yedi kusursuz yıl geçti hiçbirine inanma
hayır hayır hiç ağlamadım
gözüme çöp battı
erken yattım bu rüyaya
o saat gördüm kabusu
ben buraları toplarım
git sen geç kalma
yedi ayrı yıl yaşadım yedi ayrı şehirde
hayır hayır boş oturmadım hiç
seni sevdim sürekli
bulduğum her kıyıyı döve döve
içimde başıboş atlar çok düşündüm ölmeyi
sen giderken çöpe at benden götürdüklerini
dağıtmakta üstüne yok
topla topla bitmedi yedi yıl daha geçti
toplamak da marifet göğsüne vura vura
aşkın tülleri mi külleri mi yoksa uçuşan
böyle güneşli havada neden bu toz duman
kalbimin kapısından paldır küldür fil geçti
ben bir dine uğradım beni tanrı çarptı
uyanmayı bekledim uyan uyan bitmedi
bu ne büyük erdem ne büyük sabır
uzattım başımı ara sıra sev beni
hayır hayır hiç eğilmedim kimseye
eskiden kalmış olmalı
hiç şikâyetçi değilim huylarım soyaçekim
üç kuşak bir döşekte yaşadık gıkım çıkmadı
bakır demir plastik hepsi bir arada
matruşka bizim eve bacadan bile girmedi
şu kurnaya yaklaş dök saçını üstüme
***
organik
benim gibi insanlar
işe gider çalışır
işten çıkar eve döner
yemek yer temizlik yapar yıkanır
kahve içer
sonra intihar eder
çünkü benim gibi insanların
evi taştan harcı boştan
geleceği hiçtendir
intihar etmekle
temizlik yapmak arasındaki fark
önce hangisi kadardır
yarın için söz vermiş olabilir birine
hiç ölmeyecek insanıdır
katıldığı ortamların
bakarsanız beslenmesine
zirvesidir organik yaşamın
dalından yer meyveyi
buğdayı başağından
demir atmak için
gelmiştir dünyaya
ağaçları budar çiçekleri sular
tozunu alır dünyanın
oysa benim gibi insanlar
demir atmakla
demir almak arasında
gider gelir
tanrı bilir
önce hangisi gerçekleşir
***
zaaf avcısı
benden aldığın güç ile duruyorsun üzerimde
küçümsüyorsun altındaki sucağızı
yalıtkanlığın başımı döndürdü
kime değsen görünmez duvarların
gözlerin karanlığa alışamadığında
isyan ediyorsun yalancıktan
dilinde gündelik bir telaş
bir kekre söz yığını
sanki Atlas yeri göğü
yıkmış omuzlarına
gök gürültülü olsun diyorsun
olacaksa sağanak yağış
oysa bir karıncacığı bile sevmiyorsun
suyun içinde olmak istiyorsun
homojen olmak karışmak
çakıl taşı gibi kaynaşmış
oysa zeytinyağı gibi üsttesin
bir okka öfke bir tutam zevk
yoğunluğundan mı bu ayrışma
hacminin genişliğinden mi
ya küçül gir içime ya seyrel karış
Archimed tanır beni
ona sor zaaflarımı
dağların ardında uluyan
kurdun gözleriyle bakıyorsun
oysa yükünü aşktan almış
bir deli havan yok
ayağın üzengide pozlar veriyorsun
korkarım gidersen yarım kalacak
büyük aşkcağızımız
Resim: Neşe Erdok
_____
NOT
ELEŞTİREL KÜLTÜR (EK Dergi) sitesinin edebiyat editörü Erkan Karakiraz’ın seçtiği eserler, sitenin edebiyat bölümü Litera’da yayımlanıyor. Matbu ya da dijital herhangi bir ortamda yayımlanmamış öykü ve şiirlerinizi, literaoykusiir@gmail.com e-posta adresine gönderebilirsiniz.
.
.
.