Ana Sayfa Genel Labirent Sanat’tan Yeni Sergi: “PROXEMICS”

Labirent Sanat’tan Yeni Sergi: “PROXEMICS”

Labirent Sanat’tan Yeni Sergi: “PROXEMICS”

“PROXEMICS”
07.04.2022 – 28.05.2022

ASLIHAN KAPLAN BAYRAK, BEYZA BOYNUDELİK,EMEL ÜLÜŞ, NESLİ TÜRK, SERHAT AKAVCI, SOYHAN BALTACI

 

Labirent Sanat, 7 Nisan–28 Mayıs tarihleri arasında Aslıhan Kaplan Bayrak, Beyza Boynudelik, Emel Ülüş, Nesli Türk, Serhat Akavcı ve Soyhan Baltacı’nın farklı medyumlarla ürettikleri işlerinin yer aldığı, Proxemics isimli sergisini sunar.

 

“Dışarıda kötü hava kudurup dururken, ateşin önünde duyduğum refah tümüyle hayvansı. Deliğindeki fare, yuvasındaki tavşan, ahırındaki inek de aynen benim gibi mutludur.” Ressam Vlaminck’in sakin evinde refah içinde yaşarken yazdığı bu satırlar için Bachelard Mekanın Poetikası kitabının dördüncü bölümü Kuş Yuvası’nda: “böylece refah bizi sığınağın ilkelliğine geri götürmüş olur. İşe fiziksel olarak bakıldığında, sığınak duygusuna sahip bir varlık kendi üstüne kapanır, çekilir, dertop olur, saklanır, gizlenir” diyerek düşüncelerini aktarır.

 

Acı çekerken ya da tehlike anında cenin haline geçişimiz, aslında her insanın ilk ve kadim mekanı olan anne karnındaki güven duygusuna ulaşmak için aldığı pozisyondur. Karanlık, nemli, koruyucu yapısıyla rahim ile özdeşleştirilen mağara, ilk insanın en doğal sığınağıdır. Psikolojide mağara labirentimsi yapısıyla iç dünyaya karşılık gelir. Doğum ile mağaradan dışarı fırlatılan ve yaş aldıkça toplumsal hayata karışan insan, evrenin sınırsızlığı karşısında sınırlarıyla var olma mücadelesine başlar. Doğal çevresindeki sınırları deneyimleyerek korunma, güven içinde olma, sahiplenme, aidiyet duyma, gibi dürtülerle kendi görünmez ve fiziksel sınırlarını yaratırken, kimliğini de oluşturur. Sınırlı ömrü, yani bir başlangıcı ve kökeni olan her şey gibi insanda bu sınırlı doğasının izini taşır.

 

Proxemics sergisi, insan ilişkilerinin konuşulmayan kurallarına ve insanların doğayla, canlılarla, nesnelerle, mekan ile arasında oluşturduğu görünen ve görünmeyen sınırlara odaklanmaktadır. Antropolog Edward T. Hall bir kişi ile diğer canlılar arasındaki mesafeyle belirlenen dört alanı birbirinden ayırır: Kişi kendinden dışa doğru yayılan bir dizi eşmerkezli halkayı resmederse, en yakın halka/mesafe mahrem alan, ardından kişisel alan, sosyal alan ve en dıştaki halka ise kamusal alan olur. Her bir “halka”nın genişliği cinsiyet, ilişki, çevre, toplum ve kültür gibi faktörler tarafından belirlenir.

 

Hall, “TheHiddenDimension” (1966) kitabında tüm canlılar arasındaki uzamsal mesafelerin iletişimde oynadığı rolden bahsetmektedir. Canlıların ampirik dünyayı fiziksel açıdan anlama ve onunla iletişim kurma biçimi uzamsaldır. Hall aynı kitabında, tüm canlıların evrimsel ve kültürel açıdan kendi ihtiyaçları doğrultusunda, merkezde kendilerini konumlandırıp, uzamın içerisindeki diğer nesnelerle ve canlılarla olan ilişkilerinde, mesafeye göre davranışsal ve duygulanımsal tepkiler gösterdiklerini öne sürmüştür. Çevremizde oluşturduğumuz bu sınırlar geçirgendir. Koşullar doğrultusunda esnetilip daraltılabilmektedir.

