Ana Sayfa Kritik Güncel Müdahaleler III- Gündemde Neler Var ve İKSV Strike Back!

Güncel Müdahaleler III- Gündemde Neler Var ve İKSV Strike Back!

Güncel Müdahaleler III- Gündemde Neler Var ve İKSV Strike Back!

Sokaktaki insanın bedene/bedenine bakışı ile; sanatçının, bohemin, bipolar ya da şizofrenin bakışı farklıdır. İlk grup normal bir kabullenmeyle işer, dışkılar, sevişir. İkinci grup ise bu eylemler birer sorunsaldır. Salvador Dali’nin büyük masturbatör olması, Antonin Artaud’nun dışkısallık arayışı, Kathy Acker’ın sado-mazoşizmi ya da Junky yazar W. S. Burroughs’un bedeni et olarak ele alışı gibi.

Sürrealistler bedeni fetişist düzlemde sorunsallaştırmışlardı ve freak show’lara büyük ilgi gösterirlerdi. G. Bataille de iğrenç olan ile bedeni, sex ile ölümü aynı kaplarda değerlendirdi. Viyana aksiyonerleri kan, dışlı, idrar ve çıplak bedeni aynı happining’lerde birleştirdiler. 1980 yılında Fransız feminist Julia Kristeva abject (tam karşılığı olmasa da bizim literatüre iğrenç olarak geçmiştir) kavramını ortaya attı. Kristeva’ya göre iğrenç bir ben olabilmek için kurtulmamız gereken şeylerin bütünüdür. İğrenç, sınırlara, konumlara ve kurallara saygı göstermeyen bir şeydir. Bu yaklaşımın sanattaki izleri ise Mike Kelly, Robert Gober, Paul McCarthy gibi sanatçılarda görürüz.

Gerçeğin Geri Dönüşü kitabında yazar Hal Foster abject kavramı ve bu kavramla ilişik sanatçılar üzerine bir bölüm yazmıştır. Foster, Kristeva’dan yola çıkarak “esrarengiz bir biçimde ‘ötekinin çöktüğü bir dünyada’ artık sanatçının görevinin iğrenci batırmak değil, ‘ilk bastırmanın neden olduğu dipsiz önceliğin’ içyüzünü anlamak olduğunu söyler. Foster sanatta abjet’e modern çocuksulaşmanın, bir sirk oyuncusu tavrının, müstehcen bir palyaçoluğun eşlik ettiğini söyler.

Bu satırları sanatçı Merve Morkoç’un lakabıyla Lakormis’in son yıllardaki sanat pratiği üzerine düşünerek yazıyorum. Onun çalışmalarını 2009 yılından, daha sokak sanatına düşkün olduğu dönemlerden beri takip ediyorum. Yıkım 2011 gibi projelerimizde de yer almış bir sanatçıdır. Yeteneğini ilk fark eden Yahşi Baraz olmuş ve ona Galatasaray Lisesine yakın bir atölye tutmuştu. Ardından Galerist gibi beyaz küp deneyimleri geldi. Merve yola çıktığı Low Brow yani sokak estetiği ile bir çeşit pop sürrealizm imgesini zaman içinde çeşitlendirdi. Galeri ortamında yer yer işleri dekoratifleşmeye başlamıştı ki sanatçı pandemi döneminde bir değişim geçirdi.

Morkoç 2021 yılı itibarı ile perfromatif fotoğraflar yükleyerek Instagram’ı yeni bir medyum olarak kullanmaya başladı. Tuhaf renkli balonlar ile bedenini örttüğü bu kompozisyonlara yuvarlak hatlı yeni heykeller eşlik etmeye başladı. İlk önce McCarthy öykünmesi dedim, devamı gelince Merve delirdi dedim (pandemi de hepimiz bir miktar çıldırmıştık). Sonrasında istikrarlı bir biçimde ve gelişerek devam eden bu seriyi ciddiye aldım. Bu perfomatif işlerde ilk önce vulva öne çıkıyordu. Ekmekten yapılma külot, çiçeklerden yapılma külot vb. Daha sonra yaptığı live show ile bu çalışmalar iyice performans biçimini aldı. Merve’nin sanatı nereye gidecek diye düşünürken sanatçı Martch Art galeri de yeni solo sergisini açtı.

