Ana Sayfa Art-izan Nü’ye Atılan Bakış

Nü’ye Atılan Bakış

Nü’ye Atılan Bakış

Çıplaklık, insanlık tarihi boyunca reddedilen veya boyun eğilinen bir tabu olarak kalmıştır. Ona takınılan tutum ne olursa olsun, çıplaklığın tabu olmaklığı değişmez. Kadim insanın, incir yaprağı ile arasındaki gerilimden tutun; modern zamanlarda, bedeni politik bir öge olarak kullanan femen kızlarına değin.

Belli başlı akımlar, ekoller çıplaklığın tarihini anlamak için değerlidir. Bunlardan biri Kiniklerdir. Eski Yunan’da, köpeksiler de denir bu filozoflara. Köpek gibi sürülen bir yaşama inanmaktadırlar çünkü. Diogenes nam-ı diğer Dyojen, sıkça bahseder bu köpek yaşamından. Mülkiyet telaşında olmadan, bir yandan da herkesin kıyafetlerinden azade, isteyenin istediğiyle çiftleştiği bir dünyaya inanırlar.

Dyojen denilince akla, Büyük İskender de gelir tabii. Ressam Apelles’e, Yunanistan’ın en güzel kadını olan sevgilisi Kampaspe’nin çıplak resmini yaptırır.

“Çalışmaların sonunda ortaya çıkan yapıt Philippos’u hoşnut ettiğinden Kral, oğlu İskender’in bir portresinin de yapılmasını istedi ama Prens bunu reddetti. ‘Ben kız arkadaşımın resmini yapmanı yeğlerim,’ dedi. ‘Çıplak olarak.’

‘Çıplak mı?’ diye sordu ressam. ‘Evet. Uzaklara gittiğim zaman onun güzelliğini özlüyorum. Ona çok benzeyen, ama yanımda taşıyabileceğim kadar küçük bir resim olmasını istiyorum.’” (*)

İskender ve Diogenes’ten çok daha gerilere, insanın ilk atasına kadar gidebiliriz nü resmin ilgi alanında.

“Erken Rönesans dönemi İtalyan ressamı Masaccio tarafından yapılmış olan Adem ve Havva’nın Cennet Bahçesinden Kovulması adlı freski ele alacağım. Fresk yapıldıktan bir süre sonra Adem’in cinsel organını kapatmak üzere yaprak süsleri eklenirken buna uygun boyutta bir yaprak süsü de muhtemelen görsel denge de göz önünde bulundurularak Havva’nın mahrem bölgelerine ilave edilmişti; gerçi Havva kendini zaten eliyle acizane kapatmaya çalışmaktadır. Dolayısıyla Havva’ya eklenen kapatma bütünüyle fazladandır. Asıl mesele Adem’in mahrem yerleri olmuştur. Fresk, 1986-1988 yılları arasında restore edilip temizlenirken yaprak süsü kaldırılarak Masaccio’nun orijinalinde tasvir ettiği belirgin çıplaklık ortaya çıktı – ve bir şapelin duvarlarında gösterilmek üzere yer aldı. Burada şu sorular sorulabilir: süsler neden kaldırılıyordu (nihayetinde incir yaprağı Yaratılış Kitabında geçmektedir.) ve tasvir neden bu denli büyük bir anatomik açıklıkla sunuluyordu? Kısaca söylemek gerekirse sebep utanç duygusudur: bilhassa bizim utancımız. Adem’in çıplaklığı, kendi açısından, onun kızı ve oğlu sayılan bizler için olduğundan daha az utanç yaratıyordu.” (**)

Ayrıntı Yayınları’nın Sanat ve Kuram Dizisinden çıkan, Richard Leppert’in kaleme aldığı ve çevirisini Aydın Çavdar’ın yaptığı “Nü” isimli kitaptan alıntıladım bu pasajı. Kitapta yalnızca nü resmin tarihini değil, nüye atılan bakışın, dolayısıyla biz izleyicinin konumunu, değişimini, tarihini okumak mümkün. Yanılsama, Aldatmaca ve Erotik Arzu, Irk ve Fallus, Bedenin Sömürgeleştirilmesi, Genitalle Yüzleşme, Anti-Narsisizm ve Haz(sızlık) Alanları, Bakma Konusu bölüm başlıklarından yalnızca bazıları. Yalnızca sanata ve sanat tarihine meraklı olanlar için değil, insan zihni ve arzusunu, çıplaklık üzerinden anlamak isteyen herkes için fazlasıyla kıymetli bir eser olarak görüyorum Nü’yü.

Kitapta üzerinde durulan, en düşündürücü temalardan biri de, ister erkek nü olsun, ister kadın; resmi yapanın ve izleyenin erkek bakışı olduğudur. Bu durum 20. yüzyıla kadar devam edecektir. Yazar bu hâlin pratik hayattaki yansımasını şöyle anlatır:

“Son dönemlere kadar bir erkek bir kadına baktığında, kadının gözlerini kaçırması beklenirdi, böylece erkeğin bakışından haberdar olduğunu ortaya koymuş oluyor ve erkek tarafından içe çekilmesine imkân verecek bakışın varsayımsal gücüne hemen boyun eğiyordu. Ama bir erkek bir diğer erkeğe baktığında ve ikisi birbirine yabancı olduğunda şöyle bir yüzleşme muhtemel hale gelir: ‘Ne bakıyorsun?’ sorusu akla gelebilir, bir meydan okuma olarak dile getirilir, tabi eğer birbirlerine kaşı kelimelere dökülmeden paylaştıkları bir cinsel ilgileri yoksa. Bir başka deyişle bu bakış bir meydan okuma olarak işlev görür – ve erkekler böyle işlev görmesini bekler – ve bu unsurun tarihteki değişmezliği, antik dönemlere kadar dayanan Batı literatüründen anlaşılabilmektedir.” (***)

Richard Leppert, bu konuyu anlatırken, bütün erkek nüler arasında belki de en ünlüsü olan Michelangelo’nun Davut’uyla okuru selamlar. Davut heykeline kadınların kolayca bakabilmesinin tersine, erkeklerin bakışındaki rahatsızlığı ve gerilimi aktarır.

Leppert’in sanat tarihi üzerinden nünün ve çıplaklığın izini sürdüğü kitap, birçok bölümüyle gizemli ve şaşırtıcıdır. Okurun ufkunu açacak bu metin, Türk okuru için de; Türk Hamamına dair bölümleriyle ilgi uyandıracaktır.

İyi okumalar, sevgili okur!

Kaynaklar:

(*) Valerıo Massımo Manfredı, Büyük İskender Makedonya’dan Anadolu’ya, Çeviren: Eren Cendey, Can Yayınları, sayfa: 187

(**) Richard Leppert, Nü, Çeviren: Aydın Çavdar, Ayrıntı Yayınevi, sayfa: 35

(***) Richard Leppert, Nü, Çeviren: Aydın Çavdar, Ayrıntı Yayınevi, sayfa: 174

HİÇ BİR ADIMI KAÇIRMAYIN

EK Dergi Mail Bültenine Katıl