Bilinç varoluşumuzun ayırt edici yanıdır; sınırlamalar olmasaydı onu geliştiremezdik. Bilinç, olanaklar ve sınırlılıklar arasındaki diyalektik gerilimden doğup gelen bir farkındalıktır. Her belirlenimin aynı zamanda bir olumsuzlama olması gibi, sınır da içeride kalanı belirlerken dışarıda bırakılanı da belirleyen çift yönlü bir işleve sahiptir.

 

Peki doğa, her biri kendini tecrit etme yetisine sahip bağımsız varlıkların basit bir yığını mıdır? Yoksa sürekli ilişki halindeki olaylar ve içe içe geçmiş süreçlerin akışından mı oluşuyor? Evrende sabit saydığımız her şey aslında değişim hâlindeki sürekliliklerin yavaş bir ritimde seyretmesi ya da duyumsayamadığımız bir akışta farklılıklarla tekrar etmesidir. Evreni, kesin sınırlarla parçalara ayıramayacağımız giriftlikte ve çevresiyle iç içe geçmiş yapıların, etrafındakilerle sürekli ilişki halinde olduğu, çevresel aktörleri kapsayan etkileşimsel bir güç sahası olarak da tarif etmek mümkün.

 

Proxemics sergisi, bu yönüyle ilişki halinde olduğumuz şeylere dair oluşturduğumuz görünür ya da görünmez sınırları, sınırların varlığını, geçirgenliğini, esnekliğini; kent-doğa, ben-öteki, kişisel alan-mahrem alan, ütopya-distopya karşıt kavramları üzerinden düşünmeyi amaçlamaktadır. Aslıhan Kaplan Bayrak, BeyzaBoynudelik, EmelÜlüş, NesliTürk, SerhatAkavcı ve SoyhanBaltacı’nın işlerinin yer aldığı sergiyi 28 Mayıs 2022 tarihine kadar Labirent Sanat’ta görebilirsiniz.

 

 

Labirent Sanat

Çatma Mescit Mah. Tepebaşı Cad. No: 56 K: 2 34430, Beyoğlu / İstanbul

Ziyaret saatleri: Salı -Cumartesi: 11.00 – 19.00, Cumartesi: 11.00 – 19.00

Detaylı bilgi ve daha fazla görsel için: info@labirentsanat.com | +90 531 712 45 25

 

 

 

 

 

Sanatçılar Hakkında

 

Aslıhan Kaplan Bayrak 1975 yılında Zonguldak’ta doğdu. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Resim Bölümü’nde Prof. Zekai Ormancı atölyesinde öğrenim gördü. Fevzi Tüfekçi ve Umut Germeç ile gravür atölyesinde de çalışan sanatçı, 2007’de birincilikle mezun oldu. İstanbul Pendik’teki resim ve gravür atölyesinde çalışmalarını sürdüren Bayrak, 2014 yılından beri Bahçe Sanat İnisiyatifi koordinasyonunu ve sergi küratörlüğünü gerçekleştiriyor. Varlık/benlik algısı mekandan bağımsız değildir. Sanatçı, bu düşünceden hareketle, mekan algımızla oynayarak düzen ile düzensizliğin sınırlarında gezerken kozmos ile kaos arasındaki hoş gerilimi sezdirmeyi amaçlar. Sanatçı, yansımalarla, eğrilerle ve kesişen doğrularla, mekanı üst üste kurgularken mekanın ve zamanın ruhunu sorgulattırır. Resimlerindeki mekan algısı, bizi rahatsız ettiği ölçüde doğa ile bağımızı yeniden düşünmeye davet eder.

