Ana Sayfa Litera Alice, Bob, Eve mi? Yoksa Medusa’nın sır dolu gülüşü mü?

Alice, Bob, Eve mi? Yoksa Medusa’nın sır dolu gülüşü mü?

Alice, Bob, Eve mi? Yoksa Medusa’nın sır dolu gülüşü mü?

Elektronik devrim yılları çok girift ve içinden çıkılmaz sahalara gebedir, daha yeni oluşturulan üç suni nöron bunca karmaşık biçimde birbirleriyle iletişime geçiyorlarsa, geçebiliyorlarsa insanlığın gelecekteki işi cidden çok zor görünüyor.

Google Brain! Google Beyin.
Yeni bir “beyin”, tüm bilgilerini insanoğlundan saklamaya-gizlemeye hevesli : Google Beyin. Az çok bilgisayar yazalım dilini bilenler “google brain”in nedenli zarif, ince ve de bir o kadar zor bir dili kullanarak oluşturulduğunun farkındalar. Google bünyesindeki bilim adamları nöroloji ve bilgi şebekeleri ağını andıran birkaç suni nöron(sinir hücresi) yarattılar. Olay buraya kadar gayet normal ama işin tuhaflığı bu nöronların kendi aralarında özel ve çözülemez bir dille-yazılımla iletişime geçtiklerinde başlar. Kendi aralarında bilgi akışı gerçekleşiyor ve bu akışı onu denetlemekle hükümlü insanoğlundan gizliyorlar, proje yöneticileri bile artık o kodlara ulaşamıyor. Yani bilgi üretimi ve paylaşımını insanoğlundan özenle gizleyen Alice, Bob, Eve adlı yakışıklı : ) suni nöronlar. Evet, Alice, Bob, Eve bu üçlü yeni Google Beyin ailesinin tutucu üyeleri. Google proje yöneticileri bu süreçte bir şey fark ederler, Alice, Bob’a bir mesaj gönderir bu mesajı sadece Bob okudu, çözdü, Eve’in mesaja ulaşma çabası boşa çıkmış, mesajın 16 bit’lik bölümünü zor bela çözebilmiş, gerisi çözülememiş. Bu da şu demektir ki elektronik devrim yılları çok girift ve içinden çıkılmaz sahalara gebedir, daha yeni oluşturulan üç suni nöron bunca karmaşık biçimde birbirleriyle iletişime geçiyorlarsa, geçebiliyorlarsa insanlığın gelecekteki işi cidden çok zor görünüyor.

Çünkü oluşan “yeni ve engin” bilgiye insanoğlu hiçbir biçimde ulaşamayacak görünüyor. Bir zamanlar (1970’li yıllar) “Uzay Yolu” dizisi vardı, ilk kez cep telefonu benzeri aletler kullanıldı bu düş ürünü üretimde, bu ilginç yeni duruma yani “google brain” kavramına tanıklık ise insanı Stanly Kubrick’in “A Space Odyssey”(Bir Uzay Destanı) filmini anımsatıyor, soramadan duramıyor zihin: Yeni çağın Odyssey’yi fırtına hızında yaklaşıyor mu? Kendi adıma ve mühendislik alanım olduğu için yanıtım kusursuz bir Evet olacak, ister üzülelim ister sevinelim. Kaçış yok. Bu dehşet gelişme ve oluşumun neresinde yer edineceğiz diye bir ikinci soru gelirse ona verilecek yanıtım yok çünkü böyle bir durum ve gerçeği alt üst edecek gelişmeye dair bir hazırlığımızın olduğunu tanık değilim. Bir sunum için yazdığım makalede elektronik beyin ve araştıran beyin çaprazında, insanoğlunun taleplerini sıralamıştım. İnsanoğlu tarih süresince onca inişli çıkışlı aşamalardan sonra ki tarihin belki de en büyük çöküşü olarak gördüğüm “Bronz” çağın hazin yıkılışı ve yok oluşundan sonra ilk kez o ölçekte olmasa bile çok ciddi bir durumla karşı karşıyadır.

Ünlü bilimci Hawking “Favorite Places” başlıklı belgelerinde dile getirdiği gelecek korkusu ve Glise832c gezegeninden ulaşabilecek tehlikeye dikkat çekiyor, o bir noktaya parmak basıyorsa doğrudur, fakat 16 ışık yılı uzaklıktaki bu gezegenden bir uç uygarlık volkanı patladıysa bize ulaşmaları o denli de zor bir seçenek olmayabilir, çünkü biz (insanoğlu) bile bu teknolojik seviye ve birikimle foton konusunda fena bir yol almadık ve ışık hızına ulaşma düşleri peşimizi hiç bırakmıyor ki eninde sonunda o sınırlar zorlanacak. Sorun bunlar değil, sorun zihinsel ve beklenti çıtalarıdır, oluşacak çok ciddi teknolojik sorunlara karşı önlemlerimizdir. Yaşam formları, düşlerimiz, çabalarımız, yaratıcılığımızın önümüze bırakacağı devasa meseleler. Kaynaklar kıt ve sınırlı, insanoğlunun içinden çıkılmaz yıkıcı ve tahripkar hırsı karşısında duracak ve bu işin üstesinden gelebilecek yegane gri bir düş var. Ama biliyoruz ki bütün bu cehennem koridorundan geriye kalacak tek (kalıcı) şey insanın estetik zihinsel üretimi olacak. Sanat, Edebiyat.

Alice, Bob, Eve mi? Yoksa Medusa’nın sır dolu gülüşü mü?
Elbet ki o tebessüm:
‘Onu görmek için direkt yüzüne bakmalısın, o ölümcül değil, o güzeldir, gülüyor. Şer, yazmanın ruhudur, yazmak ise Şer bir duruma dil kazandırmaktır. Eğer erkek kaleml (Fallus) yazıyorsa, Kadın beyaz mürekkeple yazar, kendi tenini iki yüzeyde işlevsel kılar: Fiziksel ve Soyutlayarak, o Medusa gülüşüyle baskı öncesi döneme göndereme yapar, mitolojik dönemin öncesine. Kendini psikolojik heyuladan kurtarır. Güzel , sihirli saçlarına geri döner. Kendini yaz (Kadın), teninden yankılanan duyulmalı.’

 

 

 

 

 

 

 

 

HİÇ BİR ADIMI KAÇIRMAYIN

EK Dergi Mail Bültenine Katıl