Çok gördüm
Acısı yüreğine
Dalga dalga vurdukça;
Suyun kanadığını,
Sönerken içimizdeki yıldızların ağladığını!
Çok gördüm
Sevdiği için seve seve ölenleri,
Sevdiklerini hunharca boğazlayanları!
Çok gördüm
Gerçek açlığın, açlıktan öte olduğunu!
Bir karınca ordusuydular altın dağı peşinde,
Birkaç mavi kan, altın bir sözün!
Düşler, dağını bulup parçaladıkça
Kasalar dolup, Karun kıskandıkça,
Daha çok açlık çekiyordu karıncalar!
Oysa
Düşleriydi birkaç mavi kanı yaşatan.
Yaratmak için masalsı bir çağı
Bulmak gerekiyordu
Doğanın yüreğindeki en saf, en altın sözü!
Atlantis yok olurken, Tanrı’nın bir şaşkın gibi
Kaybettiği o büyülü sözü!
Ve gördüm saray yanarken
Gücün soytarısını
Bir Babun’un kollarında ağlarken,
Gördüm, korkudan büyümüş gözleriyle Gücü Oklar ona döndüğünde,
Ruhuna ikiz ve kuvvetine eş bir timsahın
Güçlü pençelerine sığındığını!
Ağlıyor ağaçlar usunu yitirmiş kasırganın zâlimliğine,
Arsız, uğursuz gelgitlerine!
Uzak, unutulmuş bir köşede
Güne karanlık kustuğunda cinler
Boşlar kozasını ipek böceği,
Işıktan çember örer çocuklara,
Işıktan yuva kuşlara!
Döndükçe çember yutar hüzünleri,korkuları,
Döndükçe sımsıcak bir umut geleceğe!
(Uzak, unutulmuş bir köşede
Gün aydınlık, gün karanlık olsa da
Lânetlenmiş kuklalar hazırdır
Umutlara kan kusturmaya!
Gücün nefreti hazırdır,
Neşeler neşesi kuşları susturmaya!)
Yine de
Düşleriydi birkaç mavi kanı yaşatan:
Yaratmak için masalsı bir çağı
Bulmak gerekiyordu
Doğanın yüreğindeki en saf, en altın sözü!
Atlantis yok olurken, Tanrı’nın bir şaşkın gibi
Kaybettiği o büyülü sözü!
Kapak Resmi: Odilon Redon