açtım kapıyıçiçekler vardı eşikteben evdeyken deoradalar mıydıunutmuşum açtım kapıyıbulutlar vardı eşiktehep oradalar mıydıunutmuşum açtım kapıyırüzgâr esiyordu ılıkçarptı yüzümehep esiyor muydu böyleunutmuşum açtım kapıyıçıt ettiçiçekler arasında bir tomurcukhep böyle mi seslenirdinunutmuşum açtım kapıyıbulutlardan süzüldü bir bakışhep böyle mi bakardınunutmuşum açtım kapıyırüzgârdan süzüldü adımlarınhep böyle mi gelirdinunutmuşum açtım kapıyıbir sözcük vardı dilimdegelene söylenirdiunutmuşum
Son Yazılar:
György Lukács’ta Devrimci Öznelliğin Marksizmi
Korku komedisi “The Menu” gurmece züppeliği irdeliyor
DÜNÜ, BUGÜNÜ, YARINIYLA AİLE
An Olarak Sahne, Hafıza Olarak Sinema: İki Aracın Ayrışan Estetiği
Masalların ve rüyaların yönetmeni: Leos Carax
Resim sanatının sokak çocuğu Rulez Duande Galeri’de
VEYSEL BATMAZ YOUTUBE KANALINDA ARİF DİRLİK’İ ANLATIYOR…
Kum Saatleri (Öykü)
ŞİİRDEN TABLOYA YANSIYAN “SİS”Lİ BİR BAKIŞ
İsla-Rokoko: Bir Çöküş Estetiği
Paul Tillich: Kategorilerin Ötesinde Bir Adam
Sineklerin Tanrısı: Güç Mücadelesinin ve Medeniyetin Kırılganlığının Alegorisi
Peki Amerika’daki Madun Konuşabilir mi? Kurtlarla Dans Filmi Üzerine Notlar
DÜNYA İŞÇİLERİNİN GENERALİ FRİEDRİCH ENGELS
Hepimiz o yırtıktan düşüverdik Yeraltı’na!
Abbas Kairostami: İslam Cumhuriyeti’nin Caudine Çatalları Altında Bir Kaleydoskop
Bir Parasız Yatılının Kuşatması
ARTANKARA 2024 ULUSLARASI ÇAĞDAŞ SANAT FUARI: BİR ELEŞTİRİ
Dil ve Kültürün Ayrılmazlığı: Speak No Evil
Kategori: Litera
BUĞU (ÖYKÜ)
Hiçbir şey hissetmiyorum. Kış geldi. Kış insanın kalbini de donduruyor demek ki. Yeşilden beyaza kesen ağaçlar, tek gözlü tekir kediler ve kocaman bir ayla baş başayım. Göğe bakmak yetiyor. Çırılçıplak dallar bulutlara uzanırken eski leylek yuvalarını da işaretliyor. İçlerinde ne var, çok merak ediyorum. Boş kabuklar mı? Nereye gittiler? Neden orada kuruldu o yuva? O...
SFENKS (ŞİİR)
Sfenks uyukluyor Kanatları kapanmış: Kulağı ağırlaşıyor, Dünyayı düşünmeye dalmış. “Kim söyleyecek bana o sırrı, Çağlar boyunca gizlenen?— Bekledim durdum bir kâhini Onlar uykulara dalarken:— “İnsanoğlunun kaderi, Anlamı insan olan; Bilinen meyvesi meçhulün; O dâhiyane plan; Çıkmak uykudan bir uyanış, Çıkmak uyanıştan bir uyku; Ölüm yaşamı, yaşam ölümü sollamış; İçten içe derin, dipsiz kuyu? “Güneş ışını...
Düşünen Vadi (Şiir)
Her çağdan eksilmeden çıkabilirizKalabalık, yığınla insan olabiliriz,Yeni sığınaklar, yeni yollar, yeni parklar,Uysal çocuklar edinebilir hiç denenmemişSom çılgınlıklar keşfedilebilirizUykumuz kaçmadan rahatça uyuyabileceğimizYataklar, döşekler icat edip ölebilirizKaygısızlık gölünü bu vadinin tam ortasınaYerleştirip acılardan uzak kalabilirizGüneşe bedenimizi serip günahlarımızı yakabilirizPotkallara zekiliğimizi ele veren notlar yazıpNehirlere bırakabiliriz. Denizleri rengârenk yelkenlerleSüsleyip sınırsız bir dünya kurduğumuzu kendimizi ikna edebilirizAma ruhunuzun yaralanmış...
