İstanbul’da basılan son Yunan gazetesi Apoyevmatini’nin yazı işleri müdürü Minas Vasiliadis, “Nesli tükenmekte olan bir türüz” diye söze başlıyor. Okurların gazeteyi açtıklarında ilk baktıkları şey artık ölüm ilanları oluyor. Vaftizlerden daha fazla ölümün kayda geçtiği İstanbul Rum cemaati, zamanın ve nemin kemirdiği duvarları yıkılmak üzere olan eski bir kiliseyi andırıyor. İstanbul Rumları, 1923’te Lozan Antlaşması...
Son Yazılar:
György Lukács’ta Devrimci Öznelliğin Marksizmi
Korku komedisi “The Menu” gurmece züppeliği irdeliyor
DÜNÜ, BUGÜNÜ, YARINIYLA AİLE
An Olarak Sahne, Hafıza Olarak Sinema: İki Aracın Ayrışan Estetiği
Masalların ve rüyaların yönetmeni: Leos Carax
VEYSEL BATMAZ YOUTUBE KANALINDA ARİF DİRLİK’İ ANLATIYOR…
Kum Saatleri (Öykü)
ŞİİRDEN TABLOYA YANSIYAN “SİS”Lİ BİR BAKIŞ
İsla-Rokoko: Bir Çöküş Estetiği
Paul Tillich: Kategorilerin Ötesinde Bir Adam
Sineklerin Tanrısı: Güç Mücadelesinin ve Medeniyetin Kırılganlığının Alegorisi
Peki Amerika’daki Madun Konuşabilir mi? Kurtlarla Dans Filmi Üzerine Notlar
DÜNYA İŞÇİLERİNİN GENERALİ FRİEDRİCH ENGELS
Hepimiz o yırtıktan düşüverdik Yeraltı’na!
Abbas Kairostami: İslam Cumhuriyeti’nin Caudine Çatalları Altında Bir Kaleydoskop
Bir Parasız Yatılının Kuşatması
ARTANKARA 2024 ULUSLARASI ÇAĞDAŞ SANAT FUARI: BİR ELEŞTİRİ
Dil ve Kültürün Ayrılmazlığı: Speak No Evil
Bir “Yabancı”nın Sosyal İntiharı
Kategori: Manşet
VARSIL (ŞİİR)
ormanların bir gümbürtüsü var köşeyi dönmenin heyecanı sokağın bir ortası var gelince bitmiş hissettiren kuşun bir kanadı var daha çok imgesi zincirlerinden kurtulamamış salıncaklar var ileri geri konuşur havayla durakların bir nefeslik canları var yoldan çıkaran masaların mutlak sallanan ayakları mutlak yalnızlıkları dükkanların panolarından düşmüş sesleri var sokağa karışan...
Z İ G G U R A T (ŞİİRLER)
Tramvayın üstünde ziggurat ilanı var Ona umut bağlayan mut yüklüyor bindiyse İnerse Azrail’ in sandığını oyluyor Umarsız bir çorluyu oyuyor hunhar kamar Ellerinde bisturi, üç bin olçum iniyor Dehlizine hangarın Tapınağın dibinde tramplenler hopluyor 40.000 kulaç topluyor neşterin döktüğü şavk Yüzmeye katran gölde *** P A P...
MY FUNCTIONS (ŞİİR)
my functions= (einem geschenkten gaul schaut man nicht ins maul) Bir ağacın yongasına, bir taşın köşesine, bir dağın yamacına, bir dalganın genliğine, bir nehrin yatağına ve nicelerine de yazmıştım: “Hayattan en az şairler kadar, bir beklentim olmadığı için nasıl davrandıklarını kavrayamıyorum bazen. Onun için kıtı kıtına iyiyim.”. Kuşaradım. Hiç kırık. Bu, ama;...
çakallar kapıda (şiir)
adınız ihanet kurşunu ülkeme doğrultulan aralanan sayfalarda duyulur dünyanın soluduğu hastalıklı boşluk hatırlanmaz hangi anıların güldüğü geceyle gündüzün çelişkisi gibi bir suçluluk gelip oturur soframıza çünkü kendi kanını içmektir tarih arayış çabası bu yol hep isyana çıkar incinmiş okul çatılarında dedim bir ülkeyi sevmek uzun uzun düşünmeye benzer ölümü ve insan çok denklemli...
Ütopya: “Hiçbir yerden” mevcut olanın en çetin mücadelesine
Ütopya kavramı, Thomas More’un «ou-topos (yer-ötesi) dediği «hiçbiryer» ine keskin göndermeler içeriyor. Ancak hiçbir yere gidebilmek için önce bir yerin olması gerekiyor. «Gerçek şeyler dünyasında mı yoksa simüle edilmiş hayali bir gerçeklikte mi yaşadığımızı nasıl bilebiliriz?» sorusu bu bağlamda önem kazanıyor Deneyimlerimiz bize maddi şeylerden oluşan bir dünyanın varlığından söz ediyorlar ve bu materyal dünyanın...
Mustafa Aydoğan’la Söze Dair Üzerine
Eleştiri konusu eseri elime aldığımda bunun bir röportaj olduğunu biliyordum. Kendim bir hikâye ve roman yazarı olarak röportajlara çok da ilgi duyan biri olmadığımı söylemekte fayda görüyorum. Çünkü birçok röportajda, kişinin kendini olduğundan farklı yansıttığını, bunu bir tür reklam aracı olarak kullandığını, eserleri için tanıtıma bir malzeme yapmaya çalıştığını gördükçe röportaj okuma hevesim kaçalı çok...
“Bir Rüyanın Ölümü”ya da yazılmamış bir öykünün “karamsar” analizi
İnsanlık, kapitalist modernitenin yıllar önce öngörülen felaketleri karşısında abartılı tepkiler veriyor. Oysa bu felaketler malumun ilamından öteye bir anlam taşımıyor. Tabii burada asıl felaket içsel olanıdır. Yabancılaşmanın anaforunda kaybolanlar bu içsel felaketin ayırdına varmadan hayatlarını sürdürüyorlar. Farkındalıkları gelişmiş olanlarda ise kendini takip etmek için bitmeyen bir istek uyanıyor. Bunu, kendine karşı acımasız bir sürek avı...
GESTALT KURAMI: ALGI VE ALGIDA ÖRGÜTLENME
İnsan beyni, mantığı, yapıyı, kalıpları gözlemleyebilecek şekilde yapılandırılmıştır. Dünyayı algılamamıza yardım etmektedir. İnsan duyusu ile birlikte algı, günümüze kadar gelen modem gelişmelerin ışığında gelişme ve değişme göstermektedir. İnsanlar, herhangi bir nesneyi düşünürken ya da bir düşünce süreci analiz edilirken genellikle ögelere ayrı ayrı odaklanmazlar, büyük bir bütünün varlığı olarak görmektedirler. Gestalt teorisi, bu tür insan...
GÜLSEREN MUNGAN İLE SÖYLEŞİ
“UMUDU VE KARARLILIĞI ELDEN BIRAKMAMALI” biblohayat@hotmail.com Yazar Gülseren Mungan’ı ve sanatsal çalışmalarını okurla buluşturmak temel gayem olsa da dikenli sahalarda sarf edilen kimi “radikal söylemlerin” maksadımızı aşabildiği hatta karşıtına dönüşme riskini de barındırdığı muhakkak… Sayın Mungan’a, “bağrış çağrış”, “Kadınların mağduriyetlerine baş müsebbip şeklinde hedef tahtasına konulan erkeklerin yerine geçerek onlara benzemek neyi halledecek?”...