Ana Sayfa Kritik “ŞOFÖR İDRİS” BİYOGRAFİSİNDEKİ HATALAR

“ŞOFÖR İDRİS” BİYOGRAFİSİNDEKİ HATALAR

“ŞOFÖR İDRİS” BİYOGRAFİSİNDEKİ HATALAR

Bu sitede, bu sayfada yayımlanan Aydın Aydemir’in “Nâzım” kitabındaki hatalara dikkat çeken yazımı anımsarsınız. (30 Eylül 2019)

Geçenlerde, “Niçin” sitesinde; benim yazıya nispet yaparmışçasına bir Aydın Aydemir güzellemesi yayımlandı. Eski bir TÖS kurucusu, devrimci öğretmen hareketinin önünde yürüyen Aydın Aydemir’in bu yönüyle ilgili hiçbir şey demedim ben, sadece “Nâzım” adındaki kitabındaki yanlışlarına, mantalitesine dikkat çektim. “Niçin”deki, özellikle benim hatalı bulduğum kitabını da öne çıkararak Aydın Aydemir övgüsü yapan yazıyı okuyunca aklıma geldi; 2000’lerin başında yayımlanan onun bir kitabını daha eleştirmiştim…

İsterseniz onu hep birlikte bir daha okuyalım:

1999 Kasım’ındaki TÜYAP Kitap Fuarı’nda bir tanıdık çıkageldi GENDAŞ Yayınları’nın standına. Benim oradan çıkan “Eski Tüfeklerin Sonbaharı” kitabımdan istiyordu bir tane, yazar Aydın Aydemir adına…

Aydın Aydemir, benim kitabımda kendisiyle röportaj yaptığım 10 Türkiyeli Komünistten birisi olan Şoför İdris’le (İdris Erdinç) ilgili bir biyografi çalışması yapıyormuş, onun için gerekliymiş…

Verdim.

Aydın Aydemir adını, “Nâzım” ve “Nâzım Nâzım” kitaplarından biliyor, kendisini bu ülkede Nâzım Hikmet’i mitleştirme değirmenine su taşıyanlardan birisi olarak tanıyordum. Yukarıda adını geçirdiğim iki kitabı, bu tanımlamamın kanıtını yeterince ortaya koyuyordu.

Daha sonra Beyoğlu’nda tanıştırıldığım Şoför İdris’in torunu delikanlı da, Aydın Aydemir’in dedesiyle ilgili bir biyografi çalışması yaptığından söz edip, benim “Eski Tüfeklerin Sonbaharı”ndan edinmek istediğini belirtmişti.

Yeni Sahne’de Nâzım Hikmet’in “Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim”ini oyunlaştırıp sahneye koymaya soyunan değerli tiyatro oyuncusu, dostum Orhan Aydın ve arkadaşı Metin Coşkun, konuya ilişkin görüşmek istediler.

Onlardan duydum Aydın Aydemir’in Şoför İdris’le ilgili kitabının yayımlandığını…

Sadece kitabın adının “Herşeye Rağmen” olduğunu, Ankara’da bir yayınevi tarafından yayınlandığını öğrenebilmiştim. Merakla dağıtımcıları dolaştım, tanıdık kitapçı dostlarıma başvurdum, kimse bilmiyordu kitabı.

Eksik olmasın Ankara’ya giden Metin Coşkun arkadaş oradan alıp getirmiş, Orhan Aydın dostum da bana ulaştırdı. Çok kısa sürede, büyük bir hızla okuyuverdim. Şimdi sizlere bu kitabın bende bıraktıklarını anlatmak istiyorum…

Tarihî Türkiye Komünist Hareketi’nin sembol kişileri olarak sadece 10’uyla yapabildiğim röportajlar, bunların tümünün hayatlarının birer roman olacağının göstergesiydi. Kemal Tahir’in tanımıyla “Roman, drama düşmüş insanı “ anlattığına göre, Boz Mehmet’ten Vedat Türkali’ye dek tümünün yaşamlarından ciltlerce roman yazılabilirdi.