BARBAR BEN Mİ ÖTEKİ Mİ?
Dün yaşananlar şimdi donuyor. Yarına kendini saklıyor üstelik. Öyle ya, yarına bir şeylerin kalması isteniyorsa şimdi’yi dondurmak gerekmez mi? Zaman, hangi türde ve nerede eşlik ediyor gerçeğe? Gerçek, kimin ve kimlerin tekelinde? Aradığımız ya da peşine düştüğümüz gerçek mi hakikat mıydı? Yarın denilen o içi boş karanlık şimdi’den hangi zamanı istiyordu? Saatlerin, mevsimlerin, ayların ya...
Carson McCullers ve “serseri bir melek gibi yazma”nın sırları
Yanlış hatırlamıyorsam Dashiell Hammett için kullanılıyordu ya da yazar kendisi kullanıyordu bu “serseri melek gibi yazma” benzetmesini. Bir boşluk (başıboşluk), hafiflik, dışarıdan ve yukarıdan bakış, sert çocukluk ve umursamazlık haline rağmen sağlam durmak, sıkı yazmak yine de… Tabii her daim “cool aura”sı ile birlikte… Soğukkanlılıkla, kesivermek ayakları yerden bir şekilde… Edebiyat toprağının derinlerine kök salmış...
KAR ESMERİ (ŞİİR)
Kuzey enlemlerinde beyaz yıldız düşleri…Yedi kayıp çocuğun belki bin yıldan beriöyküsü anlatılır ormancı köylerinde.Yaşlı kar ormanları – meşe, gürgen ve kayın –sonsuz bir ağartıda demlerini tüketir.Sen bu akçıl yazgıda bir aykırı söylenceve düşman kadar kara…kapkara bir lekesinkar esmeri volverin. Kimseler bilmez seni, o beyaz ülkelerdeyaşayanlar dışında.Adına onulmaz nefretler, korkular eşlik eder.Seni görüp sağ kalan –...
Korku (Öykü)
O gün İstanbul’da bir koku vardı. Kötü, pis bir koku. Karaya varmamıştık henüz. Denizin ortasındaydık. İki kıtanın arasında. Hava güzel, güneşliydi. Gemi hayli kalabalıktı. Yanlardaki tek sıralı tahta oturaklı yerler dahil olmak üzere üç kattaki bütün iç ve dış alanlar insandan geçilmiyordu. Geminin o her zamanki temkinli süratine eşlik eden rüzgâr, yolcuların yüzlerinde hoş bir...
AYGIR FATMA / YÜRÜYEN MERDİVENDE OSMAN CEMAL KAYGILI ÜZERİNE
Toplu taşıma araçlarında insanların yüzüne bakarım. Çünkü her surat yeni bir veridir beynimizin hard diskinde. Bazen olayı abartıyor olacağım ki baktığım insanlar işkillenerek bana dik dik bakmaya başlıyorlar, hemen gözlerimi çeviriyorum. Geçenlerde Taksim metrosunda, biri yukarı çıkan diğeri aşağı inen, yan yana iki yürüyen merdivenden yukarı çıkana bindim. Yanımdan aşağıya inen insanları gözlemliyorum. Fabrikasyon üretim...
Amerikalı anısına: BİLGE SERSERİ
Vecdi Çıracıoğlu’nun Serseri Standartları Sempozyumu adlı kitabında işlediği Bilge Serseri kavramına dair, 2008 yılında Frankfurt Kitap Fuarı’nda Onur Konuğu Türkiye adına okuma metnidir. Yetmişli yılların başında üniversite eğitimi için geldiğim İstanbul Boğaziçi’nin Asya ile Avrupa’nın en dar yerindeki şirin köy Urumelihisarı’na yerleştiğimde, oranın yerlileri, “Artık bu Köy’ün acı çeşmesinden su içtin, buradan ayrılamazsın!” uyarısında bulunmuşlardı....