Yaklaşan Sevgililer Günü’nün aşkla alakası kalmadı. Diğer bayramlar gibi ticari bir bayram halini aldı. Sevgililer Günü denilince aklıma şu soru geliyor: Aşkı, seksi ve hisleri metalaştırmayı nasıl başardık? 1822’de Stendhal, «Aşka Dair» adlı denemesinde, her evresi ayrı bir güzelliğe sahip olan bu tutkuya ilişkin ilginç tezler ileri sürdü. Ondokuzuncu yüzyılın ortalarına doğru, gücünü giderek yitiren...
Son Yazılar:
Shems Friedlander: Genç Bir Adamın 1950-60’lı Yılların Hakikat Arayışı İçerisindeki Amerika’yı Anlatışı
MODERNİZMDE PSİKOLOJİNİN ETKİLERİ
1 Mayıs: Stilize edilmiş sınıf, ideolojik talepler ve toplumsal gerçeklik
VAROLUŞ FELSEFESİNİN İLK ROMANI: YERALTINDAN NOTLAR
Güneş Kutbuna Doğru: James Webb
İmgenin Görüntüsel Belleği: Sinemada Şiirsellik
Paul Eluard: Aşktan “Özgürlük”e Taşırılan İzlekler
György Lukács’ta Devrimci Öznelliğin Marksizmi
Korku komedisi “The Menu” gurmece züppeliği irdeliyor
DÜNÜ, BUGÜNÜ, YARINIYLA AİLE
An Olarak Sahne, Hafıza Olarak Sinema: İki Aracın Ayrışan Estetiği
Masalların ve rüyaların yönetmeni: Leos Carax
VEYSEL BATMAZ YOUTUBE KANALINDA ARİF DİRLİK’İ ANLATIYOR…
Kum Saatleri (Öykü)
ŞİİRDEN TABLOYA YANSIYAN “SİS”Lİ BİR BAKIŞ
İsla-Rokoko: Bir Çöküş Estetiği
Paul Tillich: Kategorilerin Ötesinde Bir Adam
Sineklerin Tanrısı: Güç Mücadelesinin ve Medeniyetin Kırılganlığının Alegorisi
Peki Amerika’daki Madun Konuşabilir mi? Kurtlarla Dans Filmi Üzerine Notlar
Yazar: $ s (Josef Kılçıksız)
EVE DÖNÜŞ (ÖYKÜ)
Onun için yoldu her yer, ondan uzaklaştıkça susulan bir yol. O şehir senin bu deniz benim, sarsak bir koşu tutturmuştu. Bir keresinde, bir denizin kıyısına gömdüğü istiridyeyi bulamamak yüzünden intihara kalkışmıștı. Arkadaşları, kamarasında, «Canım Hanna’ya…»diye başlayan, bir mektup bulmuşlardı: «Yine yeni bir şehre vardık Hanna. Yağmur yağıyor. Arı kovanı gibi, itiş kakış içinde kaçışıyor...
Çatıdaki Werther
Fuji, Japonya’nın ikonik güzelliklerinden olağanüstü bir dağ. Fakat, dağın eteklerinde yer alan bir bölgenin intihar etmek isteyen Japonların son durağı haline gelmiş olması, bu güzelliği fena halde gölgeliyor. Çalışmanın uzun saatlere yayıldığı Japonya’da intihar sınıfsal bir vakâdır. Emile Durkheim’ın tezine göre, kentleşen toplumun mekanik ilişkiler içerisinde giderek yalnızlaşan öznesi, intihara daha yakın duruyor. İntihar edenlerin...
Saçları Kazıtılan Lilith’ler
Lilith, Sümer mitolojisinde yarısı yılan, kanatlı ve baykuş pençeli bir yaratık olarak resmedildi. Sex ve dişilik tanrıçası olarak betimlenen Lilith, günümüzde vamp kadın ve gothic tarzlara esin kaynağı oldu. Sevişirken kimin üstte olacağı mücadelesine indirgenen, sınıfsal bağlamından koparılmış feminizmin grotesk sembolu olarak da kullanıldı. Pseudo-biblik varlık olarak Lilith, alegorik bir anlatım aracılığıyla Eski Ahit’te diablo...