 

Beyza Boynudelik1975 yılında İstanbul’da doğdu. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Resim Bölümü Adnan Çoker ve Kemal İskender atölyelerinde öğrenim gördü. Aynı üniversitede, Zekai Ormancı Atölyesi’nde yüksek lisansını tamamladı. Yapıtlarında tesadüflerle örülü güncel yaşamı, yaşayan bir organizma olarak kent peyzajını, hayal edilebilir su altı dünyasını ve deniz kıyısında birbiriyle meşgul figürleri işliyor. Resim yapmaya ilgi duyan her ressamın ilgi duyabileceği, tecrübesini çoğaltabileceği konuları taze bir duyarlılıkla kendinden kılıyor. Kullandığı dil, yöntemsel olarak dışavurumcu özellikler barındırsa da alt yapı açısından oldukça sağlam ve kökleri modernitenin pek çok sanatçısına uzanan karşılaştırmalı bir tarzı var. Elinin yatkınlığıyla bilgi ve duyumsamanın birlikteliği resimlerine hem keyifli bir seyir olanağı hem de şaşırtıcı bir dikkat alanı sağlıyor. Çalışmalarını ve yaşamını İstanbul’da sürdürmektedir.

 

Emel Ülüş1984 yılında Ankara’da doğdu. Ankara Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi Resim bölümünü tamamladı. Dokuz Eylül Üniversitesi B.E.F. Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümünde ikili ilişkilerin doğasını araştırdığı çalışmalarıyla, baskı resim ve resim üzerine eğilim göstererek, lisans ve yüksek lisans eğitimini tamamladı. Çalışmalarında ilişki kavramını irdeleyerek, toplumda kadın kimliğine yüklenen anlamlar üzerinden sorgulamalar yapmaktadır. Soyutlama ve soyuta doğru evrilen yapıtlarında, farklı disiplinleri ve medyumları bir araya getirerek, bugünün cinsiyetsiz formlarını bir yaşam önermesi olarak sunmaktadır. Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümünde Doktora eğitimine, İstanbul’daki atölyesinde sanat çalışmalarına devam etmektedir.

 

Nesli Türk1983 yılında, İzmir’de doğdu. 2009 yılında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Resim Bölümü’nde lisans öğrenimini tamamladı. 68. Devlet Resim Heykel Yarışması’nda, Özgün Baskı dalında ilk Başarı Ödülünü aldı. 2010 senesinde yüksek lisans öğrenimine devam ettiği sırada, Erasmus öğrenci değişim programı ile Almanya’da Halle, BurgGiebichensteinHochschulefürKunstund Design/BurgGiebichenstein, Sanat ve Tasarım Üniversitesi’nde, Prof. UtePleuger atölyesinde öğrenim gördü.

 

Serhat Akavcı1974 yılında İstanbul’da doğdu. Yüksek öğrenimini Mimar Sinan Üniversitesi Grafik Tasarım bölümünde tamamladı. Birçok uluslararası reklam ajansında sanat yönetmeni olarak görev yaptı. Katıldığı yurt içi ve yurt dışındaki yarışmalarda ödüller aldı. 15’e yakın afişi yurt dışındaki müze koleksiyonlarında bulunmaktadır.

 

Soyhan Baltacı1989 yılında İstanbul’da doğdu. 2015 yılında Yeditepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi PlastikSanatlar Bölümü’nde lisans eğitimini tamamladı. Şu an Yıldız Teknik Üniversitesi, Sanat ve Tasarım Fakültesi’ndeYüksek lisans eğitimine devam ediyor. Çalışmalarında mekan, insan ve doğa ögelerini karşılaştırarak insan ve onun

mekan ile olan ilişkisini bir eleştiri nesnesi haline getiriyor. Doğa, başlangıçta biyolojik bir tür olan insan için,içerisinde türlü imkanları barındıran bir mekan iken, geçen zaman içerisinde maruz kalmış olduğu tahribatnedeniyle eksik kalmış, kaynakların azalıp, ihtiyaçların çoğalmasıyla insan kendi yıkımının sonucu ile karşı karşıyakalmıştır. Baltacı karşı karşıya gelme durumunu, insan-mekan ilişkilerini, canlı ve cansız maddeler ilekarşılaştırarak aralarındaki ilişkiyi görmemize yardımcı oluyor.

HİÇ BİR ADIMI KAÇIRMAYIN

EK Dergi Mail Bültenine Katıl