Ana Sayfa Litera BİR HAYSİYET MÜCADELESİ: 100. YILINDA CUMHURİYET

BİR HAYSİYET MÜCADELESİ: 100. YILINDA CUMHURİYET

BİR HAYSİYET MÜCADELESİ: 100. YILINDA CUMHURİYET

Doğum günün kutlu olsun Türkiye!

Ahiretlik derler eskiler. Şimdilerin “kanka”sından çok daha ileri ve gerçek bir bağı olan dostluklara eskiden “ahiretlik“ derlerdi. Yani hem bu cihanda hem öbür cihanda en yakın sırdaşın, dostunum anlamında. Hala var mıdır bilmiyorum. 1998 yılıydı. Ben orta okul öğrencisiyim. Annem, annemin ahiretliği Dilek abla ve onun ben yaşlardaki oğluyla birlikte İzmir Kordon’a Cumhuriyet’in 75.Yıl kutlamalarına gittik. Gösteriye dair aklımda bir şey kalmadı. Tek hatırladığım, Kordon’dan Konak’a doğru yürürken kendi içimden –belki anneme de söylemiş olabilirim- “75. yıl böyle kutlandıysa 100. yılı merak ediyorum” cümlesidir. Evet bu cümle harfi harfine aklımda hala. 100 sene olacaktı çünkü. Koskoca 100. İşte o 25 sene geldi ve geçti. O çocuk, Cumhuriyet’in 100. yılını gördü. Beklediği gibi mi, ne yazık ki hayır.

75. yıl logosu hala aklımdadır. 75. yıl marşı hala aklımdadır. 100. yıla ait aklımda, şimdiki çocukların aklında ne kalacak, zaman gösterecek.

“Cumhuriyet nedir?” diye sorulduğunda “adam olmaktır” açıklamasını çok duydum büyürken. Öyle zannediyorum ki bizden önceki kuşaklar ve biz cumhuriyetçi olmanın ne büyük bir devrimcilik olduğunu genç nesillere iyi anlatamadık. Laiklik denen kavramın anayasaya alınmasının ne büyük bir devrimcilik olduğunu iyi anlatamadık. Herkese; padişahın kovulması, halk hakimiyeti rejiminin getirilmesi oyuncak geliyor. Cumhuriyet’in ne büyük bir yenilik hamlesi olduğunu iyi anlatabilseydik , cumhuriyetçi kuşaklar başlangıçtaki atılımı sürdürebilecekti. Hiç unutmam, bir gün Bizimkiler dizisini izlerken Ali’nin dedesi emekli Hakim Hüsnü Bey cumhuriyeti eleştiren oğlu ya da torununa şöyle cevap vermişti: “O insanlar var olma savaşı vererek o kadarını yapabildi. Siz daha iyisini yapın, gurur duyarız ama şunu unutmayın, o insanlar sizin şu an anladığınızın çok ötesinde, bir ‘haysiyet mücadelesi’ verdiler.”

5 milyon km toprağı olan bir devletten Sevr Antlaşması ile 300 bin km toprağa hapsolmuş bir halk. O yılların İngiliz belgelerini okuyun. Türkleri geldikleri Orta Asya bozkırına gönderelim diyenleri okuyun. Ciddi ciddi konuşulmuş bu itilaf devletleri arasında. Açın Zeytindağı’nı okuyun, Yaban’ı okuyun. Andrew Mango’yu okuyun. O yılların Anadolu’su gelişmişlik yönünden Afganistan’la eşit, hatta Afganistan’dan daha geride denebilir. 20. yüzyılın başında Ankara’nın doğusuna tren yok, demiryolu yok çünkü! Tüm ülkedeki atölye sayısı bir düzineden az.

İşgaller, tecavüzler, onur kırıcı her şey… Osmanlı tebaası iken imparatorluk dağılınca dımdızlak ortada kalmış, ne olduğunu bilmeyen, Türklük kavramından bile bihaber bir halk… Ve o korkunç durumdan bir millet, bir ülke yaratan o yalnız adam: Gazi Mustafa Kemal Atatürk…

Cumhuriyetçi Miyiz Demokrat Mı?

