Ana Sayfa Manşet

Kategori: Manşet

Yazı
ŞARKILARIN BİTMEDİĞİ FİLMLER

ŞARKILARIN BİTMEDİĞİ FİLMLER

Yeni bir yüzyılda yaşıyoruz ve bu yüzyıl -ölmeden önce- Edward Said’in son yazdıklarına bakılırsa, insanlık tarihinin ‘en değersiz yüzyıl’ı. Said’e göre, “İnsanlık kendi ezgisini yitirdiği için daha da trajik bir sona doğru koşuyor.” E. M. Cioran’da Ezeli Mağlup kitabında bir hamle daha yaparak dekadan, statükocu zihniyetin, “Zamanın ruhunu kemirdiği” kehanetinde bulunmuştu. Said’in ve Cioran’ın bu ifadeleri aslında düşünce...

Yazı
bi zahmet (şiir)

bi zahmet (şiir)

1. bitişik betonarme darlık ve rögar kentin kuskusu altında ve üstünde gece iniltileri terli boyalar hayvansal kozmetik uzak durunuz 2. duraklarda beklenmedik kavisli yollarda ufaktan büyüğe yağlı tohumların cazibesi kendisini teklif eden sunum kayıtsız çaba ve klişe alelacele yetişmeler erken olsun geç olsun uzak durunuz 3. reçineyle ninni söylerse yan mahalle genişleyen ferahlığın korkusu merak...

Yazı
Rainer Maria Rilke’de kendilik kaybı, yalnızlık ve ölüm korkusu

Rainer Maria Rilke’de kendilik kaybı, yalnızlık ve ölüm korkusu

Cevabı değil soruyu yaşamayı ilke edinmiş olanlar için… Sınırın geri dönüşsüz olarak aşıldığı, bireysel özneyi ihlal eden, mutlak bir dünya ve zamandan kopuş fenomeni olarak ölüm, Rilke’de kentsel ve anonimdir. Rilke, ölüm temasını, büyüleyici bir şekilde, romanının anlatı sorunu ve parçalı karakteriyle nasıl ilişkilendireceğini çok iyi biliyordu. Kendisini iletişimsel bir dilin dışına yerleştirerek, yaşanmış hayata...

Yazı
ISTVÁN SZABÓ: TEREDDÜT, ARAYIŞ VE YÜZLEŞME

ISTVÁN SZABÓ: TEREDDÜT, ARAYIŞ VE YÜZLEŞME

“Hatıralarını kaybedemezsin. Onlar canını hep acıtacak.” István Szabó’nun bir söyleşinden 1981 tarihli Mephisto filmini ilk izleyişimi dün gibi hatırlarım: 1988 yılında Adapazarı Atatürk Lisesi’nde son sınıfta okuyordum. Sakarya’da, film festivali düzenlenmişti. Sadece beş film gelmişti. Bunlardan biri, Mephisto diğerleri; Dünyayı Sarsan 10 Gün [Sergei Eisenstein–Grigori Alexandrov, 1928], Amarcord, [Federico Fellini, 1973] Sıradan Faşizm [Mikhail Romm, 1965], Gel ve Gör [Elem Klimov, 1985]. Her biri kendi...

Yazı
KİTAPLAR AYDINLIĞA KARŞI (ÖYKÜ)

KİTAPLAR AYDINLIĞA KARŞI (ÖYKÜ)

Günlerdir karanlıkta oturuyordum. Kabahat bende değildi. Birden sönüvermişti ampul. Ne yapabilirdim? … Seçenekler peşi sıra geçiyordu zihnimden. Düşündüm taşınmayı aydınlık bir şehre. Vazgeçtim. Düşündüm taşındım. Kararımı verdim sonunda. Salonun ampulünü değiştirecektim. Basamaksız nasıl olacaktı, bilemiyordum. Kaç basamak sonrasıydı ampul? Hiçbir fikrim yoktu. Kitaplar gözüme ilişti. Bir işe yarasalardı bari. Kararımı verdim. Tuttum, bütün kitaplarımı üst...

Yazı
Eugene Delacroix’nın “Özgürlük” Tablosu: Bir başka analiz denemesi

Eugene Delacroix’nın “Özgürlük” Tablosu: Bir başka analiz denemesi

Gerçekçi ve yenilikçi olan bu tablo, gerçekliğin kavramlar aracılığıyla kutsandığını görmeye alışkın eleştirmenler tarafından kıyasıya eleştirile geldi. Halk ayaklanmasının kral yaptığı Louis-Philippe rejimi bile tabloyu halktan uzun yıllar gizlemeye çalıştı. Çünkü, yarı çıplak öncü kadın figürünün muhafazakâr tarihsel kontekst içinde eril ezberleri bozan bir özelliği bulunuyordu. Özgürlük dürtüsünden çıkmış gibi görünen tablonun temel izleği Halk...

Yazı
Müziğin Sineması: Ennio Morricone

Müziğin Sineması: Ennio Morricone

90’lı yılların ikinci yarısından itibaren modern hayat, bireye oyun oynayabileceği birçok estetik alan olanakları sunmaya başlamıştı: Edebiyat, mimari, resim, heykel, müzik gibi… Bu estetik alan Jean Baudrillard’a göre, ‘nesneler dünyasından kopuş’un büyük habercisiydi. Çünkü sanat eserinin etkisi, benzersizliği, onun sonsuz süre[ler]de sürekli ve yeniden üreteceğimiz, bir benzersizlik yapısı üzerine kurulmuştu. Müzik bu estetik alanın imkân ve...

Yazı
Ahmet Güneştekin Vakası: Ölümü Rengarenk Görmek

Ahmet Güneştekin Vakası: Ölümü Rengarenk Görmek

Diyarbakır 1990 sonrası yükselişe geçen güncel-çağdaş (contemporary) sanatın İstanbul’dan sonraki en önemli merkeziydi. Hatta başta Diyarbakır olmak üzere bölge sanatçılarından bazıları İstanbul’daki ana akım galerilerin de parlayan yıldızlarına dönüştüler sonra. Bunun en önemli nedenlerinden biri yükselen Kürt hareketinin de ivmesiyle pekişen ve kendini kimlik, modernite ve resmi ideoloji eleştirisi üzerinden kuran ve 90’ların yıldız küratörü...

Yazı
EROL ŞADİ ERDİNÇ’LE İTTİHAT VE TERAKKİ ÜZERİNE

EROL ŞADİ ERDİNÇ’LE İTTİHAT VE TERAKKİ ÜZERİNE

“Fransız Devrimi sonsuza kadar yinelenecek olsaydı, Fransız tarihçileri giderek daha az gurur duyacaklardı Robespierre’le. Ama bir daha asla geri gelmeyecek bir şeyi konu edindikleri içindir ki, devrimin kanlı yılları yalnızca sözcük, kuram ve tartışma olup çıktı, tüyden daha hafif bir şey oldu…” diyen Kundera, tarihe bakış açımızın hangi perspektiften olursa olsun, geçmiş zamanın bir hikayesi...