerde ekosuz
Onca devriliş
Mezbahalarda epriyen etlerimiz
Döşümüze bazı bazı pirinç
Osmanlı kırması ise uzo doldurur.
Temin ederim
Sirtakiyi Araplar keşfetti
Kahkaha atınız, açlık daha müstehzi
Saldırganlaşabilirim ege çok uzakta
Buralar ambalaj oğlum temelimiz eskort
Marifet beller bir genç
Tel bıyıkların hevesiyle diklendiğinde yadigara
Ciğerin köşesinde beklerken
Kehribar teşbihi ve dikiş tutmazı
Azınlık olmanın coşkusunu yaşayan aktivist
Ö-dönekten doymamış muhtardan
Apolet tutkunu murtazaya değin
Bu vitiligolar güneşe merdiven dayama arzusundan.
01.08.2020, 05.38
_____
ERKAN KARAKİRAZ’IN YORUMU
Burak Kara’nın 45’lik Plak isimli şiiri, kendine dönük içsel tanıklığı dışa vurmakla, insanoğlunun dünyaya, evrene dair epistemolojik çıkarımlarını yine kendi izlenimlerinden yola çıkarak dile getirmek arasında mekik dokuyor.
Kendine dair tanıklığını, şair öznenin itirafçı yaklaşım sınırlarından duyurması ile dış dünyaya dair çıkarımlarını daha nesnel bir süzgeçten geçirip dünyanın bilgisini yine kendi duyuş mesafesinden çok fazla taşmadan ele alması arasında tutarlı bir denge kuruyor.
Bu gizdökümcülükte, içinde bulunduğu topluma yabancılaştığının bilgisiyle birlikte, toplumun kozmopolit yapısı içerisinde sivrilme yarışında bireyler olarak betimlenen çeşitli kimliklere yöneltilen sivri dilli, eleştirel bir ton da var. Buradaki yaklaşım, kimliklerin silikleşip önemsiz bir mesele hâline gelmesi temennisi ile ele alınmaya girişiliyorsa da kara mizah ve sivri dil uğruna, kimliklerin temsilinde bariz sataşkan bir tutum sergileniyor.
Şiirin bütününde, metinlerarasılık bağlamında karşılaştığımız pek çok gönderme var. Ece Ayhan’a ve şiirine minimal ölçekte öykünülmesi (sözdizimi ve özgün sözcük buluşları), Orhan Kemal ve yazarın Murtaza romanı özelinde, kara mizaha yakın bir dile yaslanan izleklerin takip edilmesi ve popüler kültür unsurlarının tercih edilmesi, örnek olarak verilebilir.