M.Ö. 200’lü yıllar: Savaşan Beylikler Dönemi’nde, Sarı Irmak deltasının önemli kentlerinden Linzi’dayız. Sonradan Çin olarak adlandırılan topraklardaki irili ufaklı beyliklerin arasında sonu gelmez çatışmalar devam ederken, kuzeydoğuda hüküm süren bir hükümdar Jixia Akademisi’ni kurmuştu. Linzi’da tahminlere göre kırk dönümlük bir alana yayılan okulda pek çok düşünce okulunun temsilcileri bir araya geliyordu. M.Ö. 270’lerin ortasında, Xun...
Son Yazılar:
Güneş Kutbuna Doğru: James Webb
İmgenin Görüntüsel Belleği: Sinemada Şiirsellik
Paul Eluard: Aşktan “Özgürlük”e Taşırılan İzlekler
György Lukács’ta Devrimci Öznelliğin Marksizmi
Korku komedisi “The Menu” gurmece züppeliği irdeliyor
DÜNÜ, BUGÜNÜ, YARINIYLA AİLE
An Olarak Sahne, Hafıza Olarak Sinema: İki Aracın Ayrışan Estetiği
Masalların ve rüyaların yönetmeni: Leos Carax
VEYSEL BATMAZ YOUTUBE KANALINDA ARİF DİRLİK’İ ANLATIYOR…
Kum Saatleri (Öykü)
ŞİİRDEN TABLOYA YANSIYAN “SİS”Lİ BİR BAKIŞ
İsla-Rokoko: Bir Çöküş Estetiği
Paul Tillich: Kategorilerin Ötesinde Bir Adam
Sineklerin Tanrısı: Güç Mücadelesinin ve Medeniyetin Kırılganlığının Alegorisi
Peki Amerika’daki Madun Konuşabilir mi? Kurtlarla Dans Filmi Üzerine Notlar
DÜNYA İŞÇİLERİNİN GENERALİ FRİEDRİCH ENGELS
Hepimiz o yırtıktan düşüverdik Yeraltı’na!
Abbas Kairostami: İslam Cumhuriyeti’nin Caudine Çatalları Altında Bir Kaleydoskop
Bir Parasız Yatılının Kuşatması
Kategori: Manşet
Enis Rıza ile Belgesel Sinema Üzerine
Yıllarını belgesel sinemaya adamış bir yönetmen olarak Türkiye’de belgesel sinemacı olmanın koşullarına dair neler söylemek istersiniz? Belgeselci olmak için sadece belgeselle uğraşmak lazım. Tabii bizim trajedimiz yani… Türkiye’nin belgeselcilerinin trajedisi şu ki; var oluşlarını sağlayabilmek için başka işler de yapmak zorunda kalıyorlar. Diğer yandan, olabildiği kadar yine de kameraydı, kurguydu, sinema alanı tırnak içinde, ek...
Matt Haig’in “Gece Yarısı Kütüphanesi”
Matt Haig’in Gece Yarısı Kütüphanesi (The Midnight Library) 35 yaşındayken hayatın anlamsızlığına toslayarak kendini öldürmeyi planladığı bir uçurumun kenarına bir adım kala duran Nora’yı merceğine alıyor. Roman, Matt Haig’in depresyonla ilk elden deneyim sahibi olması nedeniyle otobiyografik izlekler de taşıyor. Haig 24 yaşındayken intihar teşebbüsünde bulunmuştu. Hayatında bir dizi umut verici fırsatla karşı karşıya kalan...
MFÖ’NÜN SUDE’Sİ ve Şiirin Dili
Özkan Uğur’un Anısına “Dilimin Sınırları, dünyamın sınırlarıdır” diyen Wittgenstein’la şiire ve hakikate, “Dil varlığın evidir” diyen Heidegger kadar yaklaşabilir miyiz? Şiir ve dil konusu epey çetrefilli bir konu. “Anlamın sınırında dili çıldırmak” belki bu, şiirin tanımı noktasında bize bir şeyler söyleyebilir. Bu noktada İsmet Özel’den bir alıntı yapmak istiyorum: “susuyor, söylemiyor bildiği tek şiiri, “güzel...
