Vecdi Çıracıoğlu’nun Serseri Standartları Sempozyumu adlı kitabında işlediği Bilge Serseri kavramına dair, 2008 yılında Frankfurt Kitap Fuarı’nda Onur Konuğu Türkiye adına okuma metnidir. Yetmişli yılların başında üniversite eğitimi için geldiğim İstanbul Boğaziçi’nin Asya ile Avrupa’nın en dar yerindeki şirin köy Urumelihisarı’na yerleştiğimde, oranın yerlileri, “Artık bu Köy’ün acı çeşmesinden su içtin, buradan ayrılamazsın!” uyarısında bulunmuşlardı....
Son Yazılar:
Güneş Kutbuna Doğru: James Webb
İmgenin Görüntüsel Belleği: Sinemada Şiirsellik
Paul Eluard: Aşktan “Özgürlük”e Taşırılan İzlekler
György Lukács’ta Devrimci Öznelliğin Marksizmi
Korku komedisi “The Menu” gurmece züppeliği irdeliyor
DÜNÜ, BUGÜNÜ, YARINIYLA AİLE
An Olarak Sahne, Hafıza Olarak Sinema: İki Aracın Ayrışan Estetiği
Masalların ve rüyaların yönetmeni: Leos Carax
VEYSEL BATMAZ YOUTUBE KANALINDA ARİF DİRLİK’İ ANLATIYOR…
Kum Saatleri (Öykü)
ŞİİRDEN TABLOYA YANSIYAN “SİS”Lİ BİR BAKIŞ
İsla-Rokoko: Bir Çöküş Estetiği
Paul Tillich: Kategorilerin Ötesinde Bir Adam
Sineklerin Tanrısı: Güç Mücadelesinin ve Medeniyetin Kırılganlığının Alegorisi
Peki Amerika’daki Madun Konuşabilir mi? Kurtlarla Dans Filmi Üzerine Notlar
DÜNYA İŞÇİLERİNİN GENERALİ FRİEDRİCH ENGELS
Hepimiz o yırtıktan düşüverdik Yeraltı’na!
Abbas Kairostami: İslam Cumhuriyeti’nin Caudine Çatalları Altında Bir Kaleydoskop
Bir Parasız Yatılının Kuşatması
Kategori: Litera
Denizin Kış Hâli
Deniz kış gelince yalnızlığıyla baş başa kalır. Bir bütün yazı coşkuyla geçirmiştir. Yalnızlık her fâninin başına gelen gibi onu da yalnız bırakmaz, yanına, kıyısına geliverir. Şimdiyse karada yaşayanların kış vakti gelmiş, Ağustos böcekleri karıncaların kapısını çalmak üzere adres sormaya başlamıştır. Deniz karaya uzaktan bakar bakar, fakat bunu önce fark etmezden gelir. Ona nedir ki, Ağustos...
BİNİCİ (ŞİİRLER)
Naomi Shihab Nye Babası Filistinli, annesi Amerikalı olan şair 1952 yılında, Missouri’de doğdu. Babasının anlattığı hikâyelerden etkilenen Nye çok küçük yaşlarda şiir yazmaya başladı. Anne ve babasıyla birlikte bir yıl Kudüs’ün Ramallah bölgesinde yaşadı. Kendisini ‘gezgin şair’ olarak tanımlayan Nye uzun yıllar boyunca çeşitli ülkelere, sık sık da Ortadoğu’ya seyahat etti. Kültür farklılıkları ve farklı...
Ağlama Duvarı (Öykü)
Siyahlara bürünmüş bir kadın, soğuk eylül gecelerine aldırmadan, karanlık çökmeye başlayınca her gün okulun yüz metre güneyinde kalan harabe evin bahçe duvarının dibine siniyordu. İçindeki derin acıyı dindirmek için duyduğu çığlıkları dinleyerek gözyaşı döküyordu. Yine o siyahlara bürünmüş kadın; bir akşamüzeri söylene söylene, beddua ede ede, içten içe ağlaya ağlaya, o duvara doğru yürürken kapı...
