Ana Sayfa Litera İYİLERİN VE KÖTÜLERİN SAVAŞI: İNCE MEMED

İYİLERİN VE KÖTÜLERİN SAVAŞI: İNCE MEMED

İYİLERİN VE KÖTÜLERİN SAVAŞI: İNCE MEMED

İnce Memed hikâyesi, kahramanları bölgesel olup; hak, adalet, ağalık sistemi, yozlaşma gibi konuları ele alan bir romandır. Kahramanları; şiveleri, kültürleri, yeme-içmeleri, düğünleri, eğlenceleri; Yaşar Kemal adeta Adana’nın Çukurova’sının ayrıntılı bir tablosunu okuyucunun önüne serer. Peki, İnce Memed’i bu kadar etkili kılan nedir? Dört ciltlik yüzlerce sayfadan oluşan bir esere hemen hemen bütün okurlarına ‘bir anda okunuveriyor nasıl akıp gittiğini bilemiyorsunuz’ dedirten bir neden olmalı. İnce Memed birtakım sorunlar içeren ve okuyucu ile başkahraman arasında istenen armoninin bir türlü sağlanamadığı bir eserdir. Kısa boylu, çocuk suratlı, utangaç ve başlıca özelliği nişancılığı olan kahramanımızın ne yazık ki bir düşünsel derinliği yoktur. 1920’lerin Çukurova’sında Toroslarda entelektüel bir İnce Memed ‘in olması elbette pek akla uygun değildi. Ancak yaptığı işlerde sürekli ikircikli olan, sık sık umutsuzluğa kapılan ve yaptığı eylemlerin bir  sonuca varıp varamayacağını kendisi de anlamayan bir roman kahramanı olarak karşımıza çıkar İnce Memed.  Romanda İnce Memed’e kimi zaman kılavuzluk yapan ve ona göre daha eğitimli olan Ferhat Hoca ve Öğretmen Zeki Nijad’la bile istenilen düşünsel kontak bir türlü belli bir düzeyde sağlanamıyor. Aksiyon yönünden oldukça verimli devam eden olay örgüsü karakteri odaktan uzaklaştırıyor, bu durum İnce Memed romanına masalsı bir yön katıyor. Tahkiye yönü, yazarın takındığı tavır, yazarın hem kahramanlarının ağzından anlattığı hem de bizzat tanrısal bakış açısıyla naklettiği efsaneler, söylenceler, mitler romanın bir masal formuna yaklaşmasına neden oluyor. Halkbilim açısından oldukça zengin olan eser Toros köylüsünün yeme- içme alışkanlıkları, eğlenceleri, düğünleri, misafir karşılama törenleri, ağıtları, türküleri, mitleri kısacası yaşayış biçimleri açısından zengin bir kaynak oluşturur. 21. yüzyılın,  kahramanı bu denli ön plana alan roman tekniğine karşın  Yaşar Kemal tersi bir istikamette yol alır; odak noktasına aksiyonu yani olay örgüsünü alır. Yazar romanın bir bölümünde kasabanın ileri gelenlerinin eşleri arasında geçen ve İnce Memed’e türlü efsanevi özelliklerin verildiği uzunca bir bölümden sonra bu sefer de İnce Memed ‘in atının anlatıldığı bir bölüme geçer.

İnce Memed neyse ne ya, atı onu bastırmıştı. Daha dün dağlardan bir haber gelmiş, İnce Memedin atı , bütün bir köyün kadın erkek kız gelin, yaşlı çocuk, bütün bir köyün, hem de bir bölük candarmanın gözleri önünde sırayla kırk kısrağa aşmıştı. “1

Yaşar Kemal bölümler arası geçişlerde bile çok rahat bir yazar profili çiziyor. Bir efsane anlatıyor, hızını alamıyor bir sonrakine geçiyor; adeta bir masal anlatıcısı tavrıyla, çok hâkim olduğunu anladığımız bir alanda geziniyor. 

İnce Memed romanında yine efsanevi hikâyelerde daha çok rastlanan aynı ifadelerin tekrar edilmesi durumu da yine dikkat çeker. 

