Ana Sayfa Litera

Kategori: Litera

Yazı
DÜN’ÜN ve YARIN’IN KAPISINI ARALAMAK

DÜN’ÜN ve YARIN’IN KAPISINI ARALAMAK

“kapı aralığından” ŞİİR KİTABI ÜSTÜNE İnsan kısa yaşamında en az bir kez “öteki”leştirilmeye maruz kalmıştır. Sınıfta, dolmuşta, pasaport sırasında, meydanlarda, karakolda veyahut işkencehanelerde. Mekanın öneminin ötekileştirmenin şiddeti ile orantılı olmasını bir kenara bırakırsak her insanın bu çağda en az bir kere maruz kaldığı ötekileştirmeyi bilerek ya da bilmeyerek bir başkasına yapması aklın neresine sığmakta? Utkun...

Yazı
yokuz bugün ölecek kadar (şiir)

yokuz bugün ölecek kadar (şiir)

I                      … k a l b i m … yalnızlık özgürlüktür   olağan işleyişin sakin kumaşını yırtar   vücudu   ölmekle kusurlu dikine bir bıcak yarasıdır yalnızlık   istanbul uyurken kanar   yanıp devrilen odunların küllerinden bir yeraltı örgütü   yalnızlık   sur dibinde şarap...

Yazı
E(K)-MEKTUP

E(K)-MEKTUP

yeni bir yaşam formu kalmamıştır; yenisi de hızla yoldadır. Bir takıntı mıdır (!) bilinmez, insanlar bana sürekli ‘e-posta’ ifadesiyle geldikçe, onlara karşı, ‘elektronik posta’ ifadesini kullanıyorum. Tabii, ben bir sözcüğü tam haliyle yazana kadar, karşıdaki kişiler (editörler, akademisyenler, yazarlar ve diğer sanatçılar da dahil) ‘tmm, mail, eposta, eps’ vb. ifadelerle olayı kapatıveriyorlar. Sıklıkla, kendimi hızın...

Yazı
siyah mızıka (şiir)

siyah mızıka (şiir)

defterden bir sayfayı yırttıran dil NADİRE WOREDAGOE   kızıl kanlı dağlı çocukların düşü siyah beyaz tuş izi annelerin ağıdı menekşe kokusu süt kokusu beşik boşluğu   anne yankısı bebek bu siren sesi acem çığlığı   defterden bir sayfa daha   yırtılan gül sesi kızıl kanlı kadıköy’de roman sesi “al be abe” harem’e düşen yol selimiye’den...

Yazı
Halil İbrahim Özbay ile Söyleşi

Halil İbrahim Özbay ile Söyleşi

Her Şeyin Söyleşisi adını verdiğim bu dizinin ilk konuğu Yayı Eksik Viyola adlı üçüncü şiir kitabı, birkaç ay önce, Kaos Çocuk Parkı Yayınları’ndan çıkan Halil İbrahim Özbay. Hayat ve edebiyatın iç içe geçtiği bu sözcükler halkasında, sırayla göle atılan taşlardan biri bana; diğeriyse Özbay’a ait. İstedik ki hayat ve edebiyat gölüne bıraktığımız bu taşlardan yayılan...

Yazı
MEHMET MÜMTAZ TUZCU’NUN MAKET BIÇAĞI

MEHMET MÜMTAZ TUZCU’NUN MAKET BIÇAĞI

GERÇEKLİK VE ANLAM Edebiyatın kurgusal sınırları içerisinde konuşlanan herhangi türde bir metnin “gerçekliği” ya da “gerçek anlamı” üzerine düşünmenin yersizliğini/anlamsızlığını görmemek mümkün değildir. Yazarın zihninden taşan metnin dışsal niteliklerinden ve gerçeklikle somut ilişkilendirmelere girişilerek dile getirilen önermelerin içeriğinden yola çıkarak varsayımlarda bulunmak, kanıtlar üzerine akıl yürütmek, çoğu zaman maksadı aşan, “aşırı yorum”a varan sonuçlar doğurur....

Yazı
midye (şiir)

midye (şiir)

  ıslak kaldırımda güz yaprakları açık koyu renkleriyle çırpınıyorlar görünmek için bir süre daha görünmez olmadan önce   eğilip alırsan içlerinden birini yerden kaldırmış olursun bir anıyı biraz zaman birikmiştir üstünde biraz zaman, bildiğin her şeyden hafif   ıslak kaldırımın bir köşesinde karanlık bir ayna, bir su birikintisi yalpalayan bir yüz dipte, geçtin mi, orda...

Yazı
ABDÜLKADİR BUDAK’IN ŞİİRİNDE KİŞİSEL DÜZEY

ABDÜLKADİR BUDAK’IN ŞİİRİNDE KİŞİSEL DÜZEY

  Şiir neyi içerirse içersin sorunlu bulunma ihtimaline rağmen kişisel bir şeydir ve bu özgünlüğünün asıl kaynağıdır. Kendimizle baş başa kaldığımızda gizlilikle yaptığımız bir eylemdir. Bu şiirin her zaman kişisel düzeyi içermesinin ve ordan da toplumsal ve politik olana gitmesinin de nedenidir. Söz konusu kişisellik kimi şairlerde bizin yerini almaya eğilimli toplumsallık ilgisinden dolayı geriliyor...

Yazı
“CERİDE”DEN MEDYA’YA: BABIÂLİ

“CERİDE”DEN MEDYA’YA: BABIÂLİ

KAYBOLAN BABIÂLİ’NİN ARDINDAN: Biraz da kaybolan Babıâli’nin ardına düşelim mi, ne dersiniz? 1990’lardan itibaren, eski Babıâli adım adım kaybolup gitti. Şimdinin en genç gazetecisini karşınıza alıp sorsanız; size hiçbir şey anlatamaz eski Babıâli’den…Kentin epeyce uzak semtlerindeki plaza’larda, center’lerde üslenmiş günümüzün gazetelerinden bahsedebilir ancak… Biz şimdi, ilk yıllara gidip, işin başlangıcına bakalım: Banliyö trenlerindeki, deniz hatları...

Yazı
Ara (Şiir)

Ara (Şiir)

  Sonra yeniden döndüm eski ve mutsuz günlerime… Kamyonlar geçiyordu uzun ışıklarını yüzüme doğrultarak Bir sorgu odasındaydım sürekli… yalnız ve sinik… Enginlik uçsuz bucaksızlığıyla dağıtmıştı o son alevden şöleni Büyük bir kaza sonrasında yeniden yürümeye çalışırken Koltuk değnekleri konuşuyordu ardımdan: “Ne sağ ne de ölü…” Duyuyordum… Başlamadan bitmiş ve yarım kalmış hikâyem Yalnızca geceye karşı...