Ortaçağın farkı bir versiyonunda geçen Buz ve Ateşin Şarkısı, insanların, toplulukların ve örgütlerin birbirleri arasında olan günlük ve sosyal ilişkilerini bulunduğu yerin ortamına bağlı olarak işlerken bu kişilerin ve kurumların özüne göre de bir hikaye örgüsü verir. Bu yazıda bizim bildiğimiz ortaçağın aksine önemli rolleri olmayan ve cahil, kavgacı, erkek egemenliğinde ikinci planda kalan kadınlar hepimizin hayranlıkla...
Son Yazılar:
VAROLUŞ FELSEFESİNİN İLK ROMANI: YERALTINDAN NOTLAR
Güneş Kutbuna Doğru: James Webb
İmgenin Görüntüsel Belleği: Sinemada Şiirsellik
Paul Eluard: Aşktan “Özgürlük”e Taşırılan İzlekler
György Lukács’ta Devrimci Öznelliğin Marksizmi
Korku komedisi “The Menu” gurmece züppeliği irdeliyor
DÜNÜ, BUGÜNÜ, YARINIYLA AİLE
An Olarak Sahne, Hafıza Olarak Sinema: İki Aracın Ayrışan Estetiği
Masalların ve rüyaların yönetmeni: Leos Carax
VEYSEL BATMAZ YOUTUBE KANALINDA ARİF DİRLİK’İ ANLATIYOR…
Kum Saatleri (Öykü)
ŞİİRDEN TABLOYA YANSIYAN “SİS”Lİ BİR BAKIŞ
İsla-Rokoko: Bir Çöküş Estetiği
Paul Tillich: Kategorilerin Ötesinde Bir Adam
Sineklerin Tanrısı: Güç Mücadelesinin ve Medeniyetin Kırılganlığının Alegorisi
Peki Amerika’daki Madun Konuşabilir mi? Kurtlarla Dans Filmi Üzerine Notlar
DÜNYA İŞÇİLERİNİN GENERALİ FRİEDRİCH ENGELS
Hepimiz o yırtıktan düşüverdik Yeraltı’na!
Abbas Kairostami: İslam Cumhuriyeti’nin Caudine Çatalları Altında Bir Kaleydoskop
Kategori: Litera
Alkışlayan Elleriniz Dert Görmesin
Yığınlar, günbatımından hemen önce doldurmaya başlıyor meydanı. Her yaştan ve kesimden insan var topluluğun arasında. Çocuklar, balon dağıtan adamların olduğu yöne doğru koşuşturuyorlar; anne ve babaları, ücretsiz yemeğin derdine düşmüşler. Sahnede hummalı bir koşuşturmaca var. Gençliğin yeni sevgilisi, eşinden henüz ayrılan “kutsal ailenin” temsilcisi şarkıcı için son provalar yapılıyor. Mahalle kahvesinde müşteriler, yerel yönetimce hazırlanan...
Bandini’yi Toza Sormak
Elbette yerinde ağır, çakılı, kıpırdamaz bir kütleye sormayacağızdır. Toza soracağız o rüzgarla dans eden, rotasız harekete. Başka kime sorabiliriz ki Bandini’yi? Belki de kendisine en yakın saydığı Meksika tenli Camilla’ya, ki o da sonunda küçük dostuna bir kap süt bırakıp şu tepelerin arkasında görünmeyen bir yerlere kaçıp gitmiştir. John Fante’nin Toza Sor kitabı bizi Bandini...
Onu hiç beklemiyorlardı!
Klasik Rus ressamları, nedense, eğer siz bilhassa peşlerine düşmemişseniz pek ortada görünmezler. Müzelere gidip tek tek ziyaret etmelisiniz, yoksa bir tesadüf haricinde ortaya çıkmayacaklardır. Niye böyledir sorusunun karşısına Batı’nın Kültürel Hegemonyası gibi bir kült yanıt hemencecik dikiliyor; biz, şimdi onunla uğraşamayız. Ağır mesele! Bu yazıda Rus resminin hârikalarını ¨al gözüm seyreyle¨ demesi varken, zikredilen sualin...