...ter içinde kalmış, giyitleri sırılsıklam olmuş, kulunçlarından ter fışkırmıştı.2 Romanda terleyen bütün kahramanlar için hemen hemen bu ifadelerin aynısı kullanılıyor. Romanın başkahramanı İnce Memed ne zaman önemli bir iş yapacak olsa İnce Memed şöyle tasvir ediliyor:

… kafasında sarı güneş kıvılcımları,  o çelik ışıltısı gelip göz bebeklerine oturuyordu.”3 bu ifadelerden sonra İnce Memed ‘in karşısında oturan kişi onun fiziksel değişiminden dolayı bir şaşkınlık geçirir ve içinden ‘demek ki İnce Memed dedikleri buymuş der’.  Ne zaman bu ifadeler geçse okuyucu bilir ki İnce Memed ya bir haksızlığa karşı eyleme geçecek ya da köylüye haksızlık eden ağalardan birisini öldürecek: Abdi Ağa, Hamza Ağa, Çiçekli Köyünden Mahmut Ağa veya milletvekili Saim Bey. Kimi zaman da İnce Memed’i zengin ağaları soyup aldıklarını Kurtuluş Savaşında eşini babasını kardeşlerini yitiren kimsesiz fakir Toros köylüsüne dağıtır görürüz. Yaşar Kemal’in bir yöntem seçtiğini anlıyoruz. O, Çukurova köylüsünün üretim süreçlerinde yaşadığı haksızlıkları, zorlukları, köylünün yaşadığı fakirliği, ağa-köylü çatışmasını bilindik roman tekniğinden uzaklaşarak adeta bir masal anlatıcısı tavrı takınıp, hikâyesini olabildiğince efsaneyle ve mitolojiyle besliyor. Peki, Yaşar Kemal neden bu denli mitolojiye ve efsaneye ihtiyaç duyuyor? Bu durum her ne kadar yazarın takındığı tarz ile ilgili olsa da mitolojinin Tanrısal, güdüleyici, motive edici bir yönü vardır ve yazar bu durumdan faydalanmak istemiş olabilir. Yaşar Kemal ağa-köylü arasındaki güç dengesizliğini mit ve efsaneler aracılığı ile gidermek istemiş olabilir. Zayıf ve güçsüz köylü gayet ahlaki davranır, haksızlığa uğrar; ağalar ise çok güçlü, zengin ve ezicidir; işte bu noktada Yaşar Kemal teraziyi mitlerle dengelemek ister. İnce Memed ‘in yakalanması için Ankara’dan gönderilen Miralay Nazmi Bey İnce Memed’i saklayan Toros köylüsüne türlü işkenceler yapar. En sonunda bu duruma dayanamayan Kurtuluş Savaşı gazisi İlyas Çavuş, Miralay Nazmi Beyi öldürür.

… İlyas Çavuş gözlerini açtı oraya toplanmış kalabalığa şaşırarak baktı, atın başını çevirdi, altındaki kır at kana bulanmıştı, yönünü mor, karlı dağlara döndürdü, doludizgin sürdü, kalabalık onu apak yamaçlarda kara, küçük bir leke kalıncaya kadar izledi.

Bundan sonra İlyas Çavuştan hiçbir haber alınamadı. Atının da kendinin de, o kadar aranmalarına karşın, ne ölüleri ne de dirileri bulundu.” 4

İnce Memed kendisini yakalaması için Miralay Nazmi Beyi bizzat Ankara’dan getiren milletvekili Saim Beyi öldürdüğünde de aynı efsanevi sonla karşılaşırız. 

“ … Sonra gene üzengilerin üstünde yükseldi, gözlerini dönerek bütün kalabalığın üstünde dolaştırdı, gene geleceğim gene geleceğim dedi, atını doldurdu, kalabalığın arasından süzüldü çıktı, Alidağının arkasına aktı gitti. … İnce Memedden bir daha haber alınamadı, imi timi bellisiz oldu.”5 