Regis Debray’ın 1989 yılında yazdığı ve 30 Kasım 1989’da Le Nouvel Observatuer’de yayınlanan “Etes-‘vous democrate ou r’publicain” yani “Cumhuriyetçi misin yoksa demokrat mı?” başlıklı makalesini açıp yine okudum. Bu bir 100. yıl yazısı olduğu için sözü uzatmak istemiyorum, kısaca anlatacağım.

Cumhuriyet akıl’dır, akılcı’dır. Demokrasi ise çoğunluğun hakimiyetidir. Çoğunluk akılcı düşünemeyebilir ki çoğu zaman akılcı düşünemez de. Fakat Cumhuriyet akıl’dır, doğruyu akıl süzgecinden geçirerek çoğunluk ne derse ne desin hakikati eğip bükmeden ortaya koyar. Mesela anayasa bir cumhuriyet ilkesidir. Anayasayı evin bahçe duvarları olarak kabul edelim. Bahçenin içindeki dekorasyona karışmaz cumhuriyet. O dekorasyon demokrasidir. Kimi koltuk koyar kimi havuz yapar vs. Ama bahçe duvarı aşılamaz… Cumhuriyet işte o ilkeleri koyar. Evin tüm bireyleri istese de o duvar yıkılamaz çünkü akılcı değildir. Yıkarsan mahremini dışarıya açık hale getirirsin. Düzeni yerle bir edersin, kaos yaratırsın, anarşi yaratırsın. Ev yanı devlet ortadan kalkar.

İşte cumhuriyetin akılcılığı buradan geliyor. Mustafa Kemal de o anlamda demokrat değil tam bir cumhuriyetçidir. Jakobendir. Aksi nasıl olsun? Afganistan seviyesindeki bir halka demokrasi vererek hangi ilerlemeyi umabilirdin? Saltanatın kaldırılmasını halka sorsaydı %80 hayır oyu çıkardı. Bu gerçeği neden unutuyoruz? Cumhuriyetçi devrimcidir. Öyle bir adam ki Mustafa Kemal, etrafında onu anlayan tek bir kişi bile yok. En yakın arkadaşları bile… Mesela Rauf Orbay… Saltanatın kaldırılması gündemde iken “Ben padişahın ekmeğini yedim” diyor… Saçmalığı görebiliyor musunuz? Mustafa Kemal devrim yapmakla, bir ülke yaratmakla meşgulken Rauf Orbay’ın vizyonu ekmeğini yediğimi vs. seviyesinde. Sen padişahın ekmeğini yemedin Rauf Orbay, padişah ve Osmanoğlu ailesi yıllarca bizlerin yemeğini yedi!

Demokrasi elbette Cumhuriyet ölçüleri içerisinde gerekli bir kavramdır. Ancak demokrasi ile kısa, orta ve uzun vadede dikine bir gelişme beklenemeyeceği de açıktır. Cumhuriyetin değerleri ölçüsünde, bu değerlerle ters düşmeyen ve bu değerleri ortadan kaldırmaya yeltenmeyen bir demokrasi gerekli ve mecburidir. Ancak tersi olursa önce cumhuriyeti kaybedersiniz ardından dımdızlak kalan demokrasiyi, bunu sakın unutmayın.

Detaylarını başka bir yazıda derinlemesine konuşuruz. Attila İlhan bir keresinde bana şöyle demişti: “Bir gün cumhuriyet ve demokrasi arasında tercih yapmak zorunda kalırsan tereddüt etmeden cumhuriyeti seç!”

Tarafımız “Cumhuriyet” in tarafıdır, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün yanıdır.

En değerli eserinin 100. yaşını hakkıyla kutlayamadık diye bize kızma Paşam. 150’de, 200’de ne şenlikli kutlamalar görecek bu topraklar… Biz göremeyeceğiz belki ama bu satırları okuyan genç nesiller görecek.

Yıkarlarsa yenisi yapılacak. Türkiye Cumhuriyeti ilelebet muhafaza ve müdafaa edilecektir.

HİÇ BİR ADIMI KAÇIRMAYIN

EK Dergi Mail Bültenine Katıl