Ana Sayfa Art-izan Andre Breton Hakkında Az Bilinen 7 Gerçek

Andre Breton Hakkında Az Bilinen 7 Gerçek

Andre Breton Hakkında Az Bilinen 7 Gerçek

Sürrealizm akımının kurucusu ve kendisinden sonra gelen Soyut Dışavurumculuk dönemine öncülük eden Andre Breton, yazar, şair, sanat koleksiyoncusu ve her yönüyle çok ilginç bir adamdı.

30’lu ve 40’lı yıllarda pek çok sanatçıyı ve siyasi grubu etkileyen Breton, psikoloji ile sanatı yeni yollarla harmanladı.

İşte Breton hakkında şiir severlerin ve sürrealizmden etkilenen herkesin bilmesi gereken yedi ilginç gerçek.

 

1.Breton tıp eğitimi aldı ve özellikle ruh sağlığı ile ilgilendi

Breton 1913’te Paris’te tıp okumaya başladı ve burada akıl hastalıklarına özel bir ilgi duydu. Ancak sadece iki yıl sonra, Breton’un eğitimi I. Dünya Savaşı nedeniyle kesintiye uğradı.

1915’te ordunun tıbbi hizmetine alındı ve Fransa’nın Nantes kentinde bir nöroloji koğuşunda çalışmaya başladı. Burada Jacques Vache ile tanıştı; Vache’nin düzeni ve geleneksel sanatı küçümsemesi onu önemli ölçüde etkiledi.

 

  1. Breton 1921’de Sigmund Freud’u ziyarete gitti

Breton, tıbbi hizmeti sırasında Arthur Rimbaud’nun çalışmalarını yoğun bir şekilde inceledi. Psikoloji ve akıl hastalıklarıyla ilgilenen birinin yapacağı gibi Sigmund Freud’un teorilerini okudu. Bu süre zarfında, isyan ve reformun Breton için önemli olduğu anlaşıldı.

Savaştan sonra Breton yazar olmak için tıp fakültesini bıraktı. 1919’da Louis Aragon ve Philippe Soupault ile birlikte Dadaist Littérature dergisini kurdu ve aynı yıl Mont-de-piet adlı bir şiir kitabı yazdı.

Breton, ilk Sürrealist Manifesto’yu yazmadan önce 1921 yılında Viyana’da Sigmund Freud’u ziyaret etti. Viyana’ya yapılan bu gezi Breton’un ilk evliliğinin balayından hemen sonra gerçekleşmiştir.

 

3.Breton teorilerini açıklamak için alışılmadık teknikler kullandı

Breton yazma, çizme ve boyama deneylerini içeren otomatizm adlı bir teknik kullanmıştır. Bu teknikte imgeler, duygular ve ifadeler (mümkün olduğunca) sansürsüz ve eleştirel benliğin müdahalesi olmadan yazıya dökülür.

Otomatizmde keşfedilen bilinçaltının önemi daha sonra sürrealist düşüncenin merkezi bir bileşeni haline geldi. Hatırlatmak gerekir ki 1900’lerin başında ego ve bilinçaltı eğilimler gibi kavramlar henüz oldukça radikal fikirler olarak görülmekteydi.

 

  1. Breton toplam üç Sürrealist manifesto yayınlayarak sürrealist manifestoların kurucusu unvanını aldı.

Breton rüyalara ve psişik otomatizme giderek daha fazla kapıldıkça, 1924’te kendini sürrealizme adamış bir grup kurdu ve Manifeste du surrealisme‘i yazdı. Daha sonra, 1930 ve 1938’de sürrealizm üzerine iki manifesto daha yazacaktır. Bu kitap da diğer kitapları gibi sanat yapmak için dilin önemini ve gücünü araştırmaktadır.

                                               

Breton ilk manifestosunda sürrealizmi savaşa karşı bir tepki olarak tanımlamış ve “saf psişik otomatizm” olarak adlandırmıştır. Ancak ikinci baskısında teorilerini Marksist ideolojiyle birleştirerek sürrealizmi toplumsal-devrimci bir hareket olarak görmeye başlamıştır.

Üçüncü yeniden yazımı İkinci Dünya Savaşı sırasında, 1938’de Kuzey Amerika’da sürgündeyken gerçekleşti. İsmi Manifeste pour un art revolutionnaire independant (Bağımsız Devrimci Sanat İçin Manifesto) olarak değişti.

