Ana Sayfa Litera Kim Bilir Neler Yaşanıyor Şu Işığın Ardında Dediğiniz Pencerelerden Biri Çamlıca’da (Şiir)

Kim Bilir Neler Yaşanıyor Şu Işığın Ardında Dediğiniz Pencerelerden Biri Çamlıca’da (Şiir)

Kim Bilir Neler Yaşanıyor Şu Işığın Ardında Dediğiniz Pencerelerden Biri Çamlıca’da (Şiir)

Kim Bilir Neler Yaşanıyor Şu Işığın Ardında Dediğiniz Pencerelerden Biri Çamlıca’da

 

 

 

“Sanki

Ayrı şehirlerde oturuyoruz,

Şuradan şurası.”

Diyordu,

“Ne zaman

Geleceksin?”

 

Eve gitmeden önce;

Sürekli uğradığı,

Ev yemekleri yapan

Bir lokantaya girdik.

Biraz yoğurtlu patlıcan ezmesi,

Biraz atom,

Biraz börülce salatası,

Biraz kabak tatlısı aldık;

Kışın ortasıydı.

Kabak tatlısını

Hiç sevmem;

Haşlanmış patates gibidir,

Ne yağı vardır

Ne suyu.

 

Dolma sarmıştı.

Benim için ayırdığı

Biraz pastırmadan sonra

Sucuk da attı tavaya.

Patatesler de kızarınca

Tamamdı.

 

Mutfakla

İç içe olan salonda,

Pencerenin kenarında

Dört kişilik bir masa vardı.

Sırtımı duvara

Verecek şekilde oturdum ben,

Ortama hâkim

Olmayı severim.

 

Üzerini değiştirip

Karşıma oturduğunda,

“Hoş geldin tekrar.”

Dedi;

“Rahat mısın?

Bana gelen arkadaşlarım

Kendilerini hep

Evlerinde hissederler.”

Rahattım,

Ama akşam

Dönmeyi planlıyordum.

Dışarıda kalmam,

Ne olursa olsun

Dönerim eve.

 

Tabaklar,

Kadehler tazelendi.

Çok geçmeden

Çay istedim ben.

Kahveler de geldi,

Lambader

Yandı.

 

Üzerindekileri bir kez daha yeniledi.

Kafasında defalarca canlandırmıştı günü;

Kendine yakıştırdığı

Her hâlini gösterebileceği

Sahneler için,

Giyecekleri

Askılarda sıralarını bekliyordu.

Estetik için

Yaptırmadığını iddia ettiği

Düzeltilmiş bir burnu;

Sarı,

Dümdüz saçları vardı.

“Nereye gitsem

Bakarlar bana,

Kaçırma bence beni.”

Dedi.

Kendini beğenmiş

Biri değildi.

Tercih edilmemiş,

Uzun bir yalnızlıktan sonra;

Yitirilmiş zamanın telafisinde

Gelecekten bir saniye

Daha harcamamak için,

Sözü konuya getiriyordu

Sadece.

 

Perdeye uzanıp

Sokak lambasının altına

Bakıyordum arada

Kar ya da yağmur başlamış mı diye.

Saate de baktım,

Dönmek için uygun zamandı.

“Ben kalkayım.”

Dedim.

“Daha kabak yemedin.”

“Onları senin için aldım.”

“Ben tatlı yemem ki.

Dur bekle,

Erken daha.”

 

Mutfağın karşı duvarına

Yaslanan

İkili koltuğun ucunda

Oturuyordum.

Elinde bardaklarla geldi.

Şişenin rengi değişmiş;

Kumaşın,

Lambaderin zayıf ışığını

Yansıtma direnci

Azalmıştı.

 

Geriye yaslandım,

Birbirinin üstünde

Sehpaya attım

Ayaklarımı

Ve

“Şu kabağı

Uzatır

Mısın?”

Dedim.

 

Ziyan etmeye

Kıyacak kadar

Acelem

De yoktu.

 

 

Resim: Fethi Arda

 

_____

 

 

 

NOT

“ELEŞTİREL KÜLTÜR (EK Dergi) sitesinin edebiyat editörü Erkan Karakiraz’ın seçtiği eserler, sitenin edebiyat bölümü Litera’da yayımlanıyor. Matbu ya da dijital herhangi bir ortamda yayımlanmamış öykü ve şiirlerinizi, literaoykusiir@gmail.com e-posta adresine gönderebilirsiniz.”

HİÇ BİR ADIMI KAÇIRMAYIN

EK Dergi Mail Bültenine Katıl