Ana Sayfa Litera VINCENT VAN GOGH (ŞİİR)

VINCENT VAN GOGH (ŞİİR)

VINCENT VAN GOGH (ŞİİR)

aklımız bazen bizden ayrı çalışır

başıboş ev hayvanları ya da evden kaçan çocuklar gibi


elleri ensesinde sırtı üstü uzanmış bir aylaklık ile


düşüyorum dünyanın peşine

gördüğümden hep daha farklı

görkemi ve dehşeti ile yeryüzü

aklımı kaçırdığım yeri arıyor tuvalde


hastalıkların bütü
n sarı tonları,

yoksulluğun dağınıklığı


açlığın üzerini
örten ucuz şarap


aşkın büyüsünden ve sıcak renklerinden uzak

her an terk edip gidecek gecenin ellerinde

bu ayartıcı etki siyah sadece siyah


tattığım renkler arasında yok

hiçbir tuvale sığmıyor mutluluğun resmi


damağımda renk renk boyaları
n zehri


g
örüyorum fırçanın ucunda batırılıp çıkarılmış kendimi

dallı budaklı sapsarı bir ağaç sapsarı bir nehirde gölgesiz


kaçtığı
yeryüzüne benziyor aklım


tozutan yer değiştiren renkler s
öylüyor

yalnız aklı başındalar gördüğü gibi görür


aklın bağını kopartıyorum

benzersiz bir görünüşün efsunu döndürüyor başımı


tuvale çarpıyor kanat takınmış fırçalar

kuşlar deli kuşlar

resim değil bu içimdeki

her şeylerin uçuşması


bütün tanrısal s
öylenceleri gülünç kılan

sanrı diyorlar oysa sapsarılığın bir ironisi var


benim yeryüzüm kaçak aklımın vücut salgıları

her şeylerin eziyetine bu ağız dolusu safra


başıboş hayvanların gece ve gündüz hikâyeleri


vazodaki ortancaların gerisindeki

ağaçların gerisindeki dağların gerisindeki

bulutlardan sonra beliren her şeylerin gerisindeki


kimse onarmasın

sonsuzluk kapısında

tahrip ve hatayı


orada tabloları
m var


güneşin renk değiştiren hayalleri

küçük buluşların birikintisi içinde


yaratıcı duyunun refleksleri

bu arayış

sonra gecenin getirdiği bilinç


soğuk renklerin küçük kasabası

sadece koyulaştıran siyahı


bu çığlıkla çırpınan ışık parçaları


sokakların kıvrıldığı yerde

gerçek

acıtabilir bir varlık


ö
yledir


yoksulluğun tarlalarında filizlenir keder

bütün tonları bir odaya doluşur siyahın

birbirinin yüzlerini görmeyenler

haşlanmış sebze ve patates yerler


bulanık bir hırıltıya benziyor

uzak duvarlardan sürünerek gelen konuşmalar


gaby bu kesik kulağımı paule ver


bildiğ
im en değerli armağan

tesellim

bırakılmış bu saf yalnızlık


esirgeyen her şeyin g
önül rahatlığıyla gitmesi

aklın anneliği ve çeşit çeşit kafesler modelleyen

babalığı aklın


güneş yükselirken silinip gider


d
öndürdükçe kendimi kendime

çürür kaybettiğim şeyler


yaprakları
n altın gülüşleri sarı otları salındırır


her gece getirilmiş durur masamda

uyumsuz bir kulak

paul paul” diye sayıklar


tanımlanmışların yolundan saptığı
m doğrudur


eşiksiz ve silik çizgilerin ilerisinde

aklımı kurcalıyor ışık

bağlıyım güneşin hayallerine


tanrının biçimleyişindeki dikkatini

renk verişindeki kusursuz ahengini


siliyorum


mistik bir budalalık

hiç de sadık olmadığımı söylüyor,

manzaralarına tanrının


ama bilmeyenlere s
öylüyorum

güneşin hayalleri döndürüyor tayfımı

bu günden çok uzakta

tarlalarımın sapsarı hasat zamanı

_____

ERKAN KARAKİRAZ’IN YORUMU

Kapitalist sanat alıcısı tarafından en çok yıpratılmış, tüketilmiş ressam Vincent Van Gogh olsa gerek. Van Gogh, hayattayken, cüzi bir fiyata yalnızca tek bir yapıt satabilmiş, görmezden gelinmiş, inzivaya çekilmiş, buhranlarının ve belki Paul Gauguin’in kendisini ziyareti sırasında yaşayıp hissettiklerinin de etkisiyle kendi kulağını kesmesiyle iyice raydan çıkan, en nihayetinde de özkıyımla noktalanan, son derece zor bir hayat sürmüştür.

Bahtiyar Kaymak, “Vincent Van Gogh” başlıklı şiirinde, gerçek bir sanatçıdan yola çıkarak, sanatın gerçeklikle/hayatla bağı, yapıtın neliği, yeni olanın alımlan(amay)ışı ve sanatçının aykırılığının yapıtına, yapıtın da sanatçıya etkisi üzerine düşünüyor. Şiirde Van Gogh’un ayrıksılığını en iyi ifade eden dize şu olsa gerek: tanımlanmışların yolundan saptığım doğrudur”.

Kaymak, şiirinde bu zorlu hayatın içinden çekip çıkardığı en şiddetli anlar eşliğinde yaşamı, yapıtı ve ölümü sorgularken, Van Gogh’u, okuru kendi hikâyesinin kilit noktalarına yönlendiren anlatıcı özne kimliğiyle konuşturarak bilinç akışı yöntemi uyguluyor ve bu yöntem aracılığıyla da şiirinin yılankavi yollarını, dehlizlerini, yeraltı mağaralarını, yer üstünü, Van Gogh’un renklerini, zihinsel/ruhsal dalgalanmalarını… vs. inşa ediyor. Şairin şiirinin inşasını, sesin, ışığın ve mekânın birbirini takip ettiği girift yapıya sayıklarcasına konuşan bir iç sesin eşlik ettiği taşları örerek gerçekleştirdiğini söylemek mümkün.

HİÇ BİR ADIMI KAÇIRMAYIN

EK Dergi Mail Bültenine Katıl