Ana Sayfa Kritik Güncel Müdahaleler II- Bir Otopsi İhtiyacı

Güncel Müdahaleler II- Bir Otopsi İhtiyacı

Güncel Müdahaleler II- Bir Otopsi İhtiyacı

Defne Ayas’ın danışma kurulunca en çok oy almasına rağmen Bienal küratörlüğüne seçilmemesi mevcut iktidara hoş görünmek amacıyla yapılsa da, Vasıf beyin uzun yıllardır inşa ettiği güç alanını yok sayan ve onu muhalefet konumuna sürükleyen bir tavırdı.

Bu durum çoktandır sessiz olan bazı kuvvetlerin sahada ağırlığını koymasına yol açtı. Basına verilen ard arda demeçlerle İKSV’nin zaman içindeki kusurları tartışmaya açıldı. Ardından anonim bir bildiri ile İKSV’den yola çıkıp genel eleştirel bir yaklaşım sergilendi. Sonra geçmiş yıllarda Bienel’e katılmış sanatçı ve yöneticilerin sosyal medya üzerinden girişimi gündeme geldi. Bu tepkilerin olması mutlaka önemli. Fakat sorunun daha yapısal boyutları da var. Örneğin bienal sanatçı seçimi açık ve şeffaf mı? Hangi kriterlere ile bir sanatçı seçilirken bir diğeri sevilmiyor. Ve yahut yabancı küratörler ülke sanatını ve sanatçılarını ne kadar tanıyor. Önlerine sunulan bazı dosyalar mı belirleyici oluyor, öyleyse o dosyaları kim seçip, belirliyor.

Geçmiş Bienal katılımcılarının çağrı metni İKSV kritik bir dönüm noktasında bulunuyor tespitiyle başlıyor. İKSV’nin şeffaflık, hesap verebilirlik, etik, kapsayıcılık konusunda yetersizliğini gözler önüne seriyor derken, bu durum yeni mi; yoksa çağrıcıların dahil olduğu zamanı da kapsıyor mu merak ediyoruz. Çünkü konu sadece seçici bir yetkili mercinin kim olduğu ya da küratör tespit biçimi sorunu değil. Bu bildiri de sanatçıların yanında Vasıf Kortun’un da imzası vardı. Kortun emekli yaşamını seçse de, sahada hala onunla gönül bağını bozmayanlar ve onun ötesinde kurumsal manada kurduğu bir sistem var. Ayas’ın egale edilmesi, işte bu sisteme karşı bir sabotaj olarak algılandı.

Ardından Bienale seçilmiş dört sanatçının çekilme bildirisi geldi. Bu sanatçılar Bienale katılarak değil, dahil olmamayı seçerek prestijlerini yükselttiler. Böylece kurumlardan, sanat piyasasına Bienale katılmış/katılmamış sanatçı kast sistemini de alt etmiş oldular. Nasıl örgütlendiler bilmiyoruz ama aralarında en azından Ateş Alpar eylemci/performatif bir sanat pratiğine sahip.

Şimdi kendi itibarını kendi suikasta uğratan İKSV’nin tavrını göreceğiz ve bu Bienal protesto edilirken hangi sanatçıların katılacağını da.

Bu durumlarda sanatçı arkadaşlarımdan yükselen ilk tepki sergilenmek, görünür olmak, para kazanmak hak değil mi gibi. Fakat Bienalden ağır durumlar var. Artık sürekli ve her yerden pörtleyen Kültür Yolu projeleri gibi. Son olarak İzmir de Kolekta girişimi ile tam 99 sanatçı bu organizasyonun içine dahil oldu. Tarihin yanlış tarafında durmak demiştim, ilk Kütür Yoluna karşı Açık Masa olarak yaptığımız ivedi forumda, bu gerçek ağır ve hala ortada.

Karnavalcı Balık ORKA Geliyor

Agresif kültür dergisi alt başlığını taşıyan Orka sürpriz bir kadro ve yenilikçi içeriği ile yayın dünyasına hazırlanıyor. 1984 Yayınevi bünyesinde hazırlana Orka’nın ilk sayısı Ocak 2024’te okur karşısına çıkacak. Manifestosal bir dil seçen dergi çevre sorunundan sivil itaatsizliğe sanat komplosuna geniş içerik vaat ediyor.

