ne çıkar artık, öpse başkaları
yavrusun gayba vermiş ananın gözlerinden?
delik deşik evlerde
bodrumlarında Şarkımızın
melodisi mırıldanılsa yine yarın.
ne çıkar?
sokaklarda kuş sessiz
ateşlerle harlanan
bir coğrafya boyu – yüzölçümü kaç keder? –
nisyandan bu atlasta
yıkılan her fırsatta
evlerden bebek sesleri gelse de
“yarını var” mı demektir şimdi bu?
ne çıkar?
bir tankın namlusunda sallanan vicdan
bin tankla ezilmiş milyon mazlumdan tufan
hani nerede beyaz sayfalar
kim yazacak şimdi bunu, kim âkil?
kim ağlayacak, kim gülecek aynı (mı?) toprakta.
kan ırmakları taşıyor isimsiz isimsiz düşenleri
birikir de bu aynı yoksullar deltasında
kim görecek?
ne çıkar?
“barış” mı deniyor şimdi susmaya, yoksa âlî çıkar?
hangi babından hücum edeceğiz cennete
ne zaman?
hangi yolda birleşecek sesler
– hangi durakta?
ya bu buzullar nasıl erir
tabut olmuşken buzluklar
hani nerede ateşiniz?
iyiden iyiye soğudu caddelerimiz
kim üşüyen
kimdir avuç ovuşturan?!
tabut buzluk
bu ülke buzhane
aysbergler sıralandı gureba arasında
yetiş ya ey buzkıran!