Defne Ayas’ın danışma kurulunca en çok oy almasına rağmen Bienal küratörlüğüne seçilmemesi mevcut iktidara hoş görünmek amacıyla yapılsa da, Vasıf beyin uzun yıllardır inşa ettiği güç alanını yok sayan ve onu muhalefet konumuna sürükleyen bir tavırdı. Bu durum çoktandır sessiz olan bazı kuvvetlerin sahada ağırlığını koymasına yol açtı. Basına verilen ard arda demeçlerle İKSV’nin zaman...
Son Yazılar:
György Lukács’ta Devrimci Öznelliğin Marksizmi
Korku komedisi “The Menu” gurmece züppeliği irdeliyor
DÜNÜ, BUGÜNÜ, YARINIYLA AİLE
An Olarak Sahne, Hafıza Olarak Sinema: İki Aracın Ayrışan Estetiği
Masalların ve rüyaların yönetmeni: Leos Carax
Resim sanatının sokak çocuğu Rulez Duande Galeri’de
VEYSEL BATMAZ YOUTUBE KANALINDA ARİF DİRLİK’İ ANLATIYOR…
Kum Saatleri (Öykü)
ŞİİRDEN TABLOYA YANSIYAN “SİS”Lİ BİR BAKIŞ
İsla-Rokoko: Bir Çöküş Estetiği
Paul Tillich: Kategorilerin Ötesinde Bir Adam
Sineklerin Tanrısı: Güç Mücadelesinin ve Medeniyetin Kırılganlığının Alegorisi
Peki Amerika’daki Madun Konuşabilir mi? Kurtlarla Dans Filmi Üzerine Notlar
DÜNYA İŞÇİLERİNİN GENERALİ FRİEDRİCH ENGELS
Hepimiz o yırtıktan düşüverdik Yeraltı’na!
Abbas Kairostami: İslam Cumhuriyeti’nin Caudine Çatalları Altında Bir Kaleydoskop
Bir Parasız Yatılının Kuşatması
ARTANKARA 2024 ULUSLARASI ÇAĞDAŞ SANAT FUARI: BİR ELEŞTİRİ
Dil ve Kültürün Ayrılmazlığı: Speak No Evil
Kategori: Kritik
The Gaze of Inertia: Wu Wei
“The eyes of animals have the power of a vast language.” M. Buber Heraclitus of Ephesus was certainly saying something novel when he said, “everything flows” or “you cannot step into the same river twice” in a Greek world filled with gods and myth. He was turning eyes directly towards nature itself. He was hinting...
Olmadığım Yerde Huzur
Azınlık Olmanın Hediyesi Azınlık olmak bir yanınla bir çoğunluğun karşısında etkisiz, kaybeden ya da katlanan olmak demektir. Fakat bunun yanında azınlık; edilgen olmayan, yola getirilemeyen, karşıt olan da demektir. En azından uzaktan asi gözükebilir, yer yer ironin cool mevkiinde konumlanabilir azınlık. Mağrur- ben demiştim, vakur- öyle imkânı yok, gururlu- çoğunluktan değilim; deme şansını da hediye...
Güncel Müdahaleler: İstanbul Sanat Aleminin Nabzı
EKDERDİ! İstanbul sanat sezonu Ekim ayıyla birlikte usulca start aldı. Kimi kesimlerde yazın rehaveti sürerken bazı ataklarda yok değil. Şimdi sanat, tiyatro, müzik başta olmak üzere bir tura başlıyoruz, hazırlanın. Sanat FUARINI SU BASARSA Contemporary İstanbul’un 18. Edisyonu geçtiğimiz hafta izleyiciyle buluştu. Bir kent suçu sayılabilecek Terhane’yi mekân seçen fuara su baskını damgasını vurdu. Galeri...
ÖZLENEN SANAT
1. Elimi yüzüme koyar karşımdaki doğada ‘günle dağılan’ görüntüleri izlerdim. Fondaki resmin titreşimlerinde Renoir’ı görürdüm. O ürperten dokunuşlarındaki zarif renkler, sanki sadece çocuklukta görülebilen güzel rüyalar gibiydi. Çağdaki değişime isyan ettim, bütün gülümseten anıları yok ettiği için. Ah bilmiyordum ki, giden şeyler hiç dönmeyecek. Leonardo’daki çizgisel estetik beni büyülerdi. Matematik zekâsı da. Ama baktım yeni...
Sineklerin Tanrısı
Çocukluk hep masumiyetle anılagelmiştir, örneğin çocuklara karşı işlenen suçlar toplumda derin infial yaratır. Benzer bir suç yetişkin birine karşı işlendiğinde, karşılığı gazetelerin 3. sayfa haberleridir. Çocukların işlediği küçük suçlara hoşca bakılır; büyük bir suç işlediklerinde ise toplum sert bir özeleştiri sürecine girerek günah çıkarır. Toplum, çocukları sevmeyen, onlarla anlaşamayan yetişkinlerede hoş gözle bakmaz. Postmodern...
Bir Organizatör Rezaleti Olarak 60. Altın Portakal
Ülkenin en köklü sanatsal etkinliği, yaklaşık bir haftadır beceriksiz yöneticilerin elinde can çekişiyor. Öngörüsüz, sanatsal yaratıcılığın ve evrensel değerlerin yanından bile geçmemiş bir organizatör ve yandaşları, dört yıl boyunca aldıkları temelsiz kararlara tepki göstermeyen sayıca az ama etki alanı yüksek topluluklardan aldığı cesaretle, göz göre göre çıkmaz sokağa sürüklediler 60 yıllık şenliği. Evet, “çarşambanın gelişi”...
BOYACIOĞLU NE YAPIYOR? ALTIN PORTAKAL’DA NELER OLUYOR?
Ülkenin en köklü festivali Altın Portakal, bu yıl 60. yaşına giriyor. Bu, hafızasızlığı ile anılan bir toplum için önemli bir nokta. Yeşilçam’da toplumsal gerçekçiler ve parayı her şeyin önüne koyan “kodamanlar” arasındaki kavganın canlı tanığıdır festival. 70’lerdeki büyük altüst oluşların ortasında, sansür cenderesinden geçen sinemamızın yanında durmuş, Onat Kutlar’ın deyişiyle bir “halk şenliği” olmayı başarmıştır....
BİLİNCİN ÖZGÜRLEŞMESİ, DEJENERASYON VE WEIMAR ESTETİĞİ
EN ÇILGIN RÜYALARIN ÖTESİNDE Weimar, yüz yıldan beri uğursuz bir kelime ve tüm dünyada bugün Weimar Cumhuriyeti deyince akla aynı şey gelmekte: Kamu otoritesinin politik, ekonomik, toplumsal düzeni sağlamakta yetersiz –hatta çaresiz– kaldığı, özgürlüklerin suiistimal edildiği ve büyük bir yozlaşmanın yaşandığı korkunç bir medeniyet cangılı. Bu imajın uzantısı olarak Weimar döneminde dolaşıma giren radikal fikirler...
Depresyona Karşı Şiir ya da Direniş
Vahşi bir çağdayız, güncellenmiş bir ortaçağın içindeyiz sanki. Küçücük botlara sığmaya çalışan mülteciler, açılan, kapana ya da duvar örülen sınırlar, savaşlar, ekonomik krizler, her yanda pörtleyen polis devletleri; kıssaca her geçen gün nefes almayı zorlaştıran küresel sistem. Dünya çapında korku, panik dalgaları yaratan, herkesi herkesten şüphe eder pataloji yaratan, kalabalık yerlerden korku doğuran salgın hastalıklar....