Ana Sayfa Litera Sahaf Mendel

Sahaf Mendel

Sahaf Mendel

Stefan Zweing kaleme aldığı bu kitap ikisi novella, biri kısa hikâye olan üç eser bulunmaktadır. İlk kez 1929’da basılan Sahaf Mendel’de Polonya-Rus sınırında doğmuş oyuz yıldır Viyana’da yaşayan Jakob Mendel’in trajik öyküsünü anlatılır. Galiçyalı bir sahafın sade, bir o kadar da iç burkan hikayesidir. Jakob Mendel yalnızca bir sahaf değil, bir kitap antikacısıdır. Kütüphanelerde, arşivlerde, sahaflarda aradığını bulamayan herkes “ kitap sihirbazı ve simsarı”, tüm kitapları gediğinden çıkarır meraklısına sunar.

Mendel Viyana’daki en yetenekli adamdır, ayrıca ilginç biridir, tarih öncesinden kalma, soyu tükenmiş bir kitap dinozurudur. Mendel’in üzerinde sadece kitapların bir gücü vardı, paranın ise asla. Mendel’in bilgi birikimine büyük koleksiyoncular, yanı sıra üniversite kurucuları, kütüphane danışmanı yapmak, kitap alımından sorumlu kişi yapmak isteseler de Mendel teklifleri hep geri çevirir. Mendel, bir gökbilimci tek başına her gece rasathanede teleskopunu minnacık yuvarlak merceğinden on birlerce yıldızı gözlemler, onların gizem dolu akışını sürekli değişen karmaşık hareketlerini, sönüp gitmelerini, tekrar doğup ışıldamalarını incelerse, Jakob Mendel de kare masasında oturur, gözlük camlarının ardından, tıpkı yıldızlar gibi sürekli bir devinim içinde olan, hep yeniden doğan bir başka evrene, kitapların evrenine dalardı; bizim dünyamızın üzerinden kitaplar dünyasını incelerdi. Zweing eşsiz anlatımlarıyla sıradan bir öykü adeta devleştirir.

Yazar hatırlamak,ölümüden sonra hatırlanmak, savaşın yıkıcılığını, antisemitizmi ve buna direnişi son derece duygusal tonda Mendel’in öyküsü bize sunar.

 

İlk kez 1927’de basılan Görülmeyen Koleksiyon’da, Berlinli ünlü bir sanat antikacısının, Alman-Fransız savaş gazisi bir koleksiyonerle karşılaşmasının hüzünlü öyküsünü anlatır. Birinci Dünya Savaşı’nın üzerinden on yıl geçmiştir. Dünyada ekonomik bunalımın patlak verdiği yıllardır. Savaşın ve beraberinde getirdiği enflasyonun neden olduğu yoksulluğu son derece dokunaklı bir şekilde gözler önüne seren Zweig, insanlığın Birinci Dünya Savaşı’yla başlayan olumsuz dönüşümü ışık tutarken unutulan değerleri hüzünlü hatırlatıyor. Zweig bu eserinde , “Sanırım Goethe, Koleksiyonerler mutlu insanlardır” diye yazar.

Kitaptaki üçüncü eser olan ve 1948’de Almanya’da basılmadan önce İngilizce, Portekizce, İşveççe, Fransızca, Fince ve Danca çevirileri yayınlanır. Unutulmayacak insan’ da ise paranın gücüne aldırmayan ve hiç düşman edinmeden yaşayan Anton’un öyküsü anlatılır. Zweig paranın değil, iyiliğin bir erdem , bir değer sayılabileceğinin paranın gücüne boyun eğmeden yaşanır bir hayatı bize çok anlatır.

Zweig, insanı basit gelebilecek olayları anlatırken, insana tutulmuş bir aynadır aslında.

HİÇ BİR ADIMI KAÇIRMAYIN

EK Dergi Mail Bültenine Katıl