RÖNESANS SANATINDA ANTİK ETKİLER
Tarihsel Arka Plan Rönesans her yerde yeniden doğuş olarak biliniyor, ama neyin yeniden doğuşuydu? Diğer şeylerin yanı sıra, sanatta klasik ideallere yönelik özlemlerin yeniden doğuşuydu. Sanatta gerçekçiliği, uyumu, simetriyi ve fiziksel mükemmellik fikrini içeren bu idealler, hem aklın hem de ruhun mükemmelliğini ima ediyordu. Bu durum, ortaçağ sanatıyla büyük bir tezat oluştururken Yunanlıların ve Romalıların...
Michel Foucault Bir Feminist miydi?
Max Weber’in[1] yaygın tanımına göre güç, “isteksizliğe ve karşı gelmeye karşı bile (…) kişinin kendi iradesini dayatması” gerçeğiydi. Toplumsal ilişkilerde bireysel çıkarlar söz konusu olduğunda ve bunları zorlamanın bir yolu varsa, bu, yaptırımı uygulayan aktörün gücünün olduğu anlamına geliyordu. Weber’in, güç tanımı, toplumsal ilişkilerde karşıt bir çıkarın kişinin kendi iradesi lehine aşılmasını varsayıyor...
Ceplerimizdeki Taş Yığınları: Modernitenin Karanlık Yüzü
Modernite, postmodernite, avangard ne de çok duyduğumuz kavramlar! Sanayi Devriminden bu yana yaşanan devasa gelişmeler ve köklü değişimler bu kavramları kılıf etti kendine ve girdi ceplerimize. Bizler yaşamın içinde –suyun içinde– ilerlerken ağırlaştıkça ağırlaştı. Başlangıçta yeni bir oyuncağımız, yeni bir kutsalımız ve doğa üzerinde iktidarımız olmuştu. Ama şimdi su derinleşti, batıyoruz: Tanrı’dan sonra şimdi de...
Rönesans’tan Aydınlanma’ya Geçişte Kadın-Erkek Eşitliğini Savunmak: Marie de Gournay
Montaigne’in Denemeler’i Türkiye’de iyi bilinen ve tam metniyle olmasa da çok okunan klasik eserlerdendir. Bu kitabın derlenip nihai halini alma sürecinin ardındaki gizli kahramansa pek tanınmaz. Montaigne’le tanıştığı 1580’lerde yirmili yaşlarının başında genç bir kadın olan Marie le Jars de Gournay, ünlü Rönesans düşünürünün manevi kızı haline gelmiş, onun ölümünden sonra da Denemeler’in editörlüğü görevini...
Tolstoy: Büyük Deha Mitinin Gizlediği Mizojini
Tolstoy ile Sofia’nın ilişkisi iki yazarın başarısız ortak yapıtı gibi duruyor. Elizabeth Taylor, Richard Burton, Zelda ve Scott Fitzgerald gibi çiftler, şöhrete susamışlık, spot ışıkları altında görünme ihtiyacı gibi renkli çikolata kâğıtlarına sarmalanmış yaldızlı bir yaşam sürme arzusu nedeniyle başarısız olmuşlardı. Tolstoy’lara musallat olan iblis ise, büyük bir otelde tumturaklı rezaletleri kışkırtan bir iblis olmaktan...
Tatil Sonrası Yazısı: Otobüs Versus Uçak
¨Mahalleye bozacınız, mandalcınız, sepetçiniz geldi¨ der gibi: ¨Ek Kültür derginize denemeciniz geldi!¨ Denemeye kalkışmazdan ve lakırdısına başlamazdan evvel itiraf ediyor ki, ayıptır söylemesi, teknolojiyi hani fena da kullanmaz ama pek de hazzetmez. İspanyol Aydınlanmasının biricik filozofu Jose Ortega ý Gasset’in dediği gibi, teknoloji kitle insanına hak etmeden eline verilmiş bir oyuncak olduğundan; denemeci de pek...