Bir sanat ve edebiyat kavramı olarak başlayan şey giderek siyasi bir kimliğe doğru büründü ve Breton bu geçişin ön saflarında yer aldı. Breton 1926’da Komünist Parti’ye katıldı ancak 1935’te partinin o zamanki sürrealizm değerleriyle uyumsuzluğunu fark ederek partiden ayrıldı.

 

  1. Breton’un en ünlü romanı gizemli bir kadınla gizemli bir aşk ilişkisini anlatır

Siyasi ve ideolojik manifestolarından uzak görünen Breton’un en ünlü ve en başarılı eseri Nadja adlı bir aşk hikayesidir. 1928’de yazılan ve 1962’de yeniden basılan öykü, Breton’un gerçek hayatta başından geçmiş bir olayı yansıtmaktadır.

                                             

Roman, yazar ile kendisine Nadja diyen bir kadının beklenmedik karşılaşmasıyla başlar. Breton’un gerçek hayatında bu karşılaşma ve erkek karakterin Nadja’daki bu kadına duyduğu hayranlık, Breton’un 1927’de sanatçı Léona Delcourt ile yaşadığı kısa süreli aşk ilişkisine epey benzemektedir.

 

  1. Breton yayınları ve fikirleriyle Picasso gibi diğer sanatçılara ilham verdi

Breton 1920’ler ve 30’larda Pablo Picasso, Joan Miró ve Max Ernst gibi genç yeteneklerin sanatlarını La Révolution Surréaliste dergisinde yayınlamalarına yardımcı olmuştur ki bu da sürrealizmin tarihinde önemli bir yer tutmaktadır.                                                 

Daha sonra Breton, sürrealizm çabalarını ilerletmek için farklı sürrealist sanat sergileri de düzenledi. Sanat dünyası kısa bir süre sonra soyut dışavurumculuk tarafından, siyaset ise varoluşçuluk tarafından ele geçirilecekti. Yine bu iki dönem de Breton’dan ve çalışmalarından oldukça etkilenmiştir.

Yine de sürrealizm akımı sönümlenirken, Breton onu canlı tutmak için yorulmadan çalıştı. İkinci Dünya Savaşı sırasında New York’taki merkezinde sergilere ev sahipliği yapmaya, metinler ve makaleler yazmaya ve fikirlerini yaymaya devam etti ve bunu ölümüne kadar sürdürdü.

Breton Eylül 1966’da Paris’te öldü. Şehrin kuzeyindeki Batignolles mezarlığına gömülen Breton’un mezar taşında “Je cherche l’or du temps” yani “Zamanın altınını arıyorum” yazmaktadır.

 

  1. Breton’un mirası 2003 yılında açık artırmayla satıldı.

Breton’un, 1921’den beri yaşadığı Paris’teki dairesine bakılacak olursa görülür ki Breton tam anlamıyla sürrealist sanat koleksiyoneriydi. Şimdi bu koleksiyon, Paris’teki Centre Pompidou’da camdan bir duvarın arkasında yaşamaya devam ediyor.

Le Cadavre Exquis ve Le torrent automobile gibi bazı çizim ve kompozisyonları da yakın zamanda açık artırmaya çıkarılmıştır.

Le Cadavre Exquis, 84.000 Euro’ya satıldı, Christie’s (Paris) 21 Ekim 2005

 

Le torrent automobile, 250.000 GBP’ye satıldı, Christie’s (Londra) 18 Haziran 2019

Sizin de anlayabileceğiniz gibi, sürrealizm Breton’un hayatının işiydi ve yaşadığı dönem üzerinde gerçekten bir etki yarattı. Aktivizminin ve manifestolarındaki fikirlere olan derin inancının ötesinde, aynı zamanda yetenekli bir şair ve yazardı -bunlar hayatı ve çalışmaları hakkında konuşurken göz ardı edilme eğiliminde olan becerileridir-.

Genel olarak, bugün sürrealizmi büyük ölçüde Breton ve onun çabaları sayesinde anlıyoruz. Bu sanat akımı modern hayatımızda yaşamaya devam ediyor ve önümüzdeki yıllarda da bu sanatçılardan ve fikirlerinden çok şey öğrenmeye devam edeceğiz.

Çeviri: Ali Tacar

*Bu yazı The Collector dergisinden çevrilmiştir.

HİÇ BİR ADIMI KAÇIRMAYIN

EK Dergi Mail Bültenine Katıl