Basın ve medya tarihine meraklı olduğumu yazmıştım daha önceleri. Hatta bu alandaki anılara olan düşkünlüğümü de belirtmiş olmalıyım.

Geçen yıl, meslek büyüklerimizden Tanju Cılızoğlu’nun anılarını yayınladığını öğrenince kitabının peşine düşmüştüm. Sonunda ulaştım Tanju Cılızoğlu’nun kitabına: Güzel Yaşadım, Tarihçi Kitabevi 2016, 254 sayfa, İstanbul.

Bir çırpıda okudum, okurken de eski bir alışkanlıkla gördüğüm yanlışları işaretleyerek gittim.

Gelin birlikte bakalım neymiş onlar:

Nâzım Hikmet’le tanışmasını (tabii ki, yüz yüze değil, okuma yoluyla, eserleriyle) anlatırken, 33’ncü sayfada Cılızoğlu şunları yazıyor:

Nâzım Hikmet’in Türkiye’de ilk şiir kitabı, ‘Kurtuluş Savaşı Destanı’, 1961 yılında, 27 Mayıs Askerî Harekâtı sonrasında Doğan Avcıoğlu’nun Yön dergisi yayını olarak çıktı.” (S.33)

Bu paragrafta doğru olan, sadece Doğan Avcıoğlu’nun yönetiminde Yön dergisinin 1961’ye yayın yaşamına girdiği… Nâzım Hikmet’in “Kurtuluş Savaşı Destanı” , “Memleketimden İnsan Manzaraları’ndan” altbaşlığıyla, Yön Yayınları’dan Mart 1965’te yayımlanmıştı. Kapağında Afyon Heykeli yer alıyordu, büyük boydu.

Cılızoğlu’nun anı kitabı çok özensiz basılmış, mebzul miktarda tashih hatası var.

Örneğin Sayfa 18’de “haremlikli selamlıklı” ahşap bir konaktan söz ediliyor. Oysa ki doğrusu “harem-selamlık”tır.

40’ncı sayfada; “Yıl 1959. Karagümrük ortaokulunu bitirdim.” diyor.

Sayfa 43’te ise; “1949 yılında ortaokulu bitirdim…” yazıyor.

Peki Cılızoğlu, gerçekte ortaokulu hangi tarihte bitirdi?

Bir de “sonra” sözcüğü ilk geçtiği yerde “sonar” olmuş, kitabın sonuna kadar da hep “sonar” olarak gidiyor.

1955’teki 6-7 Eylül olaylarından söz ederken, suçu komünistlerin üzerine atmak isteyen iktidarın gayretkeş tutuklamalarının arasına “eleştirmen Tahsin Yücel” (S.85) adını eklemiş Cılızoğlu. Oysa ki komünizan düşünce ve eylem dünyasının içinde birisi olmayan Tahsin Yücel listeye fazladan eklenmiş.

Sayfa 89’daki “rahmetli Vasfiye Koçak”ın doğrusu Vasfiye Özkoçak olacak…

Sayfa 115’te önemli bir karışıklık var: “Ecevit’le birebir temasım, 1973 yılında, Kâmil Kırıkoğlu’nun ölümü sonrası yayınlanacak anılarının kitabı vesilesiyle oldu.”

Kâmil Kırıkoğlu’nun ölüm tarihi 7 Kasım 1979 olduğuna göre, bu cümledeki karışıklık niyeki bu kadar?

Geliyoruz şimdi Tanju Cılızoğlu’nun “Güzel Yaşadım” anı kitabındaki en büyük yanlışa…

İhsan Sabri Çağlayangil’le anıları dolayısıyla ilişkilerini anlattığı bölümü okumaya başlıyoruz. 171’nci sayfaya geldiğimizde; “Şeyh Sait’in Asılması” arabaşlıklı bölüm karşımıza çıkıyor. Siz olsanız dehşete düşmez misiniz? Vaktiyle İhsan Sabri Çağlayangil’in Tanju Cılızoğlu tarafından yayına hazırlanmış kitabını da okuyan biriyseniz şu cümleyi nasıl izah edersiniz?

Kısaca, yakın tarihimizin canlı bir tanığı ile bir çok olayı ilk ağızdan öğreniyordum. Bunların başında, Şeyh Sait’in asılması en önemlisiydi.” (S. 171)

Şeyh Sait’in asıldığı tarih Haziran 1925.

İhsan Sabri Bey’in doğum tarihi 10 Ocak 1908.

Bu hesapla Şeyh Sait asıldığında İhsan Sabri Bey henüz 17 yaşında bir çocuk. Ne devlette ne de devletin içinde önemli bir emniyet görevlisi… Olsa olsa bir öğrenciymiştir.

Doğrusu, İhsan Sabri’nin asılmasında, birinci elden sorumluluğunun olduğu ve tanıklık ettiği kişi; “Kader Bizi Una Değil Üne İtti” kitabında dosdoğru yazılıp anlatıldığı gibi Seyit Rıza olmasın!…

Ama Cılızoğlu anılarında ısrarla; “Şeyh Sait’in asılmasında bir çok bilinmeyeni ilk kez gün ışığına çıkarıyordu” cümlesini yazıyordu. (S.172)

Anıları yayımlanmadan önce okuyan Cılızoğlu’nun dostu “Usta gazeteci Mehmet Aycan”, kitabı yayımlayan Tarihçi Kitabevi Genel Yayın Yönetmeni Necip Azakoğlu, editör Necip Azakoğlu, Yayına Hazırlayan Nevin Azakoğlu niçin farkına varıp düzeltmiyorlar da, yayınından üç sene sonra bu iş bana düşüyor…

Mahkeme tarafından verilen ceza kesinleştikten sonra, infaz başladığındaki durum “tutukluluk” değil “hükümlülük”tür. Onun için Sayfa 204’teki; “Hocamın tutukluluğuna nasıl üzüldümse” ifadesi “hükümlülüğüne” olacak.

Sayfa 208’deki; “Deniz Gezmiş’i Fikir Kulüpleri Federasyonu Başkanlığına Seçmişler” cümlesi de yanlış. Deniz Gezmiş hiçbir zaman Fikir Kulüpleri Federasyonu Başkanlığı’na seçilmedi.

Tanju Cılızoğlu’nun 254 sayfalık “Güzel Yaşadım” adındaki anıları bir de eksiksiz, hatasız ve yanlışsız basılabilseymiş, güzel olurmuş…