Bu Biraz Leke Bırakabilir adlı sergi çocuksu ve rengarenk bir öznel dünya içinde müstehcen imgeleri ortaya koyuyor. Sanatçının yazdığı kısa sergi metni Bergson’dan bir alıntı ile başlıyor ve aslında sergideki imgelere dair bir sır vermiyor. Serginin girişinde tüylerle süslenmiş video da sanatçının sergi de bulunan pembe renkli dev el ile çıplak seviştiği bir video var. Alana serpiştirilmiş yuvarlak boğumlarla yukarı doğru yükselen heykeller ilk başta Hans Bellmer’in formlarını anımsatabilir. Fakat Bellmer bir erkek varoluş travması ile kadın bedeni üzerine yaptığı yorumlardan farklı bir yerlerdeyiz. Bu heykellerdeki formlar daha çok erotik shop’larda satılan Lovehoney Beaded Dildo adı verilen oyuncağın estetik çeşitleri olarak okumak mümkün.

Sergi de yer alan diğer çember şeklinde heykel ise yine açılmış dev bir anüsü anımsatıyor. Çerçeve içine alınmış kirli iç çamaşırın kime ait olduğunu sorduğumda galeri asistanı ikinci el alınıp üretime dahil edildiğini söyledi. Sergi de müstehcen imgeler bebek resimleri ve çocuksu renk ve form kullanımları ile iç içe geçiyor. Arkası dönük iki kadın beden tuvalinin biri redbul kutulu natürmont ile birleştirilmiş. Diğer tuval de üst üste iki kadın bedeni var biri bebek suratı diğeri patlayan yıldızlar ile yine anüsü işaret etmiş.

Hal Foster “çağdaş sanatta dışkıya yönelik eğilim anal ve koklama ile ilgili olanın bastırılışına yönelik bu ilk uygarlaşma adımını simgesel olarak tersine çevirmeyi tasarlar” diyor. Ve ardından Freud’dan bir alıntı yapıyor, “anal erotizm, itaatsizliğin üretiminde narsist bir uygulama bulur”.

Morkoç renkli, çocuksu ve müstehcen bir imgeyi steril bir galeri alanına yerleştirmiş. Ben instagram da yaptığı yayınların abject’e daha yakın ve tekinsiz işler olduğunu hala düşünüyorum. Fakat sanatçının bu ciks tarzda pop sürrealizm de kalacağını hiç düşünmüyorum.

Kendine ait bir dünya sunmasıyla, Çınar Eslek’in travmatik sergisiyle birlikte sezonun özgün işlerinden olduğunu düşünüyorum.

Bir İlk Albüm

Son yılların dikkat çekici genç guruplarından Yangın, ilk albümü Plastik’i usta müzisyen Taner Yücel’in prodüktörlüğünde çıkardı. 11 özgün bestenin yer aldığı albüm temiz çalınmış, iyi mix’lenmiş bir çalışma. Daha sakin ve melodik beş şarkının ardından gelen Nefes adlı kayıt ile albüm uçuşa geçiyor. Post-punk yer yer punk duyarlılığı öne çıkıyor. Yıkım, Elektrik gibi şarkılarda protest bir hava belirginleşiyor. Solist Theo Kaya kontrollü bir vokal, nerede düşeceğini, nerede yükseleceğini iyi biliyor.

Bu çocuklarda iş var, dinleyin efenim😊

https://open.spotify.com/intl-tr/album/2yrHAvWhbUiNdFhHfz5WtU?si=aj7vPPWYQLSvYsAXODwWyQ

İki Kitap

Yönetmen Alfonso Cuarón tarafından 2008 yılında Chideren of Men adıyla sinema uyarlanan P.D. James’in İnsanlığın Çocukları romanı İthaki Yayınlarınca yayınlandı.

Lorca’nın Romeo Kuştur, Juliet Taş adlı kitabı Simurg Art Yayınlarınca yayınlandı. İlk kez dilimize çevrilen “Romeo Kuştur, Juliet Taş” kitabı, Lorca’nın ölümünden sonra arşivinde tuttuğu notlar arasında bulundu.