Aki Kaurismäki: “Ve Bulutlar Uzağa Gittiler”
Aki Kaurismäki’nin Ve Bulutlar Uzağa Gittiler adlı filmi Cannes’daki yarışmada ve Locarno’daki Piazza Grande’de yaklaşık on sekiz bin seyircinin önünde görücüye çıktı. Kaurismäki’nin kahramanlarının «karanlık» dünyası, şüphesiz Finli olmayan izleyicileri derinden şaşırttı. Bu film, yapımcısının jest ve araç düzeneklerini, biricik ve ayrıksı sinematografik dilini ve dünyaya bakış açısını tanıma fırsatı sunuyor. Kaurismäki bu filminde, izleyiciyi,...
Bir Damat Ferit
Birinin gülüşü hoşunuza giderse onun iyi biri olduğundan tereddüt etmeyiniz » der Dostoyevski. « Damat Ferit’in » zamane genç kızlarının kalbini feth eden ve onun iyi biri olduğunu ele veren bir gülüşü vardı. Makinistin kestiği film parçalarını yazlık sinemanın arka duvarının dibinden toplayan çocuklardık biz. Birçoğumuz taşra dışındaki dünyayı, sinemada gördü ve onun filmleriyle tanıdı....
Jorge Luis Borges: Arjantin edebiyat Panteonunun ölümsüz tanrısı
Borges Arjantin edebiyat panteonunun ölümsüz tanrılarından biriydi. Yaşadığı çağ, kelimenin tam anlamıyla, aile hafızası ile sınıf arasına, tarihi mitler ve kurgu arasına sıkışmış karakterleri biriktiren bir yüzyıldı. Bu karakterlerin kişiselleştirilmiş temsilleri Borges’in yapıtlarında başarıyla gerçekleşti. Yüzyılın entelektüel kuşağı, Hispanizm savunması etrafında safları sıklaştıra dursun, arka planda ideolojik ve kültürel cephelerin hizalandığı bir süreç yaşanıyordu. Borges,...
Vincent van Gogh’un hâlâ kanayan kulağı
Vincent van Gogh’un adı, bende bir efsane ve renk seli çağrıştırıyor. “Lanetli ressam”, kulağını, sanatçı meslektaşı Gauguin ve kardeşi Theo ile tartıştıktan sonra, bir delilik nöbeti sırasında kesti. Arles kentindeki Sarı Ev’de Fransız meslektaşı Paul Gauguin ile birkaç ay boyunca yaşadı. Gauguin ile yaşadığı çelişkilerin üstüne, yarım kalmış projelerin olumsuz yükü binmiş, bu durum, zaman...
İstanbul’da Kafka’ya rastlamak
Prag’ta yarı erimiş karla kaplı yollardan ağır ağır evine dönen adamın sessiz sessiz ağladığı, ancak son seferlerini yapan, gürültülü banliyö trenleri demir köprüden geçtikten sonra anlaşılabiliyordu. İfritleri ayaklanırdı böyle zamanlarda. Kimisi sonsuza uyumasını, kimisi de sabahlara kadar kendiyle boğuşup bitap düşmesini istiyordu. Karanlık duygular, dünyaya dair en habis şeylerin maskelerini takmışlardı yüzlerine. Bir türlü dünyanın...
Rainer Maria Rilke’de kendilik kaybı, yalnızlık ve ölüm korkusu
Cevabı değil soruyu yaşamayı ilke edinmiş olanlar için… Sınırın geri dönüşsüz olarak aşıldığı, bireysel özneyi ihlal eden, mutlak bir dünya ve zamandan kopuş fenomeni olarak ölüm, Rilke’de kentsel ve anonimdir. Rilke, ölüm temasını, büyüleyici bir şekilde, romanının anlatı sorunu ve parçalı karakteriyle nasıl ilişkilendireceğini çok iyi biliyordu. Kendisini iletişimsel bir dilin dışına yerleştirerek, yaşanmış hayata...