Ana Sayfa Art-izan Archetypical Critique: İlksel’in Hayaletleri

Archetypical Critique: İlksel’in Hayaletleri

Archetypical Critique: İlksel’in Hayaletleri

Arke- İlk ya da ilksel … Yunancadan günümüze geçmiş en zengin sözcüklerden biri. İlkin, atanın bilgisi anlamında arkeoloji gibi. Ya da Jung’un yaygınlaşmasında büyük katkıları olduğu “arketip” kavramı gibi mitoloji ve psikanaliz yorumlarına esin veren önemli kavramlardan sözediyoruz. Jung Freud’dan farklı olarak psişeyi üçlü olarak düşünme yanlısıdır. Ego, Kişisel Bilinçaltı ve bunlarla yakın ilişkide ama onlara indirgenemeyecek derya deniz bir alan olarak Kolektif Bilinçaltı. Kolektif Bilinçaltı, tüm insanlığın ortak bilinçaltıdır. Kolektif bilinçaltı insanlık tarihinin başından beri ortak olarak paylaşılmaktadır. Burada arketipler bulunur. Arketipler, en kültürler arasında bile ortak olan evrensel imgeler ve tasavvurlardır.

“Kişisel bilinçaltında, bireyin hayatında yaşamış olup da unuttuğu anılar, bastırılmış duygular ve eşik altı olan her öge bulunur. Burada kişinin sadece kendi deneyimleri ve yaşantıları ikamet eder. Haliyle, kişisel bilinçaltı, evrensel olan kolektif bilinçaltının zıttıdır. Kişisel bilinçaltı, bireyleşmenin (genelden yani kolektif psikolojiden farklılaşma) gerçekleşmesi için ego ile bütünleşmelidir.”[1] Jung belli başlı be bütün insanlığa teşmil dört arketip saptar.  İlk arketip Persona-Maske’dir. Kendimizi topluma göre ayarladığımız ve değişken bir durumdur. İkincisi ise en “karanlık” yanımız olan Gölge’dir.  Her türlü bastırılmış düşünce, duygu, kabul görmeyen cinsel istekler, arzular, içgüdüler vs. burada bulunur. Üçüncü arketip ise gerilimli bir yönü cinselliği anlatır. Anima ve Animus. Erkek ve kadındaki karşılıklı ve gizil rollere denk düşer. Anima erkeklerdeki kadınsı yön, animus ise kadındaki erkeksi taraftır. Son arketip ise Kendilik (Self)’tir. Kendilik/benlik, kişiliğin bilinç halinin ve bilinçaltının birleşimidir. Rüyalarda kendini üst düzey kişilikler (peygamber, kahraman gibi) ve simgelerle (daire, üçgen, kare, çarmıh) gösterir. Bu temel kaplar bütün insanlık kültürlerinin mitolojilerini  ve anlatılarını farklı çaplarda belirler. Arketipler tarihsizdir. Günümüzde romanlardan, çizgi roman ve filmlere bu arketiplerle karşılaşmak hiç de zor değildir.

Genç kuşağın üretken sanatçılarından Arden son sergisi “Archetypical Critique”de bu zengin “kolektif” havuzun izlerini sürüyor. Arden, geçen yıl gerçekleştirdiği ‘Archaic Messenger’ isimli sergisinden kalan izleri bu sergi akışının sonunda da kullanıyor; yeni iki ‘Archaic Messenger’ tablosuyla bu sergide herhangi bir başlangıç veya kapanış yapmıyor, ancak meydana gelen her türlü olaydan bağımsız kayıtların tutulmaya devam ettiğini anlatıyor. İlksel mesajlar talep eden; bakışı rahatlatan orta boy tuvallerden oluşan bir diziyle karşı karşıyayız. Kalın fırça darbelerinin ürettiği fovist (vahşi) duygu ile fosforik renklerin temposu işliyor yüzeyde.

Sert hatlı figürümsüler var tuvallerde. Bakan, bakış bekleyen insan-hayvan oluşun karşılıklı diyaloğuna hazır bedenler.”Amun Ra” resmi kadim Mısır coğrafyasının zengin diliyle söyleşiyor. Güneş Kültü’nün ve ateşin dili gibi sarı ve kırmızının yalımı serpiliyor gözlerimize. Aynı “yakıcı” sarının izinden İskandinav mitolojisinde kimin öleceğine karar veren Valkyrie’ye ulaşıyoruz savaşların tozu dumanı içinden. Sonra Sparta’nın güzel gelini Helen duruyor başka bir savaşın eşiğinde. Güzel Troya’yı ölüme  sürükleyen aşk ve tutkularının peşinden giden bir kadın. William Shakespeare’in deyimiyle “her gün ölenlerin kanlarından kendine allık yapan”  Helena. Odin’den Semavi dinlerin başlatıcısı Davut’a geçiyoruz başka bir resimle. Kudüs’ü kuran ve şiddeti günümüze kadar gelen bir öykünün başlangıcı. Golyat yenildi mi acaba diyoruz kendimize… Bütün bu arketiplerle beslenmiş yüzler ve bedenler soruyu modernliğimize de getiriyor ansızın. Modern Prometeus, Frankenstein duruyor karşımızda. Adı olmadığı için yaratıcısının adını alan duygulu ucube. Laboratuar kaçkını insanlığımız! Kaideye eşlik eden bir “Maşallah”. Ve yüzyıllar öncesinden Dante’nin yalvaç sözleri yankılanıyor apansız. Cennet-Araf ve zengin Cehennem! Arketiplerin en korkutucusu…

 

Aslında çağlar değişse de dert hep aynı kalıyor: Doğa ve Büyük İnsanlık. Bitmeyen gerilim!

Arden’in “Archetypical Critique” sergisi 31 Ekim’e kadar Teşvikiye’nin genç galerisi “BBprojecTT Art”ta izlenebilir.

 

 

[1] https://evrimagaci.org/icimizdeki-canavar-kahramanlar-evrimsel-psikolojide-carl-gustav-jungun-arketipleri-8262

HİÇ BİR ADIMI KAÇIRMAYIN

EK Dergi Mail Bültenine Katıl