Ana Sayfa Art-izan Yolcuğa davet: Betül Merkan resimleri

Yolcuğa davet: Betül Merkan resimleri

Yolcuğa davet: Betül Merkan resimleri

 

Önceleri “Kam” kadındı. Kadın “Kam’lar”, birlikte yaşama zorunluluğu gereği ve kadının doğurganlığı nedeniyle yaşadığı toplumun biyolojik ve tinsel merkezi haline gelmişti. Şamanizm de Umay bir tanrıçadır ve kadınları korur. Şaman kültüründe doğanın sınırı evrenin sınırsızlığı ile komşudur. Böylece tapınak yoktur. Tapınak doğanın kendisidir. Hatta evrenin her hangi bir noktası da tapınak olabilir. Şaman, inanan ve inanmayan ikilemine girmez. Ayrımcı değildir… “Kamlama”, şeyleri  anlar, kavrar ve kucaklar. Hüsn-ü mutlaktır. Yani mutlak güzellik. Deneyimcidir…

Deneysellik kimi zaman sanat da bireysellikten çıkarak, diğerlerinin de  kendini içinde bulduğu anlara dönüşür… Bilirsiniz, hatta kimi zaman  çocuksudur. Doğrusal değildir. Bir dalgalanma halidir. Oyun gibidir.  Hakikati zihnimizde canlandırırken ve ona yeniden biçimler kazandırırken, kendi algılarımızla çizgilere ve formlara dönüştürürken buluruz varoluşumuzu. Varoluşun peçesi böylelikle düşüverir.

İnsan, sesten başka anlaşma ve anlaşılma yöntemleri geliştirdi. Bu anlamda çizgi önem kazanmıştır. Sanatçılar duygulanımlarını çizgi ile taşır. Sanatçının kullandığı çizgi yöntemi karakterinin yansımasıdır. Aristo, doluluk ve boşluk arasında ki sınırı “çizgi”  olarak işaret etmişti. Bir kütle ya da form tanımlanırken, çizgi en önemli unsurdur. Ve kendiliğinden olagelen bir gücü vardır. Çünkü, hareketten gelir, ifade eder, dinamik ve ritmiktir. Plastiğin oluşumunda, sanatçının inanış gücünü temsil eder. Başlangıçtır…

Betül Merkan’ın resminde başlangıç için bir tasarımından bahsedemiyoruz. Uzun yıllardan bu yana kullandığı ipler onun çizgileridir. Onun için sanatsal süreç ve yolculuk ipler ile başlıyor. Sürecin başlaması aynı zamanda bir çağrılık (davet) aslında. İlerleyen süreç misafirleşen formlar ile devamlılık kazanıyor. Bu anlar, tamamen sezgisel bir yolculuk. İkonik ve uniq diyebileceğimiz formlara dönüşen bu yapılarda, onun misafirleri. Yani Betül “şeyleri” (çizgiler, formlar, kütleler, valörler, mekanlar, varlıklar) sürekli kendi yolculuğuna davet etmiş oluyor. Kollektif belleğin yapılar, imajlar, kavramlar ile birlikte katmanlar halinde ritmik olarak yüzeye akıştığını rahatlıkla görebiliyorsunuz. Sezgisel olarak başlayan bu yolculuk becerikli bir bilinç ile akışkanlık kazanmış oluyor.

Sanatçı, doğaya dönük bir hayat yaşıyor. Yolculuklar, kamplar, gözlemler, araştırmalar, dolmenler, arkaik bilgiler, tapınaklar… Kodları  ve formları izlediğinizde bu bağlamları rahatlıkla kurabilirsiniz. Yapıtlarda ifadasel özellikler taşıyan imgeler,  güçlü işlevleriyle öne çıkarken, biricik olma durumlarıyla da heyecan verici. Özellikle tuvallerin  iç bütünlüğü ve birbirleriyle ilişkileri doğada yapılan ve günlerce süren bilinçli ya da bilinçsiz (kendiliğinden) gözlemlere dayanıyor. Sanatçının oluşturduğu formun bağlı olduğu gerçeklik algısının, sosyo-ekonomik yapılar ve genel koşullar ile ilgili olduğunu açıkça söyleyebiliriz.  Betül’ün oluşturduğu formların “ötekiler” ya da diğerleri olarak nitelendirilen varlıklar ile doğrudan ilintili olması nedeniyle, izleyicinin  yapıt ile kolay ilişki kurması ayrıca mümkün. Hatta bu durum izlenimi daha eğlenceli kılıyor . Onun kütleleri kendi enerjileri ile deviniyor, hareket ediyor…

Bütün göstergeler,  bize “ötekinin dokunulmazlığı” konusunda, Betül’ün ne kadar duyarlı olduğunu hissetmemize neden oluyor. Bu anlayışı kamusal alanda, yapmış olduğu yerleştirmelerde görmek çok kolay. Özellikle kent yaşamından irite olan sanatçının, atıklar ile oluşturduğu heykeller ve doğada yapmış olduğu yerleştirmeler, Betül’ün yaptığı sanatsal ve düşünsel  yolculukları hızlıca anlamamız bağlamında önem taşıyor. İşte bu sergide bütün bu net yaklaşımlar, sessiz bir  “çağrılığa” (davete) dönüşüyor. Davetsizler bile dahil olabilir….

Klasik ve çok kullanılan bir tanımdır “sanatçının bağımsız” olması gerekliliği…. Bağımsız bir sanatçının yapıtları ile karşı karşıyayız…

 

 

HİÇ BİR ADIMI KAÇIRMAYIN

EK Dergi Mail Bültenine Katıl