Bir Film İki Dizi

Büyük usta H. Miyazaki sinemayı bıraktığını söylediğinde hepimizi üzmüştü. Allahtan bu sefer sözünü tutmadı Çocuk ve Balıkçıl ile çok güzel bir dönüş yaptı. Ustanın savaşsız bir dünyaya dönük ütüopyacı imgeleri bu filmde iyi baskın. Bilimkurgu ve fantezi arasında gelip giden hikâye aslında öz yaşam öyküsüne dair de güçlü imgeler barındırıyor. Kaçırmayın, sinemada izleyin.

Scavengers Reign, bilimkurgu ve animasyon meraklılarının gözden kaçırmaması gereken bir baş yapıt. Yer yer Miyazaki’yi yer yer Cronenberg’in “yeni et” serilerini anımsatıyor. Yaratılan görsel dünya ve onun ekolojisi muhteşem. Bir dizi ötesinde upuzun bir film gibi.

Fargo filminin başarısı onu televizyonda uzun bir seriye dönüştürmüştü. Fargo’nun bu Kasım ayında start alan yeni sezonundan zımba gibi üç bölüm yayınlandı. Gerilim, absürt karakterler, sınıf farkına dair güçlü mesajlar ve şiddet iç içe geçiyor. Dizinin müzik seçimine de dikkatinizi çekerim.

Dikkat Çekici Bir Oyun

Bir süredir Beyoğlu/Aznavur Pasajındaki Karşı Sanat Çalışmalarında Displaced adlı bir oyun oynanıyor. Son gösterime ben de şahit oldum. Yönetmen, konsept tasarımcısı ve oyuncusu Ertürk Erkek tanımlamayı reddedip bir performans olarak gördüğünü söylüyor. Oyun iki dans kökenli oyuncu bir bisiklet ve valizle ustaca kotarılmış. Çeşitli sahnelerde dia makinesi hem görsel ve hem de ses olarak oyuna dahil oluyor. Oyunun çeşitli bölümlerinde sürekli Ermenice ve İngilizce tekrar eden bir lirikte var.

Işıkların söndürüldüğü performans alanını iki bisiklet ışığı ana kaynağı oluşturuyor. Bisiklet, valiz, tuğla, ip gibi basit materyaller ile güçlü bir dekor, yüzey oluşturulmuş. İpler bireylerin konfor alanlarını, öteki ile ilişkilerini simgeleştiriyor. Mülteci, göçer olmak üzerine bir performans bu. Sırasıyla sınır, geçmişle yüzleşme, aidiyet kurma ve bir ada tasvirine doğru ilerliyor. Oyun önümüzdeki aylarda da galeri mekânında yinelenecek.

Galeri de süren Hakan Akçura’nın sergisi ile de ilişki kuran performans izleyici için güzel bir deneyim vaat ediyor. Karşı Sanatta sergi ve konuşmaların yanında bu tip performanslara ev sahipliği yaparak adındaki karşının hakkını veriyor.

İKSV Bavulu Açarız Dedi, Sanatçılarsa Eyleme Geçti

Aylardır süren İKSV krizi yeni gelişmelere gebe. Son olarak üç sanatçı gurubu, Kamusal Sanat Laboratuvarı (KSL), Açık Masa İnisiyatifi ve PACT (Katılımcı Sanat Topluluğu Türkiye) ile, İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın yapısal çürümesine karşı bir eleştiri olarak, KSL’nin hazırladığı sanat çalışmasını kamuoyu ile İKSV binasının önünde basın açıklamasıyla duyurdu. Kamusal Sanat Laboratuvarı, Türkiye sanat tarihinin en derin krizine sebep olan İKSV yönetimini eleştirmek amacıyla “Bu bir ilan değildir” ana başlığında 2 adet ilan çalışmasını kamuoyu ile paylaştı.

Eylemle ilgili ayrıntılı bilgi için:

https://kamusalsanatlaboratuvari.blogspot.com/2023/11/bu-bir-ilan-degildir.html

-devam edecek-

İlk iki yazıyı okumak için:

https://www.ekdergi.com/guncel-mudahaleler-ii-bir-otopsi-ihtiyaci/

https://www.ekdergi.com/guncel-mudahaleler-iistanbul-sanat-aleminin-nabzi/

HİÇ BİR ADIMI KAÇIRMAYIN

EK Dergi Mail Bültenine Katıl