gelmeyen beyaz bir ayın gölgesi düşer olmamış eller tutarsın uzun yollar sonra hayalî bir rüyada solmuş yaprakları yıldızların, tanıdık hep en yakınındaki gecede kalmıştır ten, hep uzak çok yakın, çok yakın, çok yakın ve hep uzak ateşin, nisyanın, ölümün ve umudun hepsini gördün, hepsini gördün hepsi herkesten uzak. hepsini gördün, bu bir yorgun uyanıklıklar kışıydı...
Son Yazılar:
György Lukács’ta Devrimci Öznelliğin Marksizmi
Korku komedisi “The Menu” gurmece züppeliği irdeliyor
DÜNÜ, BUGÜNÜ, YARINIYLA AİLE
An Olarak Sahne, Hafıza Olarak Sinema: İki Aracın Ayrışan Estetiği
Masalların ve rüyaların yönetmeni: Leos Carax
VEYSEL BATMAZ YOUTUBE KANALINDA ARİF DİRLİK’İ ANLATIYOR…
Kum Saatleri (Öykü)
ŞİİRDEN TABLOYA YANSIYAN “SİS”Lİ BİR BAKIŞ
İsla-Rokoko: Bir Çöküş Estetiği
Paul Tillich: Kategorilerin Ötesinde Bir Adam
Sineklerin Tanrısı: Güç Mücadelesinin ve Medeniyetin Kırılganlığının Alegorisi
Peki Amerika’daki Madun Konuşabilir mi? Kurtlarla Dans Filmi Üzerine Notlar
DÜNYA İŞÇİLERİNİN GENERALİ FRİEDRİCH ENGELS
Hepimiz o yırtıktan düşüverdik Yeraltı’na!
Abbas Kairostami: İslam Cumhuriyeti’nin Caudine Çatalları Altında Bir Kaleydoskop
Bir Parasız Yatılının Kuşatması
ARTANKARA 2024 ULUSLARASI ÇAĞDAŞ SANAT FUARI: BİR ELEŞTİRİ
Dil ve Kültürün Ayrılmazlığı: Speak No Evil
Bir “Yabancı”nın Sosyal İntiharı
Yazar: $ s (İsmail Güney Yılmaz)
kesik (şiir)
geçmişin etinde bir kesik, bunu yeni bir hatıra uyuşturacak. düşümüze kahırdan bir taş oturdu kara sular, daha sular var önümüzde ayaklarımızda al çizikler seneler ve anlatılar bahçesinde eylemsizlikle bu gölge ama bizden sonrası için devrilmekte günler yine acıdan söz etmenin zamanı değil bugün acının öyküsü duru havaları beklemekte. daha geniş defterlere artık daha...
Sus Ağaçları (Şiir)
başaklarla kuşlar akıyor hayatın kasıklarından çiviler ve yılanlar akıyor bunlarla geçiyor gecenin kirli öpüşmeleri bunlarla delik deşik olmuş izlek ve sabah atlarla koştuk seherine gam kasavetin kıvırcık saçlarını okşadık bir yarın’ın bir güneş aradık da savaştık, ellerinde kâbusun. kâbusun dehşetiyle bileyledik kılıcı taşı tuttuk bundan, bunaldık da usandık sustuk ama ne uzun, sustuk sancı, perişan...
Yaşıyor muyuz?
Yoksulluk, yolsuzluk, gelir adaletsizliği neredeyse kanıksanmış bir Türkiye gerçeği olsa da, AKP’li yıllarda bu vaziyetin daha da perçinlendiği açık. Zengin daha da zenginleşiyor, türedi zenginler devlet desteğiyle palazlanıyor fakat fakirlerin fakirliği bir yandan daha dramatik bir hâl alırken, fakirliğin kapsadığı küme de hızla genişliyor. Eğer “moda”ya uyup, bir “Eski Türkiye” – “Yeni Türkiye” ayrımı...
tabut buzluk (Şiir)
ne çıkar artık, öpse başkaları yavrusun gayba vermiş ananın gözlerinden? delik deşik evlerde bodrumlarında Şarkımızın melodisi mırıldanılsa yine yarın. ne çıkar? sokaklarda kuş sessiz ateşlerle harlanan bir coğrafya boyu – yüzölçümü kaç keder? – nisyandan bu atlasta yıkılan her fırsatta evlerden bebek sesleri gelse de “yarını var” mı demektir şimdi bu? ne çıkar? ...