Ana Sayfa Litera Korku-yorum

Korku-yorum

Korku-yorum

Korkumuzu gizlemeden, üstüne üstlük bu korkuda tek başına kalmadan yaşadığımız anlarımız var artık. Burada yalnızlığı ve tek başınalığı birbirinden ayrı tutmam, yalnızlığın baki olduğuna inanan ruha övgülerimdir. Tek başınalık, Poe’nun Kalabalıkların Adamı öyküsündeki kalabalıkları duvarın içinden geçercesine yararak tek başınalığını sürdüren, “kalabalıklardan uzak kalmayı başaramayan” tipin kendisidir. Eski Yunancada phóbos sözcüğünden gelen “korku”, Moğol dilinde “sığınmak, saklanmak” anlamındaki korguda ve “kuşatmak, kapamak, hapsetmek” anlamındaki kori ile ortak kökten gelir. Bugün anlamın, bizim varlığımızı ortadan kaldırmaya muktedir bir bilinmeyene karşı aldığımız ortak bir savunma ile bu kadar örtüşmesi, dilin bir kehaneti olsa gerek…

Korku zuhur edince kendini koruma biçimi olarak, kendi üstüne kapanma hali belirdi. Kendi üstüne kapanan insanın Spinoza’cı ifadeyle conotus (kendi varlığını devam ettirmek yönündeki çaba) ile tüm eşitsizlik örüntülerini, toplumsal, sınıfsal ayrımları, cinsiyet, ırk, etnisite ve, dini inanca dayalı bölümlenmeleri ve yaşam tarzına dayalı ayrıcalık ve dışlanma biçimlerini harekete geçirdiğini tecrübe ettik. Kendi üstüne kapanan varlığın, paranoyak bir varlık olduğunu öğrendik. Bu paranoyanın paradoksal biçimde bizi korkutan dışarının bir gücü ile karşılaşma neticesinde tetiklenen ve döngüsel bir hareket yaratan unsur olduğunu deneyimledik. Çünkü kendi üzerine kapanma ve kendi varlığını olduğu gibi sürdürme çabası-arzusu, aslında korkudan daha büyük şeyleri harekete geçirebilir.

Faşizmin gelişiminin temel unsurlarından birinin bu olduğunu biliyoruz. İçimizde ya da dışımızda her an ortaya çıkmaya muktedir bir faşizmin, kendini koruma eğilimi içinde hazırda beklediğinin farkındayız. Ferit Edgü, korkunun envai çeşit biçimini sıraladığı, adeta bir vecd hali içinde yazdığı Korkuyorum adlı şiirinde “Korkuyorum yazılmamış tarihten” derken, henüz tecelli etmemiş fakat her an ortaya çıkabilecek benzer bir potansiyelden bahseder.  

Kendi üzerine kapanma hareketinin tam karşısında duran kavramı, bizi Nietzsche’ye götürecek olan hareketi, ‘kendini aşma’ olarak şeklinde formüle edebiliriz. Kendini aşma hareketinin temelde; viral salgının yarattığı olanakları, bu viral sorun etrafında gelişen ve bizi dışımızdakine açan, sınırlarımızı zorlayan, daha önce düşünmediğimiz ama içinde kendimizi bulunca bizi düşünmeye sevk eden bu safhaya Nietzsche’ci söylemle, ebedi tekrar diyebiliriz. Bunun, olduğumuz yerde durup, kendimize geriye doğru bakıp, nelerin sürmesini, nelerin ortadan kalkması gerektiğini sorabileceğimiz bir sorgulama ya da sorunsallaştırma anı olarak belirdiğini söyleyebiliriz. Bu ebedi tekrar içindeki an, öznel anların parçalılığına, an be an olmasına vurgu yapar. Tekrar üzerine kurulu olan bu döngü, aynı anın sürekli vuku bulmasından ziyade o anı defalarca yaşama isteme isteğinin açığa çıkması ile ilgilidir. Dolayısıyla burada kendini aşma dediğimiz şey, yani ebedi tekrar bir filtreleme, seçme, sorgulama ile aynı anda hem yok etme hem de yaratma süreci olarak belirir.

Bu bizi Benjamin’in yeniden inşanın imkanının, yıkım ile birlikte mümkün olabileceği bir yaratım ilkesine kadar götürür.

Gözlerini sabahın erken saatlerinde New York’un kuzeyinde Catskill Dağları’ndaki Allaire kayıt stüdyosunda açan David Bowie’nin, Sunday şarkısı için kaleminden dökülen şu sözlere bakalım:

Hakikatte, o hiçliğin başlangıcı

Ve hiçbir şey değişmedi

Her şey değişti

Hakikatte, o sonun başlangıcı

Ve hiçbir şey değişmedi

Her şey değişti

Bu sözler, hiçlik ve her şey arasındaki çekişme ya da uyum ifadesinden ziyade, korkmuş bir insanın beyanıdır. Ölümlülüğün bir çeşit ifadesidir, dolayısıyla acı çekme ihtimali karşısındaki bir kırılganlığın itirafıdır. Yaralanabilir, üzülebilir, hayal kırıklığına uğrayabilir, köşeye sıkışabilir, ölümcül bir hastalığa yakalanabilir olmanın korkusudur. Şarkının ilerleyen kısmında Bowie’ye Budist bir ilahi ile eşlik eden Toni Visconti, korkunun henüz mevcuda gelmemiş potansiyeline vurgu yaparak, yeri geldiğinde insanı nasıl bir çeşit inisiyasyona taşıyacağını şu sözlerle ifade eder:

Korkularında, sadece huzuru ara
Korkularında, sadece aşkı ara
Korkularında, korkularında.

Kaynakça:
Edgar Allan Poe, çev. Dost Körpe, 2010
Ethica, çev. H. Ziya Ülken, Dost Yayınları, 2016
Güç İstenci, çev. Nilüfer Epçeli, Say Yayınları, 2010
David Bowie, çev. Mine Yıldırım, Encore Yayınları, 2015
Korkuyorum, Ferit Edgü, Sel Yayıncılık, 2017
Oğuz Karayemiş, Salgın Tefekkürleri I: Korkunun Güçleri (Spinoza), 
https://www.youtube.com/watch?v=TLn08HQxGX0, 2020
Oğuz Karayemiş, Salgın Tefekkürleri II: Beliğin Uçurumları (Nietzsche),
https://www.youtube.com/watch?v=S9D4YXQGppw, 2020

 

 

Kapak: Eyhan Çelik

 

 

 

HİÇ BİR ADIMI KAÇIRMAYIN

EK Dergi Mail Bültenine Katıl