Ana Sayfa Röportaj ETİ BAHAR İLE CİELO SERGİSİ ÜZERİNE

ETİ BAHAR İLE CİELO SERGİSİ ÜZERİNE

ETİ BAHAR İLE CİELO SERGİSİ ÜZERİNE

İlk çalışmalarında daireden yola çıkmıştın hala daire formundan devam ediyorsun.19 Ekim- 9 Kasım 2019 tarihleri arasında İmoga Art Space de gerçekleşen serginde daire formunun antik dönem Anadolu da bereket tanrıçası Kibele kültü üzerinden estetize ediyorsun. Daire formundan Kibele’ye olan geçişi kısaca anlatır mısın?

Çalışmalarımda bütün şekillerin kendisinden çıktığı en mükemmel form olarak daireyi temel alıyorum.

Daire, tüm coğrafyalarda kendi kendinden menkul, zaman ve mekân dışı, sonsuz ve mutlak olanı yani tanrısallığı ifade etmek için kullanılmış soyut geometrik bir form.

Kibele ise dişi insan türü yani dünyevi bir varlığın tanrısallaştırılmış hali, dolgun memeleri kalçaları ile ifade edilmiş. Toprağı, bereketi, doğurganlığı, soyun devamını temsil etmiş. Heykelleri yapılmış Ana tanrıça olarak tapınılmış.

Ancak çağlar içinde inanç dünyasında yaşanan değişim erkeği öne çıkarmış erkek tanrılara güç atfedilmiş ana tanrıçamız efsane olmuş.

Bu inanç topluma da yansımış, kadının dişilliği ya “ana” ya “fahişe” olarak algılanmış, her açıdan erkek kadını kendisinin altında görmüş.

Benim çalışmalarım, kadın/ erkek değerlerine günümüzden bakarak Kadını tekrar yaratmaya yönelik Kibeleyi dairesel formlarla tasarlıyor dairenin temsil ettiği değerleri “Kibele’ye”, “kadına” yükleyerek ona yeni bir rol, yeni bir hikâye yazıyorum.

kadın”ı geçmişte şimdi ve gelecekte varoluş haliyle, kendi yaşamımdan algılarımdan yola çıkarak yorumlamaya çalışıyorum.

 

 Bu serginin de başlığını taşıyan cielo kavramı nereden aklına geldi?

Cielo İtalyanca ve İspanyolcada cennet anlamına gelir aynı zamanda berrak gökyüzü olarak da kullanılır.

Çalışma ortamım araç gereçlerim ve ürettiklerimle ben de kendi cennetimde yaşıyorum. Bu ortamda tasarladığım her form bir karaktere dönüşüyor ve çalışma süreci boyunca ona bir rol yüklüyorum bir animasyon karakteri misali.

Bu süreç her çalışmamda bir oyuna dönüşüyor. Belki bir gün gerçek bir çizgi filimde rol alırlar. Ürettiğim bu irili ufaklı yaratıklar ancak cennette birarada varolabilirler diye düşünüyorum. Rönesans tablolarında betimlenen gökyüzü ve cennet temalarından etkilenmiş olmalıyım.

Cennet dünyeviliğin dışında gökyüzünde saf iyilerin var olabildiği bir mekân olarak resmedilirdi. Azizlerin meleklerin mekânı. azizler ki mağdur edilmiş işkence görmüş katledilmiş.

Ben de figürlerime benzer bir mekân yaratıyorum. Kadınlarım, transfigürlerim azizler gibi benzer süreçlerden geçip “Cielo”da yerlerini alıyorlar.

19 Ekim- 9 Kasım 2019 tarihleri arasında İmoga art space de serginde trans figür olarak üç çalışmanı gördük sonraki çalışmalarında da devam edeceğini biliyorum bu transformlara. Bu çalışmaların çıkış öyküsünü anlatırmışım.

Transfigürlere geçişim yollar önce show dünyasında parlayan transsexüel yıldızlardan etkilenmemle başladı. Abartıl makyaj kıyafet ve aksesuarlarıyla göz kamaştırıcı birer ikona dönüşen bu figürlere giderek hayranlığım arttı. Herbiri birer heykeldi bakışlarımda. Sex işçiliği yapan transsexüellerle de arkadaşım Ali Öz sayesinde tanıştım. Tarlabaşı binalarının boşaltılması sakinlerinin oralardan sürülmesi sürecini yıllar içinde fotoğraflamış belgelemiş kitap haline getirmişti. Kitaptaki karakterlerin içinden bazılarını tanıma fırsatı bulmuştum. Bu bedenler Show dünyasında ilahlaştırdıkları kadar sokak kültüründe şeytanlaştırılıyor imha edilmeye çalışılıyor. Bu bağlamda bir sergi projesi kurmuştum ancak koşullar uygun olmadı sergi gerçekleşmedi. Bir şekilde belleğime kazınan bu figürler bir süre sonra çalışmalarıma yansıdı. Bu bedenlerde kadın veya erkeğin yansıttığı estetiği aşan bir boyut görüyorum. Bunun üzerinde çalışmaya devam etmeyi düşünüyorum.

Gelecek solo sergin için düşüncelerinden de kısaca söz edermişim.

 Sanırım “Cielo” transfigürlerin transestetiğin buluştuğu bir alan olarak çalışmalarıma başlık olacak bir süre.

 

NOT: Görseller sanatçının izniyle yayınlanmıştır.

HİÇ BİR ADIMI KAÇIRMAYIN

EK Dergi Mail Bültenine Katıl