İnce Memed romanında kötülerin ölümleri çok acı bir şekilde gerçekleşirken Yaşar Kemal iyilere kıyamaz onları efsaneleştirir. Romanda iyiler ve kötüler arasında çok keskin bir ayrım vardır. Yaşar Kemal’in ortaya koyduğu olay örgüsünde siyah ve beyaz arasında gri bir alan yoktur. İyiler çok iyidir kötüler çok kötüdür. Bu kalabalık şahıs kadrosunun en temel özelliği iyi veya kötü olmalarıdır. Şahıs kadrosunu kolaylıkla bu iki başlık altında hiçbir tereddüt yaşamadan sınıflandırabilirsiniz. Gerçek hayatta pek de karşılaşamayacağımız bu durum İnce Memed romanını gerçekçi olmaktan uzaklaştırmaz. Çünkü Yaşar Kemal’in eserin başından sonuna kadar gerçeği olduğu gibi aktarmak gibi bir kaygısı yoktur. İnce Memed romanında atlar konuşur, uçabilir veya denizin yüzeyinde dört nala koşabilirler. Yaşar Kemal her şeyden önce bir taraf tutar ve eserini bu temelde ortaya koyar. İyi kahramanlarını yüceltir efsaneleştirir, kötü kahramanlarını ikiyüzlü gösterir ölüme mahkûm eder. Burada tek sorun yazar, eski bir tarzı ortaya koysa bile bu iyi ve kötü kavramının bir süre sonra sıkıcı olabileceği gerçeğidir. İnce Memed ‘in ve Toros Köylüsünün içerisinde bulunduğu sürekli iyi hali zamanla bir kısır döngüye dönüşür. Şöyle ki İnce Memed veya çevresindekiler bir haksızlığa uğrar İnce Memed artık dayanamayacak bir noktaya gelir ve gidip cinayeti işler. Bu bahsettiğimiz iyilik halinin kısır döngüye dönüşü ve sürekli tekrar etmesi bu durumu sıkıcı hale getirir ve olay örgüsünü tahmin edilebilir kılar. Yaşar Kemal İnce Memed’e başka biri olma fırsatı vermez; İnce Memed sadece iyidir, kim bilir belki de bu iyilik hali ona bu cinayetleri işlettirir.  

İnce Memed, modern romancılığın uzunca bir süre önce geride bıraktığı mitlerle efsanelerle desteklenen ve yazarın neredeyse bir grup çocuğu karşısına alıp sürükleyici ve mitolojik hikâyeler anlattığı masalsı bir anlatı türüne dönüşüyor. Peki, bunca probleme rağmen İnce Memed’i İnce Memed yapan nedir? Burada da yazarın sözü söylemedeki ustalığı karşımıza çıkar. Yaşar Kemal’in dili adeta baharda henüz açmış bir çiçek tarlasını andırır; taze ve rengârenktir. Dildeki bu tazelikten kasıt kullanılan kelimelerin yerel, pırıl pırıl oluşu. Hatta belki de İnce Memed romanı bir İnce Memed Sözlüğü bile hak ediyor olabilir. Mucuk bulutu( sinek türü), pıtırak, sığırkuyruğu, zıncar, su püreni, yarpuz, uruşman, parvayşan, alma geyik bu kelimelerden sadece bazılarıdır. Cont olmak, Allah başaca gönendirsin gibi deyimler de Toros köylüsünün sıklıkla kullandığı deyimlerdendir. Yaşar Kemal de bu yerel ağza Çukurova’da yaşamış biri olarak oldukça hâkimdir. Eserde Çukurova doğal rengârenk bir tablo gibi önünüze serilir. Bu tabloda her şey çok canlı ve ayrıntılıdır. Sineklerin arıların kuşların uçuşu, akarsular ormanlar ve toprak İnce Memed romanında uzun uzun anlatılır. Bu uzun betimlemeler okuyucuyu sıkmaz aksine İnce Memed’e hemen okunuveren bir roman olma özelliği katar. Bu durum da Yaşar Kemal’in dili kullanmadaki başarısı ile ilgili olmalıdır.

 

  1. KEMAL Yaşar, İnce Memed 4, Yapı Kredi Yayınları, 28. Baskı İstanbul 2020, s. 210
  2. a.g.e, s. 140
  3. a.g.e, s. 610
  4. a.g.e, s. 614
  5. a.g.e, s. 617

Desen: İsmail Gülgeç, anısına saygıyla…

HİÇ BİR ADIMI KAÇIRMAYIN

EK Dergi Mail Bültenine Katıl