64 sayfa ve tel dikiş.

İki Sergi İki Gözlem

Çoktandır işlemeli- örmeli işlerden soğumaya başlamıştım. Çınar Eslek’in Depo’nun giriş katındaki etkileyici sergisi bu fikrimi değiştirdi.

Eslek’in işleme, heykel, video ve yerleştirmelerinin bütünün de güçlü bir sürrealist bir imge olarak görmek mümkün. Parlak, gösterişli, plastik malzeme ve boş içerik taşıyan onlarca sergi arasında Eslek’in samimi, darbeli sergisi öne çıkıyor.

Belki de sanatçı ilk kez kendi yarasıyla hesaplaşıp bir estetik bir sıçrama yaratıyor. 4 Aralık’a kadar görülebilecek sergiye Bihter Sabanoğlu bir öykü ve de ortak bir video ile katkıda bulunmuş.

Bahsedeceğim ikinci sergi ise Sanatorium galeri de izlediğim Yağız Özgen’in Boyacı başlıklı sergisi. Sergi metnini kıymetli felsefeci Oğuz Karayemiş kaleme almış. Sergiye bakınca ne olduğunu anlıyoruz ama neden yapıldığı kısmı Karayemiş’in metniyle ortaya çıkıyor. Karayemiş düşüncenin sanatın bir kuvveti olduğunun altını çizip, “bunu kavramsal sanatın derslerinden derinlemesine öğrendik” diyor. Bu sergi Karayemiş düşündüğü gibi bana “sanat nedir” sorusuna yöneltmedi. Ortada uzayda yer kaplama babında bir yerleştirme var ama Dada’dan Fluxus’a düşünsel sanatın enstalasyon pratiğine -en azından- ben oturtamadım.

O zaman şu soruyu sorarak bitirelim sanatçı Özgen bir kavramsal sanatçı mı yoksa dijital imajların analog örneklerini veren bir boyacı mı?

Brek Melonkolisi

Yetenekli müzisyen Berk Sivrikaya’nın projesi Brek 1990 adlı yeni albümünü yayınladı. Ondört şarkının yer aldığı albüm sanatçının doğum gününde piyasaya verilirken, adı da Brek’in doğum yılından geliyor. Minimal ve naif kayıtlar bunlar. Kulağa dayanmış deniz kabuğu havasında.

Hit olmaya oynamayan temiz şarkılar bunlar.

Bir Oturum

Açık Masa İnisiyatifinin bir sonraki toplantısı 9 Kasım tarihinde salt bünyesindeki Robinson389’da gerçekleşecek. Konuşmacı Ezgi Bakçay, sunum başlığı “inisiyatif dosyası açılıyor: Deadline” ve konuşma ardından foruma geçilecek.

Bu konuşma Açık Ayna başlıklı serinin beşincisi.

Gece Baykuşları

İstiklal de gidecek yer kalmadı cümlesini çoktandır duyuyorum. Kapılarını bu ay açan Sendika Beyoğlu, sağlam DJ’leri ve sıkı mutfağıyla dikkat çekiyor. İşgal altındaki Beyoğlu’na taze kan.

Birkaç yıldır Hallowen bayramı büyük şehirlerimizde ciddi ciddi kutlanır oldu. Bu sene başını öncü punk bandimiz Rashit’in çektiği 4 punk grubu alternatif bir Hallowen gecesi vaat ediyor. 31 Ekimdeki festival tadındaki geceye Kadıköy Sahne ev sahipliği yapacak.

Son olarak bir film tavsiyesi; Martin Scoresese ustanın sağlam bir kadro ile yaptığı Dolunay Katilleri. Şarap tadında.

Afiyet olsun.

Yakında görüşmek üzre.

*

Ps:

Dizinin ilk yazısını okumak için: https://www.ekdergi.com/guncel-mudahaleler-iistanbul-sanat-aleminin-nabzi/

Kültür Yoluna karşı ivedi forumu anımsamak için: https://open.spotify.com/episode/48a2pFQobinBg5ELlsbcmc?si=5dbf375e5c174395

HİÇ BİR ADIMI KAÇIRMAYIN

EK Dergi Mail Bültenine Katıl