Ana Sayfa Kritik Yemek Yemenin Ekonomi-Politiği: Ölüm Kadar Hakikattir!

Yemek Yemenin Ekonomi-Politiği: Ölüm Kadar Hakikattir!

Yemek Yemenin Ekonomi-Politiği: Ölüm Kadar Hakikattir!

Eski çağlarda baharı karşılayan şenlikler hasadın bolluk getirmesi, hayvan sürülerinin hastalıklara yakalanmaması için yapılan tören, adak ve ritüeller ile biçimlenirdi. Tanrıların gazabını uzak tutmak ve onların hoşgörüsü kazanarak bolluğun hasıl olmasını sağlayacak bir pozitif enerji yaratmak amaçlanırdı. Kıtlık tehlikeliydi, o sadece açlık değil aynı zaman da huzursuzluk ve savaş demekti. Onun yanında bolluk imgesi, geçmişte yaşanmış bir altın çağa ve onun dünya cennetine dair inancı da içinde taşıyarak büyümüştür.

Orta çağ da bu şenlikler çoktanrılı inanıştan tek tanrılı inanç sistemine geçişin izleriyle biçim değiştirirler. Artık karnaval ile perhiz ard arda ve iç içe geçmiş iki dönem olarak kurgulanmaya başlar. Ziyafet ve oruç aynı toplumsal işleyişin parçaları olarak kurallaşmıştır. Artık beslenme dahil insan bedenine dair her şey onun bu dünyadaki yaşamı kadar, ölümsüz ruhunu ve onun öteki dünyadaki akıbetini de kapsar hale gelmiştir.

Kapitalist dünyaya geldiğimiz de bu ritüeller rafa kalkar. Ekmek kavgası ya da hayatta kalma mücadelesi ritüelden öte yaşamın merkezindedir. Modern bilimkurgunun distopyaları toplumsal işleyişin sindirimi güç parçalarını yadırgatarak anlatarak tartışmaya açmıştır. Suzanne Colins’in aynı adlı kitap serisinden sinemaya uyarlanan Açlık Oyunları, gıda hakkının ve onun kapitalist planlama içinde yerinin ne derece hayati ve ideolojik olduğunu gösteren bir hikayedir.

Oyunlar bir taşla pek çok kuş vurmak ve bunun neticelerini kitlelerin zihnine kazımak adına tasarlanmıştır.

A- Yarı aç yarı tok sürekli çalışarak, savurgan başkenti ve tüm ülkeyi üretimleriyle ayakta tutan kitleler iş kollarına göre mıntıkalara bölünmüştür. Ve oyunlar aracılılığıyla bu bölünme bir çeşit kan davasına dönüştürülmüş; bir araya gelip dayanışma değil, ölümüne rakip bir konuma sürüklemek meşrulaştırılmıştır.

B – Oyunlarla; geçmişte yaşanmış olan büyük isyan bir “hainlik” olarak damgalanmış ve büyük bir ceza ile sürekli cezalandırarak, bir daha yaşanma ihtimalini ortadan kaldırmak amaçlanmıştır.

C – Eski Roma’nın gladyatör arenaları gibi seçkin sınıfa tatmin edici ve vahşi (can pahasına) bir gösteri sunmak ve bu gösteriyi medya kanallarıyla bir çeşit “reality show”a dönüştürmek. Bu öyle bir show’dur ki başkentin aristokrat azınlığını bile izleyici ve baş destekleyici (sponsor) olarak bu oyunlara tutundurulmuştur.

Ezilmiş on iki sektörün yaşam pahasına yürüttüğü ekmek kavgasını süregiden rejimin yakıtı ve temel toplumsal ritüeli haline getirerek, kendi kendini yeniden ve yeniden üreten bir sistem haline gelmiştir.

D – Oyunların hasat zamanı yapılması kritiktir. Bu ilk çağların pagan ve ondan bunu dini şekilde devşiren orta çağ feodalizminin hasat şenliklerine güçlü bir referanstır. Hasat vakti halka karnaval yerine ölüm oyunu vermek post-endüstriyel ve dijital kapitalizmin acı bir ironisidir.

E- Oyunların tek galibi vardır, onun dışında kendi ya da komşu mıntıkalardaki herkes ile ölümüne düşman olmak, kazanmak için zorunludur. Mülksüz sınıflara verilen umut “Survivor” olmak, yaşamda tek başına kalmayı başarmaktır. Sistem yöneticisinin sözlerini özetlersek; “neden her yıl her mıntıkadan iki kişi toplayıp, neden 24 kişiyi kurşuna dizip gözdağı vermiyoruz, çünkü umuda yer ayırıyoruz. Az umut hayatta tutar, çok umut ise isyandır”.

Sistem tek başına hayatta kalanı, gösterinin bir çeşit süperstar’ı olarak gösterinin kendine dahil eder. Bu noktada oyun içinde ittifakların ideolojisini çözümlemek hayatidir. Bir ve İkinci mıntıkalardan oluşan ölüm ittifakına (ki hayatta kalmak için Katniss ile 12. mıntıkadan katılan Peeta de dahil olmuş görünmektedir) karşı, Katniss ile 11. mıntıkadan küçük siyahı kızın temsil ettiği yaşam ittifakı, iki ayrı hayat görüşünü temsil eder. İlk ittifak çıkar temeliyle yan yan gelmişken (diğerlerini bir beraber haklayalım, sonrasına sonra bakarız), ikinci ittifak (gelin onlara alaycı kuş ittifakı diyelim) beraberce yaşamda kalmak ve bunun dayanışmak için birleşir. Eros ile Tantalos’un bitmez karşıtlığıdır bu psikanalizin diliyle ifade edersek. Biri sonsuz ölüm ve yıkımın (yani Hades’in) diyarını temsil ederken, dayanışma ittifakı ise sevgiyi yani Eden’i temsil eder. Bu ölümlü dünya olası başka bir varoluşunu- yeryüzü cennetini.

Sonuçta Tantalos ittifakı sonunda birbirlerini de öldüreceğini bilerek yan yana gelmiş bir Survivor düzeneğiyken, Eros ’un ittifakı varlığa kıymet üzerinden örgütlenir. Bu yüzden Tantalos un ölen çocukları birer leş olarak ortada kalırken, Eros’un çocukları bir yas ve saygı ritüeliyle yoldaşını uğurlar. Yaşama karşı alınan tavır neyse, ölüme karşı alınan tavırda onun turnusolüdür. Sevgi dayanışmayı; dayanışma ise umudu tetikler. Umudun fitili ise isyandır.

Açlık Oyunlarının ikinci filminde başkanlık sarayında verilen ve Coriolanus Snow’un bir balkon konuşması yaptığı büyük parti sahnesinin girişi ikonografiktir. Mıntıkalarda insanlar için ekmek bir lüks tüketim maddesi halinde iken parti de insanlara sayısız yemek çeşidi yanında kusmayı kolaylaştıran bir kokteyl servis edilir: Kusup daha çok yemeye devam etmeleri için.

2022/Kadıköy

HİÇ BİR ADIMI KAÇIRMAYIN

EK Dergi Mail Bültenine Katıl