Parmaklıkların arkasında bekleyen kalabalığa bakışları takıldı. Ürkmüş her biri. Gecenin bir yarısında apar topar tıkıldılar buraya. İlaçlarınız gelecek, iyileşeceksiniz, diyen mekanik sesle irkildi o an. Hiç insani değil, duygusuz bir ses bu. Yapay zekalardan biri bizleri yatıştırmak için komut ifadeleri tekrar ediyor belli ki. Neyi bekleyeceğiz burada, diye geçirdi aklından. Karanlık bodrum katında en azından...
Son Yazılar:
Güneş Kutbuna Doğru: James Webb
İmgenin Görüntüsel Belleği: Sinemada Şiirsellik
Paul Eluard: Aşktan “Özgürlük”e Taşırılan İzlekler
György Lukács’ta Devrimci Öznelliğin Marksizmi
Korku komedisi “The Menu” gurmece züppeliği irdeliyor
DÜNÜ, BUGÜNÜ, YARINIYLA AİLE
An Olarak Sahne, Hafıza Olarak Sinema: İki Aracın Ayrışan Estetiği
Masalların ve rüyaların yönetmeni: Leos Carax
VEYSEL BATMAZ YOUTUBE KANALINDA ARİF DİRLİK’İ ANLATIYOR…
Kum Saatleri (Öykü)
ŞİİRDEN TABLOYA YANSIYAN “SİS”Lİ BİR BAKIŞ
İsla-Rokoko: Bir Çöküş Estetiği
Paul Tillich: Kategorilerin Ötesinde Bir Adam
Sineklerin Tanrısı: Güç Mücadelesinin ve Medeniyetin Kırılganlığının Alegorisi
Peki Amerika’daki Madun Konuşabilir mi? Kurtlarla Dans Filmi Üzerine Notlar
DÜNYA İŞÇİLERİNİN GENERALİ FRİEDRİCH ENGELS
Hepimiz o yırtıktan düşüverdik Yeraltı’na!
Abbas Kairostami: İslam Cumhuriyeti’nin Caudine Çatalları Altında Bir Kaleydoskop
Bir Parasız Yatılının Kuşatması
Kategori: Litera
AHMET ERHAN ŞİİRİNDE RUHSAL VE HAYATİ ETRAF
Okur özellikle şair, yazar için etrafı canlılardan sonra ev, sokak, köy, mahalle, kasaba, şehirle birlikte kendi hısım akrabası kadar hem ruhsal hem de hayati anlamda edebiyat dünyası oluşturur. Şair, yazar dergilerde, gazetelerde yazmaya ve kitap çıkarmaya başlamakla birlikte söz konusu dünya kan bağı eksenli hısım akrabaya ve kasabalıya, mahalleliye, köylüye komşuya, dosta arkadaşa kastedebileceği gibi...
ÖLÜMÜN İZLERİ: Felsefe, Heavy Metal ve Ölüm
Canlıların temel içgüdülerini düşündüğümüzde bu içgüdülerin hepsinin hayatta kalmaya, yaşamaya yönelik olduğunu kolayca anlayabiliriz. Örneğin beslenmek. İnsanlar yedikleri besinlerde “damak tadı”nı çok sonradan keşfetti. İnsanın, sert bir kayayı keskin hale getirerek kendi üretim aracını yaratması, tamamen hayatta kalmak için beslenmeye ve birtakım araçlara ihtiyaç duyması ile ilgiliydi. Diğer bir deyişle ölmemek için. Hem üretim araçlarını...
SALGINI KARŞILAMAK (ÖYKÜ)
Muhtar, bastonunun çengeline dayanmış, çay bardağı altı gibi kalın gözlüğü bir tarafından burnunun üzerine akmış, bahçeye girdi. “Öğretmen!” dedi, “Okulu tatil edeceksin!” “Muhtar sensin Hasan Bey Amca. Ama bunun için, köylü okulu istemiyor diye bir tutanak yapmamız lazım.” “Köylünün okulu istemediğini kim söyledi sana Öğretmen oğlum?” “Niye okulu tatil edeceğiz peki? Daha birinci dönemi bile...
PİYANGO (ŞİİR)
Ben vardım hep Siz yokken de vardım Hep vardım ben Şehirler kurulmazdan önce Telefon kulübesiydim Cep aynasıydım cam daha bulunmamışken Nedense yüzeysel yaşıyorken En anlamlı kavgalarımı bile Bilmiyorum hangi hakla Başkaldırının çocukluğuna indim En akıllısıydım delilerin Karanlığa fener tutan bir bekçi Tüfekçiydim yenilmezler ordusunda Savaş meydanlarında Top atsalar yıkılmaz bir devdim Varlığım silinmek üzereyken Yoklama...
Clara: Sessizin Yazıdaki Varlığı
“Kendi ölümümüzle bütün meseleler hallediliyor; fakat sevdiklerimizin yanımızdan gitmesiyle insan temelinden yıkılıyor.” Ahmet Hamdi Tanpınar Hannah Arendt, uzaklığın birini düşünebilmek için mutlak gerekliliğinden bahsetmişti. Alman filozof Schelling’in yaşamında eşi Caroline’nin ölümüyle gelen mecburi uzaklık, düşünmek için ona gerekli olan mesafeyi sağladı. Yas kitabı Clara, bu düşünmeye yönünü veren felsefi bir novella; kendi yaşamını düşünmeye açan...
Kırmızı (Şiir)
Sokulurdun geceye belki deniz kabukları beklerdi ay kumsala dokunurken sana doğru kırılırdı bütün ışıklar bakardın büyüktü çok büyük ve parlaktı yüreğine değip sanki çarpacaktı dünyaya. Dokunmuş katran karası bir şey kimbilir ne zaman eski bahçenizde gezinen bir masum çocuğa hep yalnız ve umutsuz beklerdin hiç bilmeden bakışında yazılıyken kimselerin okumadığı insanlar çoğalıp duruyordu günlerinde sen...
Salgın
üs. üs. üs. üs. üs. üs. üs. üs. üs. üs. üs. üs. üs. üs. üs. üs. üs. üs. üs. üs. üs. üs. üs. üs. üs. üs. üs. üs. üs. üs. üs. üs. üs. üs. üs. üs. üs. üs. üs. üs. üs. üs. üs. üs. üs. üs. üs. üs. üs. üs. üs. üs. üs. üs üs....
İLHAN BERK’İN ŞİİR POETİKASI: BİR YAKLAŞMA DENEMESİ
1. Giriş Evreni yorumlama süreci, ona hâkim olmak isteyen ben’in hemen her şeyi sorgulamasına,gerçeği yeniden yaratmasına (simulation) ve ele almasına sebep olmuştur. Gerçeği sorgulama ve ele alış, tarihsel süreç içerisinde bilimleri, felsefeyi ve sanatı doğurmuştur. Varoluşçuların özgürlüğe mahkûm ettiği insan, özü gereği sanatta gerçek kimliğini bulmuş ve yaratımlarıyla kendini var etmiştir. Bilimlerin kuralcılığı, sanatla...
Dünya Ulusları (Şiir)
dünya ulusları sizler sizler bilinmeyen yıldızların güçleriyle sarılı makaralar gibi dikersiniz ve dikileni yeniden ayırırsınız sizler ki dilin karmaşıklığına çıkarsınız arı kovanına girer gibi tatlıda sokmak ve sokulmak için dünya ulusları sözcüklerin evrenini yok etmeyiniz kin bıçağıyla kesmeyiniz soluk alışımızla doğan sesi dünya ulusları biri yaşamak deyince ölümü duyurmasın ve beşik deyince kan demek istemesin...