Ana Sayfa Kritik Uexküll’de Doğanın Görüngübilimi

Uexküll’de Doğanın Görüngübilimi

Uexküll’de Doğanın Görüngübilimi

Jacob von Uexküll’ün benzersiz biyolojisinde hayvanlar, kimi doğa belgesellerinde olduğu gibi, kendi dünyaları ve ortamları olan canlılar gibi tasvir edilirler. Sözgelimi, Yeryüzü adlı belgeselde, insan diğer canlılardan ayrı dünyası olmayan, bir başka canlıdır. Her hayvan için ayrı olan bu “çevre,” “yaşam dünyası” ya da Umwelt, insanların bozucu etkilerinden uzak, kendi yaşam çevrimi içerisinde varolan hayvanın kapalı dünyasıdır. Diğer bazı belgesellere konu hayvanlar gibi, insanların dünyasına eklenti bir çevrede yaşam sürmezler. İnsanınki her ne kadar karmaşık görünse de özünde bir başka Umwelt’tir. Hayvanı kendi nesnesi ya da başkası yapmayan, kendisini çevreleyen diğer hayvanlarla, evcil de olsa, komşu olan bir başka çevrenin sakinidir. Farklı hayvan çevrelerine ait “sabun köpükleri” olarak Umwelt’ler iç içe geçer, duyumsal bir alışveriş içerisine girerler. Bir çevre diğerinden ayrı olsa da herhangi bir dünyanın sakini, duyuları, duygulanımları ve çoğu zaman da şiddet kullanarak başka hayvanların çevresine karışabilir.

Uexküll’ün bu doğa tasarımında, herhangi bir canlı, kendi ya da etrafındaki dünyalarla ilgili ne kadar fazla duygulanım üretebilirse, Umwelt’i de o ölçüde karmaşıklaşır. Duygulanımların birer nicelik gibi sayıldığı bu nazariye içerisinde, kurgusal bir karakter olsa da Sherlock Holmes’un, en zengin Umwelt’e sahip canlı olduğu varsayılabilir. Holmes’un etrafında şekil bulan sabun köpüğü, olabilecek en geniş Umwelt’in sınırlarına sahiptir. Çünkü başka çevrelerle daha fazla duyusal alışverişte bulunur (Winthrop-Young, 2010: 209). Uexküll’ün üzerinde detaylı olarak durduğu ve basit bir canlı sayılan kenenin dünyasıyla Holmes’unkini ayıran nitel değil, nicel farklardır. Duygulanımların sayısına koşut bir niceliktir bu. Ama nitel olarak her canlı aynı yaşam çevrimini işletir. Kene, etrafıyla sınırlı alışverişine rağmen, “duyu,” “etki” ve “eylem” çevriminde benzer davranışlar gösterir. Kene ve Holmes’un dünyalarını beraberce anlamaya çalışmak bu yüzden biçimsel olarak mümkündür. Deleuze’ün kene ve Tanrı’yı eşbiçimli sayması da bu şekilde kavranabilir. Herhangi bir varlığı diğerinden ayıran, sahip olduğu duygulanımların nicelik olarak ifadesidir bir bakıma. Bu nedenle Uexküll’ün biyolojisinde kene, insanla karşılaştırılabilir olur. Herhangi bir hayvanı evrim sürecinde daha aşağı ya da yukarıda gibi işaretlemek çok öğretici olmaz. Yalnızca farklı bir canlı konumu işgal eden bir başka çevrenin sakini vardır ortada. Bu doğabilim içerisinde, keneyi, insanı ya da Tanrı’yı varlıkbilimsel olarak eşanlamlı ve eşbiçimli kılmaya dönük bir yaklaşım vardır (Buchanan, 2008: 115). Hayvan, insanların öznesi olduğu evrensel ve bilimsel bir dünyanın nesnesi değildir; kendi uzam ve zamanlarında yaşam süren bir başka canlıdır.

hayvanların zamanı

Her Umwelt’te farklı bir zaman ve yer duyusu hâkimdir. Umwelt, biraz da bu farklılıkla temellenir. Zaman bilgisi ise, çevreden alınan uyarılar, etrafın duyumuyla ilgilidir. Örneğin insanlar için zaman, biraz fazla nicel bir ölçü olsa da, Uexküll’e göre saniyenin otuzda birine kadar ayırt edilebilir bir niteliktir (1926: 56). Bu sıklıkla ulaşan duyumlar arasındaki farkın bir türevi olarak zaman, bedende yarattığı etki ve eylemlerle uzamın değişmesine neden olur. Zaman ve uzam, bağıl değerler, belirlenimlerdir. Bir hayvanın diğerinden farkı da bu değerler arasındaki farklılıkla doğrudan ilişkilidir.

Her hayvan için zaman aynı şekilde cereyan etmediği gibi, her hayvan etrafında aynı dünyayı da algılamaz. Zaman ve uzam biraz da işlevle, hayvanın yönelimleri, yeryüzündeki arayışlarıyla ilişkilidir. Örneğin kene, kendi yakınlarına sokulacak bir memelinin beklentisiyle askıda bekler. Bir uyaran marifetiyle harekete geçmeyen bir canlı için zaman yoktur denilebilir. Keneye bir memeli hayvanın

HİÇ BİR ADIMI KAÇIRMAYIN

EK Dergi Mail Bültenine Katıl