Hepimizin malumu, “Trier yine ne yaptı acaba?” diye sorup “Trier yine yaptı yapacağını!” diye alkış tutan hatırı sayılır bir seyirci kitlesi mevcuttu. Olanlar oldu! Halk canavarı besledi, talep arzı doğurdu ve “Yine ne yapmış yahu!” dedirtmek isteyen, gündeme gelmek için film çeken, hedonist çizgisini hiç gizlemeyen bir yönetmenle karşı karşıya kaldık! Bizi, o yönetmenden, öncesinde...
Son Yazılar:
İmgenin Görüntüsel Belleği: Sinemada Şiirsellik
Paul Eluard: Aşktan “Özgürlük”e Taşırılan İzlekler
György Lukács’ta Devrimci Öznelliğin Marksizmi
Korku komedisi “The Menu” gurmece züppeliği irdeliyor
DÜNÜ, BUGÜNÜ, YARINIYLA AİLE
An Olarak Sahne, Hafıza Olarak Sinema: İki Aracın Ayrışan Estetiği
Masalların ve rüyaların yönetmeni: Leos Carax
VEYSEL BATMAZ YOUTUBE KANALINDA ARİF DİRLİK’İ ANLATIYOR…
Kum Saatleri (Öykü)
ŞİİRDEN TABLOYA YANSIYAN “SİS”Lİ BİR BAKIŞ
İsla-Rokoko: Bir Çöküş Estetiği
Paul Tillich: Kategorilerin Ötesinde Bir Adam
Sineklerin Tanrısı: Güç Mücadelesinin ve Medeniyetin Kırılganlığının Alegorisi
Peki Amerika’daki Madun Konuşabilir mi? Kurtlarla Dans Filmi Üzerine Notlar
DÜNYA İŞÇİLERİNİN GENERALİ FRİEDRİCH ENGELS
Hepimiz o yırtıktan düşüverdik Yeraltı’na!
Abbas Kairostami: İslam Cumhuriyeti’nin Caudine Çatalları Altında Bir Kaleydoskop
Bir Parasız Yatılının Kuşatması
ARTANKARA 2024 ULUSLARASI ÇAĞDAŞ SANAT FUARI: BİR ELEŞTİRİ
Kategori: Kritik
Bir Lanthimos Aristokrasisi: Sarayın Gözdesi
Kynodontas (Köpek Dişi, 2009) ile sert sinemasının ayak seslerini duyuran, The Lobster (2015) ve Kutsal Geyiğin Ölümü (2017) filmlerinde ününü artıran Yunan yönetmen Lanthimos bu kez bir dönem filmi çekerek rüştünü ispatlamış. The Favourite (Sarayın Gözdesi) pervasız ve tanımlanması güç bir film olarak anılabilir. 18. Yüzyıl İngiltere’sinde geçen filmde, üç kadın ve çevresindeki erkeklerin iktidar...
SANATIN TABUTUNA BİR ÇİVİ
Sanatsal üretimin ve üretim sürecinin, biçimlerinin yaşadığımız dünyanın egemen kodlarına karşı oynadığı rol hususunda şekillenen kadim tartışmalar, ‘sanat’ın kavram olarak zikredildiği zamanlardan günümüze halen aynı hararetle sürmekte. Büyük ’S’ ile yazılan sanatın misyonu, değiştirme gücü, var olan gerçekliğe müdahale etme olasılıkları çeşitli bakış açılarından defalarca gündemleştirildi, ve bu bakış açılarının çokluğu oranında sanatın eylemi, farklı...
Kimsesizlerden Karakuzulara: Çukur
Geçtiğimiz sezon ilgiyle takip edilen dizilerden Çukur yeni sezona da iddialı ve sarsıcı bir giriş yaptı. Öyle ki bu ilk bölümün atmosferine dair ülke televizyon dizileri tarihinde yerini aldı diyebiliriz. Bölümün etkisi tepetaklak bir hali olanca güçlü betimlemesiyle açıklanabilir. İzleyicinin kazanmasına alıştırıldığı ve iyiler olarak bellediği tarafın, kısaca özdeşleşilen tarafın kesin bir yenilgisi bölümün her...