Zweig’ın kenti Salzburg’da bir kış akşamı
Salzburg düşle gerçek karışımı bir kent, görüntüsüyle siz günün her saatinde büyülüyor. Stefan Zweig Salzach kıyısında en verimli ve en mutlu yıllarını geçirmişti. Irmağa uzanan loş ve dar sokakların arnavutkaldırımı taşlarında ayak sesleri… Kürk mantolarına, lodenlerine bürünmüş insanlar lokantalara, tiyatrolara gidiyor. Mozart’ın, Zweig’ın, Bernhard’ın, Handke’nin kenti Salzburg’da akşam oluyor. Tarihi yapılar arasındaki daracık ortaçağ sokakları...
Mehmet Sağbaş’ın Barbar Yeni Dünya’sı
Değersizliğin değersizliğini daha da görünür kıldıran bir betimleme ile başlar roman: Hatalı basılan bir kuruş. Barbar Yeni Dünya’nın girişindeki bu metafor, kitabın içeriğinde yaşanmışlıklara yapılan göndermedir. İnsanın insana ettiğine gönderme… Erki isteyenlerin kimlik/vicdan yitimine uğradığı, dehşetin kanla büyüdüğü coğrafyalar ve bu coğrafyaların yıkımı. Hırslara tanıklık eden romanda, günümüz gerçeği olarak vurgulanacak bir zaman gönderimi ya...
DOĞU KAPISINI ARALARKEN
(Metin Kaygalak Şiirinde Teoloji ve Masalsılık) “ Dokunacağız kirpiklerimizle Kehribar eskisi sakallarına O yaşlı Doğu’nun” (Kahhar Vaftizcinin Şarkısı – M.K.) Dili; varlığın evi olarak görür Heidegger. Dil ne gibi kusurlar içeriyor olursa olsun, sunduğu anlam kodları ile düşünceyi tek düze olmaktan kurtarıp onu boyutlandırır. Üç boyutlu görülen bir nesne gibi daha hayatlı kılar. İmgeyle beraber...
ERIK SATIE: Pek sıradan olmayan bir hayat
Erik Satie’nin Gymnopédie No 1’i popüler bir klasik olabilir fakat büyüleyici ve eksantrik Fransız bestecide çok, çok daha fazlası var. Sinemacılar Erik Satie’nin hayatıyla ilgili bir püf noktasını gözden kaçırmıştır. Biyografik bir film neredeyse her şeyi barındıracaktı: erken başarısızlığı ve anlaşılmazlığının hayatının son döneminde gelen şöhrete yol açtığı yetenekli ama garip bir adamın heyecanlandırıcı hikâyesi;...
Ölmüş Roman Kahramanı Arkasından Konuşulmaz
Truva Savaşına İthaka Kralı Odysseus’un zoraki katıldığını biliyoruz. Onu savaşa çağırmaya gelen diğer Yunan krallarına, deli numarası yapıp kendisini azletmelerini dahi tasarlamıştı zeki ve kurnaz Odysseus. Ama ya bütün bunlar gerçek değildiyse! Odysseus yoksa ayak direyerek gidiyormuş gibi davrandığı bu savaşı karısından kaçmak, uzaklaşmak için sonradan bir fırsat mı saymıştı? Homerik kahramanımız Odysseus için soruyu...
Mayakovski’ye Son Mektup…
Hepinize!.. İşte ölüyorum. Kimseyi suçlamayın bundan ötürü. Hele dedi- kodudan, unutmayın ki, merhum nefret ederdi. Anacığım, kardeşlerim, yoldaşlarım! Bağışlayın beni. İş değil bu, biliyorum (kimseye de öğütlemem),ama benim için başka bir çı- kar yol kalmamıştı. Lili, beni sev. Hükümet Yoldaş! Ailem : Lili Brik, anam, kız kardeşlerim ve Veronika Vitoldovna Polonkaya’ dan ibarettir. Yaşamlarını sağlar-...