KENDİ MÜREKKEBİNDEN DOĞAN BİR ŞAİR: FARİS KUSEYRİ
İlk kitabı Orontes Mensurları ile bir kentin dününü ve bugününü, Antakya’yı Âsi Nehri’nin sularına serpiştiren, sonra da okyanusa ulaştıran bir şair Faris Kuseyri. Akdeniz’in sihirli ve kandan sıcak sularında yıkanan şair, sözün kitaba düşman olduğu, söyleyenin menkul ve makbul olduğu devirlerin hazinelerinin ve sırlarının anlatıcısıdır. Onun şiiri, yeminlerin üzüm, incir ve zeytin üzerine yapıldığı bir...
Geride Kalanların Hikâyesi: Anayurt
20 Aralık 1973’te ETA militanlarından biri Başbakan Luis Carrero Blanco’nun arabasını Madrid’in göbeğinde havaya uçurur. Carrero, 50’li yıllardan beri Franco’nun en güvendiklerinden biridir. Bu eylem ETA’nın tarihinde en çok yankı bulan eylem olur; ancak İspanyol solunun önemli bir çoğunluğu için durum pek iç açıcı değildir. Eylemin yapıldığı gün ve saatte İşçi Komiteleri (CCOO) mensupları mahkemeye...
ÖMÜR ÜZERİNE (ŞİİR)
Hoş geldin yaş Islatarak geçiyorsun Süzülerek Öyle geçiyorsun ki Pullarını döken kertenkeleyi düşünüyorum Hafızadan dağılanlar toplanmayacak Akan telaşın içindesin nasılsa Kibrit çaksam yanmayacak Yeni damlaya kavuşunca Aynada konuşacak parçalar Ürkme Susmak için gölgesini kovalayansın Oturmuşsun üzerine benliğin Eskiyen şarkılar buluşunca Kelimeler urgancı Hep yalnızlık vaktinde kertenkeleyi düşün Sürünce gövdesini yere İlerliyor biraz biraz Dinlen Sanrılar...
SANTRAL GARI (ŞİİR)
kayıp sokaklar günışığından gizliydi santral garında bekliyordum belki üçüncü geceydi adımları sayıyordum görünmez köşelerde karanlık dehlizlerde sesler boğuluyordu duyamıyordum artık nabzını meydanların kırık taşlar inliyordu olanaksız izlerde ben burada değildim kimse geçmiyordu yanımdan dokunan ben değildim hâlâ sıcak bir tene köhne kuleler delip geçerken sessizliği bekliyordum santral garında belki beşinci geceydi yürünmemiş yollar mıydı göğsüme...
Levent Karataş Yaşadığını İtiraf Ediyor
Bir şair için Pablo Neruda’nın ‘Yaşadığımı İtiraf Ediyorum’u bir kitaptan çok daha fazlasıdır. Poetik çözümlemenin yardımcı kaynağı olmasının yanında şiiri inşa eden birikime dayalı bir meydan okumadır. Sırtını sürece dayayan bu dönemeç şiirin genetik haritası gibidir ve bu dönemeç her şairin kaçınılmaz olarak yoluna çıkar. Levent Karataş’ın son kitabı ‘Ona Yaşadığımı Söyle’ Öteki Yayınları’nın alışılagelmiş...
Güzel Bir Ömre Ağıt (Şiir)
Dünyanın sonu bu. Hiçbir şey kalmaz ama ayrılık Orada bir mezar kazacağım Yırtık bayrağınla taşı sarılı Ve sonra hoşça kal diyeceğim. İstilalar çağı geçmiş, yoldaşlar da ölmüşler ve yine öksüzüz biz Ne yapabilirim mezarının üzerine iki çiçek koymaktan Ve ayağımı bağlayan zincirleri koparmaktan başka Seni izledim düşün başlangıcından beri Çaresizliğin başlangıcından bitişine kadar, Yerine getirdim...