Nitekim Boz Mehmet’le yaptığım röportajlardan birisinin finali şöyleydi:

Boz Mehmet’in devrimci faaliyetinin; kaçma, kovalama, yakalanma, işkence, hapis ve sürgünlerle geçen yıllarının biz neredeyse özetinin özetini bu yazı dizisine hapsettik. Bunun yetersizliği çok açık. “Boz Mehmet”e hayatını baştan sona anlatan kocaman kitaplar gerek.”

Elbette Şoför İdris’in 82 yıllık yaşamı da olağanüstü dramlar içeriyordu. Bunun dört başı mamur bir kitap haline gelmesi gerekiyordu.

Önce sizlere Aydın Aydemir’in kaleme aldığı kitabı tanıtmalıyım: Herşeye Rağmen, “Bir devrimcinin öyküsü”, (Güldiken Yayınları, Mayıs 2000 Ankara, 284 sayfa + on dört sayfa fotoğraf albümü.)

Bu yapıt sıradan, sade bir ailenin ve yakınlarının akıl almaz serüvenlerini içeren trajik bir öyküdür.” tanımlamasıyla eserini takdim eden Aydın Aydemir, İdris Erdinç’in doğduğu yıl olan 1914’ü Balkanlar’da, özellikle Drama’da betimleyerek giriyor kitaba. Giriş’teki 7’nci paragraf Osmanlı Devleti’nin 1. Dünya Savaşı’na katılma nedenini veriyor:

Karadeniz’e gizlice çıkarılan iki Alman savaş gemisinin Rus liman şehirleri Odesa ve Sivastopol’u topa tutması bu korkunç savaşa katılmamıza neden olacaktı.” (S.7)

Hemen ardından gelen paragraf ise şöyle:

Damat Ferit Paşa Hükümetiyle Fuat ve Enver Paşa’nın isteğine uyan Halife Abdülmecit ‘cihat’ ilânından çekinmeyecekti.”

Bu paragrafta “Enver Paşa” adının ve “cihad” sözcüğünün dışında hiçbirisi doğru değil.

Doğrusu şöyle olması gerekir:

Osmanlı Devletinin 1. Dünya Savaşına girdiği sıradaki hükümet Damat Ferit Paşa hükümeti değil, Sadrazam Sait Halim Paşa hükümetiydi.

Savaşa girme karar mekanizmasının içinde bulunacak “Fuat” adında hiçbir kimse yoktu, bu isim olsa olsa “Talat” olabilir, çünkü Sadrazam Sait Halim Paşa hükümetindeki önemli isimlerden birisi, İçişleri Bakanı olan Talat Paşa’ydı.

Enver Paşa da kabinede Savaş Bakanı’ydı, yani Harbiye Nazırı… Cihad ilânından çekinmeyecek olan Osmanlı tahtındaki Halife ise Abdülmecit değil, Sultan Reşat’tı…

On beş kelimelik bir cümleden oluşan bir paragraftaki bu kadar yanlış hayra alâmet değil…

Şimdi gördüğümüz öteki fahiş yanlışlara dikkati çekelim:

İstanbul Emniyet Müdürlüğü Komünist Masası Şefi “Parmaksız Hamdi” lakabıyla maruf Hamdi Özdemir’in lakabı 127- 128’inci sayfaların bir yerinde “Çolak” Hamdi olarak geçiyor.

Sayfa 128’de bir yerde bu kez tekrar “Parmaksız Hamdi”.

Sayfa 131’de ise “Siyasi Şube Müdürü Çolak Hamdi” şeklinde geçiyor.

Sayfa 133’de yine “Çolak Hamdi”…

Bunun gibi daha pek çok isim ve soy ad karmakarışık gidiyor.

Şöyle bir yanlış doğru cetveli yaparsak daha iyi anlaşılacak:

Yanlış Doğru

S.138 Hüseyin Özdoğru Hüsamettin Özdoğu

Cango Ali Conga Ali

Cango Mustafa Conga Mustafa

S.141 Kerim Sayko Kerim Soyka

S.148 Kerim Soyko Kerim Soyka

Lütfen her şeyin doğrusunu yazalım olmaz mı?

HİÇ BİR ADIMI KAÇIRMAYIN

EK Dergi Mail Bültenine Katıl