Mühim Olan Ebadı mı Hissettirdikleri mi?
Hepimizin bildiği üzere bu seneki Contemporary İstanbul fuarı girişinde Ahmet Güneştekin’in Ölümsüzlük Odası enstalasyonu halka açık olarak izleyicisi ile buluştu. Bu buluşma öncesinde ise medya oldukça başarılı bir şekilde kullanıldı ve fuarın en ses getiren kişisi Ahmet Güneştekin olmayı başardı. O halde neydi bu ölümsüzlük odası gidip, görmeliydi. Fuarın girişinde merdivenli, yüksekçe bir platform üzerine...
Güneştekin: Bir “Vanitas” Vakası
Bir Contemporary fuarı daha sona erdi sayılır. Ahmet Güneştekin’in “Ölümsüzlük Odası” adlı yerleştirmesi tartışmaların merkezine yerleşiverdi. Güneştekin’in fuarın ön alanına yaptığı kurukafa ve boynuzlardan oluşan işi basında bolca yer buldu ve de fotoğraflandı izleyiciler tarafından. Geçen fuarda sergilediği “Yoktunuz” işi Diyarbakır’ın yıkıma uğrayan Sur ilçesindeki kalıntılardan oluşturulmuş ve tepki çekmişti. Yoksulluğun, yıkımın artıklarını lüks bir...
Gıda soylulaşırken ya da Nusretleşirken…
Bugün biraz somut siyasetten uzaklaşıp yemek yazmak istiyorum. Biliyorsunuz yemek yazarlığı ya da gurmelik apayrı bir alan. Elbette bir Vedat Milör şıklığı yok bende ama Antepli bir etobur olarak yine de deneyeyim. Lezzetli, organik gıdalardan bahsedeceğim aslında. Bir zamanlar hemen her haneye ulaşan lezzetli fasulyeden, sadece biriyle ekmeği yuttuğunuz domateslerden, yeşilliklerden ve ilaç kokmayan etlerden....
Şahsiyetimizdeki o acı kambur
Sonunda Türkiye’den de seri katil çıktı. Şaka yapıyorum tabii. Sadece bir diziden bahsedeceğim. Bir fenomene dönüşen ve internetten yayınlanan “Şahsiyet” adlı diziden söz ediyorum. Senaryosunu Hakan Günday’ın yazdığı, Onur Saylak’ın yönettiği ve Haluk Bilginer ve Hümeyra gibi oyuncuların rol aldığı dizi, kendi çapında büyük bir ilgi gördü sosyal medyada. Neredeyse fanları oluştu bile denilebilir. Hep...
Şahsiyet’in düşündürdükleri…
Son zamanların en kaliteli dizisi Şahsiyet konusu ve çarpıcı aforizmaları ile izleyiciyi daha ilk bölümden itibaren kendine çekmiş başarılı bir yapımdı. Dizi çok kısa sürdü; 12 bölüm oynadı ve bitti. Ancak “muhtevası” itibariyle izleyicide yarattığı etki kalıcı oldu. Şahsiyet, bir “Türkiye gerçeği” olarak izleyicinin karşısına çıktı. Konusu öylesine gerçek ve çarpıcıydı ki diziyi sadece “sayın...
İKİ, ÜÇ DAHA FAZLA YILMAZ GÜNEY
9 Eylül 1984 devrimci sanatçı Yılmaz Güney’in yaşamını yitirdiği tarih;her 9 Eylül Yılmaz Güney’e dair yeterince düşünülmemiş sağ ve sol liberal ithamların egzersiz günleri. Sosyal medyada peşi sıra atılan mesaj ya da postlarda Yılmaz Güney’e “maço”, “katil” “maganda” denildiğine tanık oluyoruz.. Otuz yılı bulan eylülist furyanın ekinleri toplumsal alanda hayat bulması devrimci solun dağınık ve...